Başbakan Tayyip Erdoğan, Avustralya ve Yeni Zelanda dönüşünde, ''Türkiye, bir Yugoslavya değildir. Oradakiler Sırp, Hırvat, Boşnak, hepsi ayrı dinlerin mensuplarıdır. Aynı dinden olup farklı mezheplerde olanlar da vardır. Türkiye'de ise 30'a yakın
etnik unsur var. Yüzde 99'u Müslüman bir ülke olan Türkiye’de din bir çimentodur'' dedi.
Aslında bu konuları kaşıyanların varmak istedikleri yer belli.
Kimlik mevzularını dillerine dolayanlar, geçmişte de, şimdi de hep aynı. 80 öncesinde de farklı söylemlerle ortada idiler. Amaç suni gündemlerle kaos ortamı yaratmak, böylece akıllarınca Türkiye’nin ilerlemesine ket vurmak. 70, 80 ve 90 da bu çevrede başarılı oldular. Kardeşkanına, din-mezhep çatışmasına, demokrasinin sekteye uğratılmasına aynı çevreler sebep oldular.
“Tek bayrak, tek millet, tek vatan
dememe rağmen adeta sanki ben tek millet değil de çift millet demişim
gibi tam manasıyla sağırlık yapıyorlar. Böyle bir ifade hiçbir zaman
benden çıkmadı. Onları daha sonra ispata davet ederim, bu ispat çok
ağır olur.”'
Tayip Bey’in bu kadar açık ve net ifadeleri varken hala bu sözleri kaşıyanları nasıl anlamak gerektiğini biz biliyoruz bilmesine de, onlar hala istedikleri ortamı bulamayışın huzursuzluğunu çekiyorlar. “Acaba suni seçim gündemi ile bir şeyler elde edebilir miyiz?” telaşı bunlar. Seçim olsa da zaten farklı bir sonuç çıkmayacak.
Dertleri tasaları, yürüyen kervanın ilerleyişini durdurmak.
İlerlemeyi, kalkınmayı, gelişmeyi frenlemek.
Yıllardan beri uyguladıkları senaryoyu yeni replik ve aktörlerle tekrar sahneye koymak.
***
Türkiye Devleti, Osmanlı’nın külleri üzerinden “metamorfoz” geçirerek oluşmuş. Türkiye, aslında dünya devleti tecrübesine yeni sahip olmuş bir ülke değil. Kavram olarak başkalaşma olsa da, ruh aynı ruh. Elbette, Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı da bir dünya devleti liderine yakışır tarz ve ef’al içinde hareket edecektir.
“Türkiye Cumhuriyeti 780 bin kilometrekare üzerinde çalışmalarını yürüten bir ülke değil. Bilgi alışverişi yaptığı ülkelerle her tür görüşmeyi yaparlar. Bizim istihbarat teşkilatımız da uluslararası istihbarat teşkilatlarıyla kah ülkemizde, kah onların ülkelerinde bir araya gelirler, görüşmeleri olur. Şu anda da demek ki, istihbarat teşkilatımızın daveti üzerine CIA gelmiştir. Benimle de görüşme programı vardır. Aynı şekilde FBI da böyle bir davetle buradadır, burada görüşmeleri vardır. Bunların arkasında bir şeyler arama gayreti yanlıştır. Bunlar uluslararası yapılması gereken, olması gereken şeylerdir. Nitekim şu anda dünyadaki uluslararası teröre karşı, ülkelerin birbirleriyle münasebetleri daha sık olmalı. Çok daha farklı bir zeminde bilgi alışverişi akışının sağlanmış hale getirilmesi
beklentimizdir.''
Dünya Devleti olmak kolay mı? “Devlet ebed müddet” ve “Devlette süreklilik esas” prensibi içinde yapılanlar doğrudur. Ne yani, birilerinin istediği gibi, globalleşmenin getirdiği şartları görmezden gelerek, ülkemizi dünyadan soyutlayıp, kapalı devre çalışan bir sisteme mi mahkûm etmeliyiz?
Türkiye geçmişin olduğu kadar geleceğin de parlayan ülkesidir.
Türkiye’yi kendi ekseni içinde yaşayan bir ülkeye çevirmek isteyenler yüzünü aydınlık geleceğe dönmüş, ilerlemeye, medeniyetler yarışında önde gitmek isteyen Türkiye’ye ket vuramayacaklardır.
***
16 ve 17 Aralık günlerinde Konya’da Sayın Başbakanı dinleyeceğiz.
Bana göre Sayın Başbakan çok önemli açıklamalar yapacak Konya’da