Konya ağzıyla kuş tutsa da yaygın medya görmez. Bu kural bir çok Anadolu kenti için de geçerlidir. Yaygın medya için varsa İstanbul vardır, Ankara vardır. İzmir ve Antalya’da bu iki kente eklenebilir. Onlar için adeta Anadolu’nun geriye kalan bölümü yoktur. Yaygın medyanın yazarları çizerleri için bu dört kentin sorumları bütün ülkenin sorunlarıdır. Geriye kalan 77 kentin sorunları , onlar için bir anlam ifade etmez.
Yaygın medyanın yazar- çizerlerinin bir çoğu Anadolu’yu gezmemiştir. Bir çoğu Anadolu insanını tanımaz. Hal böyle olunca da, diğer kentlerden gelen haber ve bilgi de ciddiye alınmaz. İstanbul’da maddi hasarlı bir trafik kazası 2-3 dakika verilirken, Anadolu’da 2-3 ölümlü bir trafik kazası haber değeri bile taşımaz.
Genel anlamda yaygın medya da Anadolu’nun sorunları ele alınmaz. Onların haber teşkilatları İstanbul ile Ankara arasına sıkışmış kalmıştır. Tamamına yakınının bütün kentlerde muhabirleri de yoktur. Haberler ya haber ajanslarından alınır, ya da kaşe usulü çalışan ve haber başı para alan amatör muhabirlerden.
Kendileri gün olur, hükümet kurarlar, gün olur hükümet devirirler. Büyük işlerle uğraştıkları için, Anadolu’nun küçük ve orta ölçekli kentlerinde yaşananlar onlar için değer ifade etmez.
Anadolu’dan değerlendirmeye alınabilecek olan haberler, ancak olumsuzluk ifade eden haberlerdir. Bütün özveri ve gayretleriyle çalışıp çabalayıp taşra muhabirleri tarafından merkeze gönderilen haberlerin de büyük bölümü , haber merkezlerince değerlendirmeye alınmaz. Ancak, suni gündem oluşturmaya dönük haberler baş tacı edilir. Yine taşraca gönderilen bir çok haber de takla attırılarak yayımlanır. Bir çok muhabir arkadaşımın, “abi ben bile yazdığım haberi yayımlandıktan sonra tanıyamadım” dediğine şahit oldum .
Hal böyle olunca da, zaman zaman Anadolu kentlerinden yaygın medyaya sitem dolu eleştiriler olur. Kimi zaman ise tepkiler öfkeye dönüşür. Ancak, yaygın medya yaptığını yapmıştır. Geriye dönüp ne bir özür diler, ne de düzeltme yapar. İşte bunun içindir ki, Anadolu’da bir kısım medyaya güvenilmez. Bunun içindir ki o bir kısım medyanın tirajı yıllardır hiç artmaz.
İşte böyle bir senaryo son günlerde yine Konya’da oynanmaya başladı. Önce bir yaygın medyanın muhabirine saldırıldığı haberleri yer aldı. Ancak, Kur’an-ı Kerim okunduğunda o muhabir arkadaşımızın belki de yanlış anlaşılan tutumlarına (uygunsuz oturma ve sakız çiğneme) birkaç kişinin sözle göstermiş olduğu tepki o kadar büyütüldü ki, olay dönüp dolaşın Konya’nın imajı sorununa dönüştürüldü. Vurun abalıya misali, bu küçük mesele o kadar provake edildi ki, bir başka yaygın medyanın Konya temsilcisi bir yaygın kanala çıkarak Konya için demediğini bırakmadı. Demediğini bırakmadığı gibi, Konyalılara iftiralarda da bulundu.
Biz ne şekilde olursa olsun bir basın mensubuna sözlü de olsa yapılan saldırıyı tasvip etmiyoruz. Ancak, kimsenin de Konya’yı ve Konyalıyı karalamaya hakkının olmadığını düşünüyoruz. Konya düşmanlığı kimseye bir şey kazandırmaz, aksine Konya dostluğu herkese çok şey kazandırır.
