Yaşadığımız şehir, ikamet ettiğimiz mahalle, oturduğumuz apartman kendimizle birlikte bir çok insanla ortak paylaştığımız alanlar. Ortak huzur, bu alanları ne kadar sistemli, ne kadar düzgün ve ne kadar doğru kullandığımızla yakından ilgili.
Bazı kişiler var, oturduğu apartmanı, ikamet ettiği mahallesi ve hatta yaşadığı şehiri onlardan bizar. Bu tür kişilere ne kadar bulaşmamaya çalışırsanız çalışın bir türlü başarılı olamazsınız. Onlar bir şekilde gelir ve başınıza bela olurlar.
Sözüm bu tür kişilere değil. Bunlar genel anlamda psikolojik sorunları olan kişiler. Ben bugün daha ziyade tabulaştırdığımız bazı yanlışlara dokunmak istiyorum.
Konya Türkiye’nin nüfus açısından dördüncü büyük şehri. Son nüfus sayımında Osmaniye’nin Adana’dan ayrılmasıyla Adana’nın tahtına konuverdik. Nüfusumuz 2.5 milyona yaklaşıyor. Büyükşehirlerin elbette kendilerine has özel sorunları olacak. Konya’nın bu tür özel sorunlarından birisi kurallara uymayan bisiklet sürücüleri sorunu.
Konya trafiğinde araç kullanırken en çok bisikletlilerden korkuyorum. Bisikletliler kendilerini ne araçtan sayıyorlar, ne de yayadan. Onların kendilerine has kuralları var. Daha doğrusu kuralsızlığı kural haline getirmişler.
Türkiye’nin en çok bisikleti Konya’da. Konya’da 7’den 70’e herkes bisiklete biniyor. Bisiklet spor yapmak için ideal bir araç. Aynı zamanda masrafsız bir ulaşım aracı olduğu için tercih edilmekte.
Böyle güzel bir aracı amacına ve kuralarına uygun kullananlara sözümüz yok elbette. Ancak, Konya’da bisiklet sürücülerinin büyük bir bölümü maalesef kurallara uymuyor. Seyir halindeyken, yolun her tarafında bisikletlilere rastlamak mümkün. Bir kısmı yolun solundan, bir kısmı ortasından, bir kısmı ise sağından gidiyor. Hatta son hızla çevre yolunda ilerlerken gecenin ilerleyen saatlerinde farları yanmadığı halde yolun solundan ters yönde hareket halinde bulunan bisikletlilere rastlamak dahi mümkün.
Tabi durum böyle olunca trafik kazaları da kaçınılmaz oluyor. Her yıl bu ve benzeri hatalar nedeniyle onlarca Konyalı hayatını kaybediyor. Belediyeye düşen; hızla İstanbul yolunda olduğu gibi, uygun bütün cadde ve yollara bisiklet yollarını bir an önce yapması. Bize düşen ise bu durumdaki bisikletlileri uyarmak.
Bisikletlerle birlikte trafik akışını olumsuz yönde etkileyen araçlardan biri üç tekerlekliler diğeri at arabaları. Günümüz Konya’sında artık bu araçların yollarda olmaması gerekiyor. Bunun için Emniyet Müdürlüğü ve belediyenin üzerine düşen görevi yerine getirmesi gerekiyor.
Tabulaştırdığımız yanlışlardan bir diğeri ise kaldırım işgalleri. Özellikle eski çarşı olarak bildiğimiz dar sokak ve caddelerden oluşan merkezlerde kaldırımlar işgal altında. Esnaf kaldırımları adeta ikinci vitrin olarak kullanıyor. Bir kısım esnaf sabah dükkanını açtıktan sonra, içeride ne var ne yok, hepsini kaldırıma taşıyor. Kaldırımlar esnaflar tarafından kapatılınca, yayalara da yolun ortasından yürümek kalıyor. Konyalıların yolun ortasından yürüdüğü yönündeki olumsuz imajı da buradan geliyor sanırım.
Çekirdek çitlemek ise bir başka zaaf noktamız. Konyalılar çekirdek çitlemeyi seviyor. Çekirdek çitlemeye bir itirazımız yok. İtirazımız yollarda, parklarda çekirdek çitleyip, kabuklarını ortalıklara atanlara. Bazı parklara yolunuz düştüğünde bir bakın. Özellikle akşam saatlerinde yerlerin çöplüğe dönüştüğünü fark edeceksiniz. Bilmiyorum, çekirdek çitlerken kabuklarını bir başka poşete atmak çok mu zor?
İşin en kötü tarafı tabulaştırdığımız bu yanlışlara dokunduğunuz zaman tepki alıyorsunuz. Yanlış yönde seyir halindeki bisikletliyi uyardığınızda, kaldırımı işgal eden esnafa bir şeyler söylediğinizde, şehir merkezinde at arabasıyla yük taşımacılığı yapan vatandaşla çıkıştığınızda veya çekirdek kabuklarını caddeye savuranlarla konuşmaya çalışınca, bir dayak yemediğiniz kalıyor. Ortak tepki “sana ne, seni ne ilgilendiriyor” şeklinde.
“Ne demek sana ne, bu şehir hepimizin” demeye bile cesaret edemezsiniz bu tür kişilere karşı. Dediğinizde sonu kötü olur genelde.
Ama ne şekilde olursa olsun, bu şehir bizim. Nasıl şehirdeki güzelliklere hep birlikte sahipleniyorsak, çirkinliklere de sahiplenmemiz gerekiyor. Çirkinlikleri sahiplenmemiz, onları yapanlarla mücadele şeklinde olacak tabiî ki. Çirkinlikleri yapanlar da bizleriz. Kimisi amcamız, kimisi teyzemiz, kimisi yeğenimiz, kimisi çocuğumuz. Ortak huzur, mutlu bir gelecek , çirkinlikleri güzelliklere çevirmek bizim elimizde.
|
Köşe Yazısı Hakkındaki Yorumlarınız
( Toplam 4 yorum
yapılmış )
[
2006/03/05 19:11
] |
|
Açıkcası ben kayseride yaşayan biri olarak tam bir konya hayranıyım. ve bunu her fırsatta dile getiriyorum.konya ya her gelişimde bu şehir beni büyülüyor gerek mevlana,gerek alaadin tepesi meram bagları zafer çarşısında yürümek bile benim için bi önem arzediyor çok şanslısınız konyalılar çooooook yaşadığınız şehrin kıymetini bilin |
|
|
|
Arkadaş, bu toplumda magandalık, herkesçe kabullenmişse, saygısızlık ve merhametsizlik artık yadırganmıyorsa, ticari ahlak tükenme noktasına gelmişse, bir şahıs söz veriyor da sonra sözünde durmuyorsa, vatandaşın on lafından dokuzu yalansa kim ne yapabilir artık? Allah ıslah etsin... |
|
|
|
arabanını içinden demek böyle gözüküyor. |
|
|
|
sevgili nurettin abicim seni tanır ve severim senden daha kaliteli yazılar beklerdim okuma alışkanlıgı olamayan ve kırsal kesim alanı çok olan konya da bunlar normal sayılır sen bunlara kafanı takma senden daha ciddi yazılar bekliyoruz.selam ve saygılar
rumuz.KİMBİLİR |
|
|
|
|
|
Yazarın Tüm Yazıları |
|
|
|
|