Başbakanı dinliyorum. Ak Parti Gençlik Kollarının düzenlediği Gençlik Şöleninde konuşuyor. Gençlere tavsiyelerde bulunuyor. Gençlikle birlikte olmaktan öyle mutlu ki, bir ara müsaade isteyerek ceketini çıkarıyor ve coşuyor. Daha önce Promter’den okuduğu metne bağlı kalan başbakan, sonraları metnin dışına çıkıyor. Konuşmasında güzel hitabeti dikkat çekiyor. Mehmet Akif’ten okuduğu şiirle, gençlik coşkunun zirvesine çıkıyor.
Başbakanın mesajları evrensel. Başbakan diyor ki; Ben eli bıçaklı gençlik istemiyorum, eli kalemli gençlik istiyorum. Ben eli silahlı gençlik istemiyorum, eli bilgisayarlı gençlik istiyorum. Ne kadar güzel.
Başbakan, gençliğe hitap ederken, eğitim sorunlarına değinmeden edemiyor. “Günümüz Türkiye’sinde artık din bilgisi dersine sınıf öğretmenin girmesini istemiyoruz, ilahiyat mezunu öğretmenlerin girmesini istiyoruz” diyen başbakan, tabanına gerekli mesajı vermeyi de ihmal etmiyor.
Başbakan, Avusturalya’ya ya doktora eğitimi almak için gelmiş gençleri gördüğünde çok duygulandığını söylüyor. Hükümet olarak bütçeden en büyük payı eğitime ayırdıkların hatırlatarak, bunun Türkiye’de bir ilk olduğunu belirtiyor.
Kitapların ücretsiz dağıtılmasından, öğrenci kredilerinin yükseltilmesine kadar eğitim icraatlarından örnekler sunan Başbakan’ın konuşmasının tamamında eğitime büyük önem verdiklerinin altını çiziyor.
Selçuklu başkenti Konya’da atalarımızın bıraktığı mirastan haberdar olmayanlara da seslenen Erbakan, muhalefete yükleniyor ve muhalefetin “çamur at izi kalsın” politikalarıyla gündeme gelmeye çalıştığını söyledi. Başbakan, “ bizim işimiz var. Bunlarla uğraşamayız. Yarın açılışlarımız var. Altgeçitleri, fabrikaları hizmete açacağız. Biz buraya bunun için geldik. Bizim işimiz çalışmak. “ diyor.
“Haydi kızlar okula” kampanyası başlattıklarını da hatırlatan Erdoğan, Konyalılara da sitem etti. Başbakan, “görüyorum ki, maalesef Konya’da da kızlarını okula göndermeyenler var” dedi.
Kadınların sosyal hayatın içinde olması gerektiğini ifade eden başbakan, ancak bu şekilde medeni ülkeler seviyesine gelebileceğimizi kaydetti.
Başbakan, Türkiye’nin geleceğe açılımını eğitimde görüyor. Başbakan, Türkiye’nin sağlıktan, teröre bütün sorunlarının eğitimle çözülebileceğini savunuyor. Başbakan doğru düşünüyor, doğru konuşuyor.
Napolyon’un çok meşhur bir sözü vardır hani. Napolyon “para, para, para” der. Başbakan’ın konuşmasının özeti de “eğitim, eğitim, eğitim”
Tespit doğru. Geleceğin büyük Türkiye’si eğitime ihtiyaç duymaktadır. Başbakan 3 yıl içerisindeki eğitim icraatlarını anlattıktan sonra, yapılanların yeterli olmadığını da bildiğinden bir ara Karadenizli şivesiyle “ne yapalum, imkanumuz bu kadar, bu kadar yapabiluyoruz.” diye konuştu.
Daha eğitimde alınacak çok yol var. Hala sınıflarımız 50-60 kişilik, hala bazı okullarımız kapalı, hala kızlarımızın bir kısmı okula gidemiyor, hala başörtülü kızlarımız üniversiteye alınmıyor, hala ekonomik sıkıntılar nedeniyle babalar çocuklarını okula gönderemiyorlar, hala her liseyi bitiren, üniversiteye giremiyor, hala her üniversiteyi bitiren iş bulamıyor, hala üniversitelerimizin standartları çok düşük, üniversitelerimiz bilim üretemiyor, polimik üretiyor, rektörler bilimle uğraşacağına, başörtüsüyle uğraşıyor. Daha yapılacak çok şey var.
Biz de yazımıza başbakanın son sözleriyle bitirelim. “Gençler birbirinizi sevin. Yaratılanı, yaratandan ötürü sevin. Bunu başardığımız zaman o sevgi adeta ibadete döner.”