|
Köşe Yazısı Hakkındaki Yorumlarınız
( Toplam 4 yorum
yapılmış )
|
istanbulda yaşayan bir konyalıyım. Konyalı olmakla gurur ve mutluluk duyuyorum çünkü o Konyadır ki tevazuhun simgesi, insanları ayrım yapmadan sadece insani değerleri ile kucak aşan yüreği sevgi ve sevme yuvası olan aşk adamı MEVLANA`nın şehridir. Konya hakkında söylenen aslılsız haberlere gülüp geçiyorum. Ne imiş en fazla içli tüketilen ilmiş. Bir kere en fazla içki tüketilen il değil, en fazla tüketilen illerin arasındadır ve bundan kim neden rahatsız oluyoki? |
|
|
[
2006/03/08 11:28
] |
|
Kin ve nefret de paraylamı... Askere gidiyorum ''nerelisin'' ben ''konya'' diyorum, soruyu soran Kd. Bçvş. ''öylemi ya'' diye pis pis gülüp yanındaki uzman çavuşa ''al sana bi tane daha, nereye koyacağız bunları'' diyor. Bu şahsiyetin memleketide Aksaray. Kendisini Konyalı saymayıp bir de küçük görüyor. Bilemem ne tür bir kuyruk yarası var ama bu ve benzeri düşünceler bizi çürütüyor. Aman dikkatli olalım. Biz birbirimizi kötülersek bizi kim övecek. Biz birbirimize sınıf farkı koyarsak bizden olmayan neler yapar iyi düşünelim. Hadi silin atın Konyayı haritandan hadi Konyayı çıkartın T.C. vilayeti olmaktan... |
|
|
|
Bitlisliyim ve yaklaşık iki sene oldu Konya'ya geleli. Burda üniversite öğrencisiyim. Buraya gelmeden önce Konya hakkında kah iyi kah kötü bir çok yorum dinlemişimdir. Genelde Konya'ya kötümser bir yaklaşımla yaklaşanların hareket noktası Konya'nın dindarlığı. Sanırım Konya'nın dindarlığıyla tebarüz etmesi ve bunu siyasal tercihinde belirgin kılması birilerini rahatsız ediyor. Dolayısıyla bunlar özellikle medya vasıtasıyla Konya'yı nasıl daha çok milletin nazarında bir öcü gibi gösterebiliriz telaşesi içindedirler. Bunun içinde pireyi deve yaparcasına ferdi veya lokal ve her yerde yaşanılan bir kısım olumsuz olayları abartarak bütün bir Konya'ya mal etmeye çalışıyorlar. Konyalının buna vereceği en iyi cevap, başkaları beğenmesede özgünlüğünü korumasıdır. Bu şekilde de bir çok Anadolu iline örneklik teşkil edebileceği gibi Anadolu insanının yıllardır kısılmış sesi olabilir. Konyalılar, Konya'nın ismine ve temsil ettiği değerlere layık olmaya çalışmak birilerine karşı verilebilecek en iyi cevaptır.
Dostoyevski' nin Suç ve Ceza adlı meşhur eserinde şöyle bir cümle geçer: ''günahkarların en çok sevindikleri şey papazın günah işlemesidir''. Sanırım bu cümle Konya'ya karşı abartılan haberlerin arkasındaki derin psikolojik vakayı tahlil edebilir derecede açıklayıcıdır. |
|
|
|
Ben İstanbul'da yaşayan bir Konyali olarak size sonuna kadar katiliyorum.Konya ve Konyalilar hakkinda yorumlar cok fazlasiyla ceşitlilik gösteriyor.Kimileri seviyor kimileri yeriyor.Aslinda kendi siyasi görüş yada inançlarina göre Konyayi yarigılıyorlar.Kimisi tutucu diyor kimis gerici kimiside encok icki Konyada tuketiliyormus diyor.İnsanlar kendi görmek istediklerini göruyor ve buna paralel yorumlar yapiyor.Konyalilar gittikleri heryere uyum ve insanlik tasimislardir.Dİni inançlara baglilik beraberinde iyi huyu getirir ve bir Konyali olarak sehrimiz ve insanlarimizla gurur duyuyorum.Konya ve birkactane daha İç Anadolu şehrine ve insanlarina geri kafali yada yobaz diyorlar sirf dinlerine,örf adet ve geleneklerine bagli olduklari icin.Ben cok merak ediyorum bu medineyet yada modernlik dedikleri,ne? Ve kim bu kavramlarin kistaslarini ortaya koymus bu iki kavram kimin eseri.Bas ortusu kime veya neya gore anti modern ve mini etek kime gore modern.birisi bana aciklasin.... |
|
|
|
|
|
Yazarın Tüm Yazıları |
|
|
|
|