Siyaset devleti yönetmek için iktidara gelmenin taşlı topraklı patika yoludur.
Dikenlidir.
Meşakkatlidir.
Sabır ister.
Ehliyet ve Liyakat ister
Arkasında kaya gibi duracak halk desteği ister
Gerektiğinde varını yoğunu sarf etmekten çekinmeyecek “eba zer-i gıfariler” ister
Halkı bir hedefe yönlendirecek büyük hedefler çizecek ideoloğ ve ideolacya örgüsü ister
Sıkıntıları meseleleri tereyağından kıl gibi çekip alacak ”stratejistler” ister
En küçük beldeden en büyük metropole kadar teşkilat yapısı ister.
Siyasetin felsefesini yapacak inanmış ifade yeteneği gelişmiş hatipler ister
Daha neler istemez ki!
***
Siyasi partiler mezarlığından bahsetmek için en uygun ortam Türkiye’dedir.
Gelmiş geçmiş açılıp kapanmış nice siyasi mevtalar mevcuttur, bu mezarlıkta.
İktidar alanı daralan malum çevreler, demokratik meşru yollarla gelmiş “monark”ı devirmek için nerde eski mıyadı dolmuş siyaset eskisi varsa, derleyip toparlayıp seçicilerin önüne koymaktan geri durmaz.
Gereken her türlü malzemeyi bunların eline imkânına vermekten de asla imtina etmez bu taifenin dümencibaşıları.
***
Halk, felsefe bilmez.
Siyaset felsefesini hiç bilmez.
Strateji, uluslararasıilişkiler silsilesi, diplomasi vesaireden anlamaz
Anlamak zorunda da değildir.
Ama bu halk, adamın ve yiğidin hasını iyi bilir.
Halkın engin ve sarsılmaz basireti, feraseti ve metaneti ile her türlü paradoksu ayırıp tefrik eder.
Halkın işi meşgalesi seyretmektir, tribünde oturup maçın sonucunu görmektir.
Her ne kadar meşru “monark’ı “yıpratmak için, birileri sırf kendi çıkar grupları için hile desise ile halkın önüne ne koyarlarsa koysunlar, halk bunlara itibar etmez. Çünkü bütün bu yapılanlarda kendisinin bir aktör değil figüran olarak kullanılmak istendiğinin farkında ve fevkindedir.
Halkın engin ferasetini kimse desinforme edemez.
***
Ne zaman yeni bir siyasi oluşumdan bahsedilse hep bunlar aklıma gelir.
Türkiye siyasi coğrafya konumu itibariyle,”Türklere bırakılamayacak kadar büyük ve bir o kadar öneme haiz bir ülkedir” düşüncesinin sahipleri, ta Tanzimat’tan beri,93 harbinden beri,1.cihan harbinden beri Türkiye ile her alanda ilgilenmektedirler.
Sarıkamış destanında soğuk altında son nefesini veren 90 bin vatan evladının son nefesindeki acı ve yalnızlığı ruhlarında hissetmeyen siyaset bezirgânları bu memleketin insanını anlamaktan uzaktır.
***
Bütün bu ifadelerimin ışığında söylemek istediğim şey şudur.
Ak Parti, Türkiye’nin siyaset sahnesinde gördüğü donanımlı eleştirel aklı savunan geçmişindeki köklerini inkâr etmeden medeniyetler bahçesine uzanan bir kadro hareketidir.
Halk desteği vardır.
Tepkisel bir hareket değildir.
Tez ve antitez ekseninde bir siyaset kurgusu yoktur.
Yahya Kemal’in ifadesi ile” Kökü mazide olan atidir.”
Birilerinin İktidar alanı daraldığında söküp atılacak kamışlıktaki saz değildir.
“Eba zerleriyle, çınarlarıyla” bu Ülkenin bir artı değeridir.
Yine Birilerinin dolgu malzemesi olmak uğruna ait olduğu değerleri yok sayarak, birilerinin ekmeğine yağ sürmek için aymazlık içinde “muhalif” gömleği ile asli değerlerine gol atmaya kalksa da bu ülke ve bu halk her şeyin farkında ve fevkindedir.