TBMM Başkanı Bülent Arınç, Ülkede müktesebatı olan saygın siyasetçiler içinde, hem siyaset hem de devlet adamlığı nosyonu ile bulunduğu makama değer katan şahsiyetlerden.
***
Kendisi ile yıllar öncesine dayanan bir hukukumuz var.
Ne zaman bir konu üzerinde görüş almama gerek duysam ilk başvurduğum kişi o olurdu. Hangi konuda olursa olsun engin ve derin siyasi açılım ve yorumları ile ufkumuzu açardı.
Manisa il başkanlığında başladığı siyasi hayata bugün devletin ikinci adamı olarak devam ediyor.
Hakikaten siyasi teşkilatların il başkanlıklarında pişip gelenler, siyasi hayatta ayrı bir hoş sedanın sahipleri oluyorlar.
***
Yabancılarla bizim aramızda gelişmişlikten tutun da, eşyayı algılayış biçimimize kadar bir yığın alâmetifarika var.
***
Arınç, gazetecilerin sorularına cevap vermiş.
Sorulan sorulara bakınız.
Askerin göğsüne taktığı bröve neden değişmişmiş efendim.
Eskisi daha iyi imiş miş filan feşmekân.
Sorulardaki maksat ve anlayışa dikkat ediniz.
''Sana ne kardeşim, kurum istediği gibi düzenler. 3–4 tane de milletvekilimiz, sabahtan akşama ağlıyorlar; 'Öbürü daha güzeldi', sanki her gün onu görüyorlarmış gibi'' diye çok yerinde güzel bir cevap veriyor.
TBMM Başkanı Arınç’a
''Kılık kıyafet sorunu sadece üniversitelerde değil, TBMM Genel Kurulu'nda da yaşanıyor. Başörtüsü yasağını kaldırmayı düşünüyor musunuz?''
''Meclis'e saçlı, sakallı, başörtülü, mantolu, hatta çarşaflı insanların geldiğini, bu insanlara yasaklama getirilip getirilmeyeceğini'' soruyor bir vekil hanım. Vekile cevap vermek için, meclis emniyet müdürlüğüne ''Meclis'e çarşafla gelen ziyaretçi var mı?'' diye soruyor.
Alınan cevap
3 yıl içinde sadece 2 kişi çarşaflı olarak TBMM'ye gelmiş.
Bir fincan suda koparılan fırtına, yalnızca iki kişi içinmiş.
***
Arınç; ''Bir İran heyeti geliyor, bir milletvekili canhıraş feryatla telefon ediyor, 'Meclis'e çarşaflılar geldi.' 'Filan yerde, acayip kıyafetli insanlar yemek yiyor.' Ne yapayım, Bahreyn'den, Mısır'dan gelmişler. Meclis'te yabancı misafirlere standart mı uygulayacağız?
Bunun dışında, başörtülü, mantolu gelenler var mı? Var. Birgen Keleş'e o gün sordum, şimdi de soruyorum: Kılık kıyafeti düzenleyen bir yasa varsa, Meclis Başkanı olarak, benim görevim onu uygulamaktır, kısıtlayıcı yasa yoksa onun hüviyetini tespit ederek, içeriye girmesini sağlamaktır. Şehit cenazeleri üzerinden oy toplamaya yeri geldiğinde kalkıyorsun, işte senin milletin bu. Bu kıyafetiyle, bu düşüncesiyle, inancıyla Meclis’e gelecek, ziyaret edecek, yemeğini yiyecek, milletvekili ile görüşecek. Hiçbir kısıtlama yok. Sadece bileceğim, kim bu adam? Hüviyetini bileceğim, benim için yeterli olan bu.Vatandaşım, Meclis'e geldiğinde iftihar ediyor. Söyler misiniz, başka hangi kurumda var; Meclis'te var, olacak... Burası milletin meclisi, egemenlik onda. Vatandaşımız, seçtiği milletvekillerini burada görmek istiyor. Görecek. Ben ona, kapının önünde, 'bunu çıkar, bunu giy' diyemem. Böyle yasaklayıcı, kısıtlayıcı kanun yok. 'Çarşaflılar geliyor.' Böyle olağanüstü, abartılmış, dikkati çekecek kıyafetlileri, güvenlik güçlerimiz uyarıyor. Benim eşim, başı örtülü Birleşmiş Milletler Genel Kurul görüşmelerini takip etti. Protokol müdürü, ona ayrıca bir nezaket, yakınlık gösterdi. Dünyanın hangi parlamentosunda böyle bir yasaklama var? Biz sadece Genel Kurul'da, komisyonlarda milletvekillerimiz için başı açık uygulaması yapıyoruz, bunda da sıkıntı yok.''
Haklı söze ne denir.
Statüko ve hassas konular üzerinden siyaset yaptığını sananlara milletin kendisi sandıkta cevap veriyor vermesine de.
Anlayan çıkmıyor.