Mehmet Ali Ağca'nın serbest bırakılması, ileride oluşabilecek birçok muhtemel hadisenin kim bilir belki baskın belki de ikincil tetikleyici faktörü sebebiyle bir gün yeni bir Ağca vaka'sı olarak tarihe geçer mi?
— Geçebilir.
— Yukarıdaki tez'in objektif dayanağı ve Komplo Teorisi'nden öte ne gibi bir açıklaması yapılabilir?
Sosyal hadiseleri analiz edenler iyi bilir.
Bir olay oluşturulmak istendiğinde, önce iki kutup meydana getirilir, kutuplar sivriltilir, daha sonra istenen zaman ve zeminde, bilinmeyen ve görünmeyen bir el tarafından çakılan ilk kıvılcım, şimşek olarak istenen noktaya indirilir.
Uzun uzun ispat etmeye gerek yok.
Geçmişte biz bunları yaşayarak gördük.
Şu an ki, ortam ve konjonktür bunu bize fazlasıyla zaten ispat etmeye yetiyor.
Agca'nın salıverilmesi ile dilerim Mehmet Ali Ağca, içeride yaşayamadığı yılları temiz mekânlarda doyasıya yaşama fırsatı bulur.
Hiç bir kimse gençliğinin en güzel yıllarını içeride geçirmek istemez.
O meş'um yıllarda kalem ile silah tutma arasında tercih yapma zorunda kalanlardan biri de O idi.
Marmara Kıraathanesinden İtalya’ya giden serüven benzeri bir macera, bir başka aktörlerle dileriz tekrar yaşanmaz.
***
Kamuoyunun olayları deşmesi, ancak kutup başlarının sivrilmesine fayda sağlar.
Başka türlü bir yararı olmaz.
Miyadı geçmiş ''Eski Tüfeklerin'' tarihin tozlu raflarında kaldığını sandığımız siyasi ve ideolojik kamplaşma dönemlerinden kalma kin ve nefretlerini aradan geçen onca yıla rağmen hala içlerinde nasıl sakladıkları da aslında oldukça dikkat çekici bir durum.
Mikrop taşıyan virüs, uygun ortamı buluncaya kadar cesameti ve etkinliği söz konusu değildir, ama çevresel şartlar oluştuğunda organizma için çok büyük ve hayati bir tehlike arz eder.
Çevre ve konjonktür okumaları, bize bu minval ve meal'de yorum yapmayı gerektiriyor.
Sağduyu ve feraset ile nice badireler atlatan bu millet bu Ağca vartasını da salimen atlatmalıdır.
Aksi halde kıvılcımdan şimşeğe devam eden süreç lehimize cereyan etmez.
***
Agca'nın salıverilmesi, İran’ın nükleer çalışmalara devam kararı alması, ABD’nin en güvenilir müttefiklerinden Pakistan’ın kendi dost bildiği ABD'den bomba yemesi ile gözler ŞİÖ’ ye çevrildi. Şanghay İşbirliği Örgütü'nün karar vericileri olan Çin ve Rusya'nın İran konusundaki tavrı önümüzdeki sürecin yol haritasını belirleyecek.
2006 yılında Türkiye'nin nükleer santral ihalesini dördüncü kez erteleyip ertelememesine zemin hazırlayacak.
Konya nükleer santral yapılması için uygun olan bir konuma sahip.
Dileriz şehrimize yapılır.
Karapınar ile Konya'nın arası 96 km. Havayolu için Karapınar-Çumra arası uygun olabilir. Karapınar’dan nükleer santral vesilesi ile demiryolu agı döşenmesi bu sefer develerin ürkmesine sebep olmaz sanırım. Verimli topraklar yerine çorak topraklar üzerinde bir nükleer santral, çölün kara yazılı evlatlarının bahtını açar. Hele bir olsun bakalım da, duble yol, demiryolu derken hava yolu da bakarsın geliverir. Tarihi Bağdat İpek Yolunun yeri, nükleer santral ile tekrar cazibe merkezi oluverir.
***
2006 yılı her bakımdan zor geçeceğe benziyor.
Vakti zamanında ülkeyi ekonomik darboğaza iten zamanın iktisat allamelerinden biri çıkmış bir kanalda felaket tellallığına soyunmuş, pişmiş kelle gibi ağzını yaya yaya göbeğini gere gere konuşurken, yapmaya çalıştığı cari açık tespiti, içinde bulunduğu haleti ruhiye'nin dışa yansımasını gösteriyordu aslında.
94 ve 2000–2001 krizlerinin müsebbipleri kendinin de yer aldığı hükümetler değil de sanki bu hükümet idi!
Erdoğan Hükümetine gelinceye kadar her şey sütliman her şey tozpembe idi de, Sayın Erdoğan geldi, tüm olumlu tabloları tersine çevirdi. Varmı böyle bir mantık.
Felaket tellallarının tutunacağı tek dal artan cari açık rakamları.
Cari açığı önlemek mümkün mümkün olmasına da, işte aması var.
Enflasyona çare bulamayınca canavar diyen malum zihniyet sahipleri bugün tek rakamlı enflasyon rakamlarına kulp takma telaşındalar.
Cari açık’ta enflasyon gibi zabtırabta alınınca bakalım ne kılıf bulacaklar.
70 yılda ülkeyi 70 sente muhtaç edenler, kendi dönemlerinin tablosunu ne yazık ki görme basireti göstermiyorlar.
''Hafıza-i beşer nisyan ile maluldür'' sözünü birileri bunlara hatırlatmalı.
3 Kasım ve 28 Mart çabuk unutuldu.
***
Rusya ve Çin'in ABD ve AB'ye karşı İran konusunda göstereceği tepki umarım, Yalta Konferansının bir benzeri olmaz. Çünkü Malta ve Yalta konferanslarının akıbeti hayır olmadı.