Konuyu Selahattin Duman gündeme getirmiş. Bu konuda ciğeri yanan birisi olarak bende iki kalem oynatarak sosyal sorumluluğumu yerine getireyim diye düşündüm. Öyle ya yazar dediğin okuyucu kitlesini zaman zaman bilgilendirerek tehlikelere karşı uyarmalı.
Efendim yazı üstadı Duman diyor ki “trafikte haremlik selamlık olsun”. Bunun gerekçesini de üç arabalık park yerine iki araba sığdırma başarısını gösteren bayanların durumunu anlatarak ispat etmeye gayret göstermiş.
Kadınların mantığını anlamakta zorlandığını söyleyen Duman, Tansu Çiller’in başbakanlığı döneminde Anıtkabir hatıra defterine yazı yazan Tansu Çiller’in yazını da köşesine taşıyarak kadın mantığını anlamaya ve anlatmaya çalışarak, fikrini desteklemeye gayret etmiş.
Yeri gelmişken o ilginç yazıyı, yani Çiller’in başbakanken yazdığı yazıyı bende Duman’dan aşırarak dikkatlerinize sunayım.
Bakın Çiller Başbakanlığı döneminde Anıtkabir defterine ne yazıyor.
''Yüce Önder!
Ulu ve büyük Atam! Doğru Yol Partisi'nin 14'üncü yılını idrak ediyoruz. (Sonra on dört rakamı karalanmış, on beş yapılmış..)
Laik Türkiye Cumhuriyeti'nin ve demokrasinin bekçileri olarak 16'ncı yılımızda huzurunuzdayız… Davamız yarım asırlık yani 65 yıllık bir davadır. Milliyetçilik ve çağdaşlık yolunda yarım asırdır yani tam kırk yıldır yürüyoruz.
Bu ülkenin çimentosu olmanın sevinci içindeyiz. Biz bu ülkenin çimentosuyuz. Bizimle tuğlaları yapıştıracaklar, duvar örecekler, bina yapacaklar, içimize girecekler.
İlkelerinin ışığı altında partimizin 17'nci yılını kutluyor, saygılar sunuyorum.''
Evet bu ifadelerdeki matematik bulmacayı bende beynimi zorlamama rağmen bir türlü anlamadım.
Doğru Yol Partisi' nin kuruluş yıldönümü 14 le başlayıp 17’ye kadar çıkıyor. Maazallah bir iki paragraf daha yazsa işin iyice çivisi çıkacak. Tabi yarım asrın 65 yıl mı, 40 yıl mı olduğunu da bir türlü kestiremedik.
Her neyse biz şu trafikte haremlik selamlık işine dönelim. Ben bu öneriye katılıyorum. Trafikte bir şeridin erkeklere, bir şeridin kadınlara ayrılmasından yanayım. Hatta mümkünse kadınlar için özel yollar yapılması, radikal da olsa düşünülmeli. Hele hele park yerlerinde bunun mutlaka uygulanmasını en büyük muradım. Bu konuda ciğeri yanan birisi olarak, yani bir bilen olarak konuşuyorum. Karavana değil anlattıklarımız.
Bakın bindiğim arabayı alalı bir haftayı doldurmamıştım ki iş yerimde aracı park ettim. Akşam haliyle eve dönmemek için aracın yanına gittim. Camlar donduğu için camları ısıtıp sildim ve direksiyon başına geçerek geri vitese taktım ve yavaş yavaş park yerinden çıktım. Tam aracın burnunu düzeltmiş yukarı doğru hamle yaparken arabanın motoru durdu. Haliyle tekrar marşa basarken önümde duran aracın sahibi hanımefendi Banu Alkan edasıyla arabasının yanına geldi. Camlarını sildi. Ben o sırada hala marşa basıyorum. Arabasına bindi. Motoru çalıştırdı. Geri vitese taktı ve geldi arabamın sağ ön tarafından vurdu. Olayı şaşkın şaşkın izleyen ben kornaya bastım ki arkasında olduğumu görmüyorsa anlatayım diye. Fakat oda ne biraz öne doğru hamle yapan hanımefendi aynı hareketi tekrarlayarak bir kez daha aynı yerden aracıma vurdu.
Arabayı daha yeni almama mı yanayım. Hayatımda yaşayabileceğim en komik kazayı yaşadığıma mı yanayım anlamadım.
Tabi bu yaşananlardan sonra bayanların park ettiği yerlerde arabayı bir iki metre öteye alma refleksi doğdu bende.
Hal böyle olunca park yerinde ve trafikte haremlik selamlık uygulaması fena bir fikir değilmiş gibi geliyor bana.
Köşe Yazısı Hakkındaki Yorumlarınız
( Toplam 2 yorum
yapılmış )