Türkiye her dönem cazibeli bir ülke olmuşur.Yüzlerce yıldır aynı cazibeyle dünyanın iştahını kabartmaya devam etmektedir.İştahı kabarmayan bir dünya ülkesi hemen hemen yoktu gibi .İngiliz’inden Amerikalısına.İtalyanından Almanına,Rusundan Yunanına Fransızına kadar her ülke bir şekilde bu cennet vatana göz dikmiştir.Gözü olanın gözünü oyarız da ,gözlerini oydurma pahasına göz koymaya devam etmektedirler. Onlar bakmaya biz de yeri geldiğinde oymaya devam edeceğiz. Fransa'nın iktidardaki UMP'nin lideri Nicolas Sarkozy, ''Türkiye neden AB'ye üye olmamalı?'' başlıklı hazırlattığı 5 maddelik raporunu eminim okumuşunuzdur. Fransa'da 2007 seçimlerinin favorisi ve iktidardaki UMP partisinin lideri Nicolas Sarkozy, ''Türkiye neden AB'ye üye olmamalı?'' başlıklı 5 maddelik raporunda Türkiye'nin 20 yıl içinde AB'nin lideri olacağı korkusu dile getirildi.
Her fırsatta Türkiye'nin AB üyeliğine karşı çıktığını söyleyen Fransa İçişleri Bakanı Nicolas Sarkozy, Türkiye'ye itirazlarım başlığıyla bir rapor hazırlattı. 2007'de Cumhurbaşkanı Chirac'ın koltuğunu almasına kesin gözüyle bakılan Fransız lider, başkanlık ettiği UMP Partisi üyelerine bu 5 maddelik raporu sundu, îşte Sarkozy'nin itirazları:
Başkenti bile Asya'da
Türkiye, Avrupa'da değildir. Topraklarının yüzde 5'i ve nüfusunun yüzde 8'i Avrupa'da yaşamaktadır. Ülkenin başkenti Ankara bile Asya'dadır.
Gücümüzü kaptırırız
20 yıl içinde Türkiye, demografik olarak Avrupa'nın bir numaralı ülkesi olacak. Fransa'nın yüzde 12, Almanya'nın yüzde 14'lük oyuna karşı, yüzde 15 oy oranına sahip olacak. AB'nin coğrafi ve kültürel ağırlık merkezi yer değiştirecek.
AB bütçesi şoka uğrar
AB, Türkiye'nin 16.5-27.5 milyar euroluk üyelik maliyetinin altından kalkamaz. Bu rakam 120 milyar euroluk birlik bütçesinin dörtte biri. Türkiye'nin tam üyeliği, AB bütçesine şok etkisi yapar.
Önce soykırım kabul edilsin
Türkiye, Kıbrıs'ı tanımıyor: Girmek istediği birliğin üyelerinden birini tanımayan bir adayın o birliğe alınması mümkün değildir. Ayrıca 1.5 milyon Ermeni'yi katleden bir ülkenin bunu kabul etmeden müzakereye başlaması düşünülemez.
Sözümüzü tuttuk fazlası olmaz
1963'te Türkiye ile Avrupa Ekonomik Topluluğu arasındaki anlaşma ortak pazarı içeriyordu. Bu söz Gümrük Birliği ile tutuldu. Fazlası olmaz.
İç politikaya yönelik yapıldığı her halinden belli olan rapor,aynı zamanda bilinçaltı bir fikride ortaya çıkarıyor.Türkiye korkusu.Korkunun ecele faydası yok ama Sarkozy Almanya ile birlikte ellerinde bulundurdukları AB hamiliğini kaybetme sıkıntısı yaşıyor.
Gücümüzü kaptırırız
20 yıl içinde Türkiye, demografik olarak Avrupa'nın bir numaralı ülkesi olacak. Fransa'nın yüzde 12, Almanya'nın yüzde 14'lük oyuna karşı, yüzde 15 oy oranına sahip olacak. AB'nin coğrafi ve kültürel ağırlık merkezi yer değiştirecek. Sarkozy’i ne Ermeni meselesi,ne Kıbrıs ne de bir başka konu çok fazla ilgilendiriyor.Onun ve onun gibilerin asıl korkusu gelecekte Türkiye’nin AB içindeki belirleyici konumu.
Bunun dışında bir düşünceleri olsa idi göz göre göre aptallık yapmaz “sözümüzü tuttuk fazlası olmaz.1963'te Türkiye ile Avrupa Ekonomik Topluluğu arasındaki anlaşma ortak pazarı içeriyordu. Bu söz Gümrük Birliği ile tutuldu. Fazlası olmaz”gibi bir düşünceyi rapora yansıtmazdı.Zira tam üyelik başvurusunu Rahmet Özal yapmıştı ve o dönem müracat tam üyelikti.Onaylayan ise kendi ülkeleriyle birlikte diğer AB üyeleri ülkelerdi.
Hülasa zorlu süreç bir şekilde tamamlanacak.Korkunun da ecele faydası yok sevgili Sarkozy.