Ciddi ve girift gelişmeler sizce ne anlam ifade eder?
Uluslar arası diplomasi mantığının temeli ülke menfaati esasına dayanır. İnsan hakları, hümanizma, çevre söylemleri işin hikâye tarafına ait süslü laflardan başka anlam ifade etmez. Makyevelizm yöntem arayışında diplomatik sebep kandırmacısıdır.
Dış politikada büyük ve süper ülkelerin seçmiş oldukları hedef ve mihver ülkeler içinde yakın ve uzak planda menfaat ve çıkar ilişkileri zedelenmedikçe, kendi beklenti ve çıkarları açısından işler düzgün ve istikrarlı gittikçe, iç ve dış ajansları vasıtasıyla bilgi çarpıtma, kışkırtma, iç karışıklık, yanıltma haberleri yapılmaz, yaptırılmaz. İlerde medeniyetler savaşı, din ve mezhep savaşları kurgusundan sonra her şeyi ile hazır bir Su Savaşları senaryosu hazır kurgulanmış durumdadır. Tek yapılacak şey düğmeye basmak gerisi çorap söküğü gibi gelecektir. Türkiye 1997 yılında yapılan 28 Şubat kararları ile 2001 krizlerini gördü. Türkiye tüm kurum ve kuruluşları ile akil ve basir kalmaya mecburdur. Tarih geçmişten ders çıkarmak buna göre geleceğe yön vermek içindir. Yoksa Tarih bir hikâye roman değildir. Bu giriş ve girizgâh üzerinden 11 Eylül Hadisesi, Afganistan ve Irak’ın İşgalini anlayabiliriz.
İran ve Iraktaki son gelişmeleri bu perspektifle bakıp irdelediğimizde şu sonuçları çıkarmamız mümkün olabilir.
***
1 milyardan fazla nüfusuyla dünyanın ikinci en kalabalık ülkesi olan Hindistan'ın ekonomisi hızla büyürken enerji ihtivacını karşılamak için Türkiye’nin ulusal enerji politikasında olduğu gibi nükleer enerji alanına yatırım yapmak istiyor. Hindistan'la yeni bir stratejik ilişki kurmayı amaçlayan George Bush, Hindistan'ı Washington'un doğal bir müttefiki olarak niteledi.
Bush,25 yıl aradan sonra Hindistan'ı ziyaret eden ikinci ABD Başkanı. ŞİÖ ile USA arasında Hindistan önemli bir ülke. Pakistan ile olan sıcak ilişkileri ile yetinmeyip Hindistan ile işbirliğine girmesi gelecek için hayra alamet değil.
Bush'un ziyareti nedeniyle dün Hindistan'da binlerce kişi protesto gösterileri yaptı.
Yeni Delhi'de sol partiler ve Müslüman grupların organize ettiği gösterilere katılanlar, Bush'u 'İslam düşmanı' olmakla suçladı ve ABD askerlerinin Afganistan ve Irak'a gönderilmiş olmasını protesto etti.
Göstericiler, Bush'un bir sonraki hedefinin İran olacağını ileri sürdü. Ortada iki çıkar yol var. İran ve Hindistan ŞİÖ’ nün iki önemli ülkesi demiştik. İran, Hindistan’ın yaptığı gibi ABD yanlısı bir politika geliştirir, ŞİÖ yerine safını ABD’den yana kullanır, tüm uluslar arası camiada kendine çevrilmiş okları bertaraf eder veya mevcut durumunu sürdürmeye devam eder. Ben şahsen bu bağlamda Amerika’nın İran’a olası bir saldırı içinde bulunacağına ihtimal vermiyorum. Çünkü Bush’un Pakistan’ı ardına almasından sonra Hindistan’ı da yanına alması ŞİÖ’ nün gücünü tedrici olarak zayıflatma stratejisini görmemiz mümkündür.
***
Şimdi gelelim bütün bu dış gelişmeler kapsamında iç politikada yaşanan gelişmelere. Eğer ki, İç politikada özellikle medya-muhalif siyasetçi işbirliği ile Maliye Bakanı Unakıtan üzerinden Hükümetin elini zayıflatmaya matuf bir siyasi manevra değil de, olağan seyrinde giden bir siyasi gelişme gündemi ise bir süre sonra bütün bunlar kendiliğinden unutulur gider. Yok değil, bunun aksi istikamette bir durum ise, o zaman girift gelişmeler sahnelenecek demektir. O zaman herkes aklını fikrini zikrini feraset ve basiretten yana kullanma mecburiyetindedir.