Uluslar arası silah tacirlerinin yerli işbirlikçileri vakti zamanında, iki komşu ülkeyi birbirine vurdurmak için her iki tarafa aynı anda hamaset kokan sür manşet haber yaptırır günlerce milli gururu okşayacak tür ve düzeyde neşriyatlar sayfaları süslerdi.
Çok şükür, o günler geride kaldı.
“it dalaşı” tefrikaları artık bayatladı.
Aradan geçen yıllar değer yargılarını da değiştirdi.
“Yunan damat Türk gelin” muhabbet dizileri her kesimde süper ilgi görmekte.
Geçmiş zaman kavga ve savaşlarını ilânihaye sürdürmek akıl işi değil.
Aklı başında “akil adamlar” geldi de, hamaset yayıncılığı bitti.
Dolayısıyla iki komşu ülkenin bütçeleri silah yerine eğitime sağlığa ekonomiye ikame edilir oldu.
Sayın Erdoğan yaptığı icraat ile bu konuda büyük bir basiret örneği sergiledi.
Son günlerde “eski hastalık” tekrar nüksetmeye başladı.
Bu sefer kullanılan malzeme “it dalaşı” yerine kullanılan ”çuval geçirme “ tefrikaları.
Hem benim moralim bozuluyor hem de özel kuvvetlerin imajına defo verilmeye çalışılıyor.
Yapılmak istenen maksat nedir.
Milli gururu okşayarak incinen hamaseti tekrar yükseltmek mi yoksa başka bir şeyin kurgusu mu, bu belli değil.
Şahsen ben burada bir bit yeniği arıyorum.
Diplomasinin kirli çetrefil labirentlerinde olup bitenler sekiz sütuna manşet olduğu zaman bir şeylerin yolunda gitmediği birilerinin başka planlar içinde oldukları gerçeği anlaşılır.
“Kurtlar vadisi Irak’ta” fenomeni’ni bu kapsamda ele almak gerekir.
“Amerika’ya rağmen “ bir şeylerin kotarıldığı mesajına benzer mesajlar geçmişte de uygulandı.
Netice o anlık bir “gaz alma” operasyonu ile milli gurur okşandı.
Türkiye’de tüm ulusal güçler eğer milli gurur ve hamaset duyguları ile bu şekilde ülkeye bir şeyler katacaklarını sanıyorlarsa doğal olarak büyük bir yanılgı içinde olduklarından haberleri yok demektir.
Daha düne kadar Osmanlı’nın hükümran olduğu siyasi coğrafya’nın baş aktörü buğün ABD’dir.
Bu gerçeği inkâr edebilir mi siniz.
Hayır.
ABD’nin de ilanihaye burada kalacağını, bu güç ve cesametini daha ne kadar sürdüreceğini kestirmek mümkün değildir elbette.
ABD bir gün Osmanlı’nın düştüğü akıbete düşebilir.
ABD bir gün dünya süper liginden diskalifiye olabilir.
Onun yerini ŞİÖ( Şanghay İşbirliği Örgütü) pekâlâ alabilir.
Türkiye, bir gün Osmanlı’nın misyonunu üstlenebilir.
Tabi bunların hepsi öngörü.
Öngörüler bir gün gerçekleşebilir ama mevcut gerçekleri değiştirmek çok zor ve güç bir iştir.
“sevdiğini alamazsan aldığını seveceksin” diye bir söz var.
Koskoca Osmanlı sen ben kavgaları ile gümbür gümbür yıkılırken bırakılan boşluğun birileri tarafından doldurulacağı zamanın riyaset siyaset ve matbuat ehli tarafından görülmedi.
Şimdi bizim şarkımızı o yerlerde coniler söylüyor.
Gül yağını başkaları sürünüyor bülbüller çatlasa da.
Çözüm gaz alma operasyonları olmamalı.
Bence çözüm düştüğümüz yeri bulmalı ve oradan kalkmak için gerekenleri “ yapması gerekenler” ile “bilmesi gerekenler” uzun vadeli stratejik plan ve hedeflerle yerine getirmelidir.
Hikâyeleri bırakalım.
Gerçekleri görelim artık.
Köşe Yazısı Hakkındaki Yorumlarınız
( Toplam 2 yorum
yapılmış )
Bu ülkede zaten hikaye ile uyutuyorlar milleti sayın hocam . Bir yerden duymuştum türk milleti uyanmaya başladığı zamanlar da türk milletinin önüne ya bir kahraman çıkaracaksın ya da medya ya televolelere yönlendirilecek, ve ben kendimi bildim bileli de öyle olmuştur. Kurtlar vadisi sadece bir hikaye hayal ürünü, elbette bir takım gerçekleri de yansıtabilir ama milletimiz bu ve buna benzer şeyleri çok dikkate alıyor ve bunu benimsiyor. Bence Halkımız bir an önce hayal mahsullerinden kurtulması ve ne olup bittiğini anlayıp gerekenlere cevabı vermesi vakti geldi, geciyor bile .. teşekkür ederim hocam kaleminize sağlık..