ÖSS’ye hazırlanırken Türkçe öğretmenimizin virgülün önemini anlatmak için verdiği bir örnek, pek çok kişi gibi benimde hafızamdan hala silinmemiştir. Yazınca “a evet” diyeceksiniz.
“Oku adam ol baban gibi eşek olma” bu cümlede malum, virgülü “baban gibi”den sonra koyarsanız babası adam olan adama yapılan telkin ortaya çıkar ki zararsızdır. Zira asıl tehlike virgülün “adam ol” kısmından sonra gelmesi durumudur ki, ortaya çıkan tablo babasının eşek olduğunu işaret etmektedir. Nahoş bir vaziyet.
Okumanın bir vurgusu, bir ilmi, bir sanatı vardır. Televizyoncu yada radyocuysanız bunu bilirsiniz. Ha vurgunun asıl kullanıldığı yer tiyatrodur. Bu alanlarda meslek icra ediyorsanız vurgu hayatınızın bir parçasıdır. Virgülü konuşmalarınızda vurgularınızla koyarsınız ki buda kimi eşek yapacağınızı belirleyeceğinizden hayati öneme sahiptir.
Geçen gün Kemal ağabeyi mecliste dinlerken “şerefsizsiniz” figanına takılı kaldım ve aklıma bu yukarıdaki ifade ettiğim cümle geliverdi. Malum o anı hatırlarsanız Kemal ağabey “ispatlayamazsanız şerefsizsiniz” diyor, ardından biraz bekliyor ve “şerefsizsiniz” diye üzerine basa basa bağırıyordu.
Muhalif kısım ayaklanırken benim gülmekten ayaklarım yerden kesiliyordu.
Kemal ağabeyin üslubu pek çok defa güldürmüştür beni. Mizah anlayışı sıkı olan politikacıya alışık olmayan milletimiz yıllarca Erbakan’ın boş filesiyle eğlenmiştir. Nitekim verdiği mesajlar hep nüktedan üslubunun arkasında kalmış ki buda kendisine epey zarar vermiştir.
Benim gördüğüm açık tehlikede Kemal ağabey için aşağı yukarı böyle bir durum. Kendisi nüktedan ve muzip bir adam. Geçenlerden iş adamı Ofer’la ilgili yaptığı açıklama yine beni ve dinleyenleri çok güldürmüştü.
Gazeteci sayın bakan Offer’la ne konuştunuz? diye sorunca; Kemal ağabey “bay Ofer hakkaten 18 milyar dolar keş paranın üzerinde mi oturuyorsunuz? diye sordum” dedi. Gazeteci sonra ne oldu diye ekleyince, “e sonrası evet dedi bana, bende öte gaçta aççıkda ben oturuyum dedim” diye karşılık verince ahali yine yerlerde yatıyordu.
Muziplik güzeldir. Nüktedanlık hoştur. Ancak siyaset ne yazık ki aşırı esprili tavırları kaldırmıyor. Milletin gözünde adınız ya şaklabana çıkıyor, yahut ciddiyetsiz diye algılanıyorsunuz.
Geçen hafta Kızılcahamam kampına havayı koklamak için bende katıldım. Akşam yemekte karşılaştığım Gençlik Kolları Genel Başkanına işin yoksa sayın başkan sizi nargileye götüreyim teklifimle zula bir yere nargileye kaçtık. Tabi mekanı bilen sadece biz değilmişiz. Neyse ardından bizim eski dostlarda bir bir damladı mekana. Beni yakından tanıyanlar liseyi Kızılcahamam da bitirdiğimi bilirler. Lise arkadaşlarımdan bir ikisi de mekandaydı. Başkanla tanıştırırken sayın başkan bu benim lisenin bando takımının majörüydü, bende onun davulcusuydum dedim. “Niye sen davul çalıyordun” deyince “davuldan en iyi ses çıkaran davulcu olurdu” dedim. Gülüştük. Tabi “davul seçmeninde incelikleri vardır” diye ekledim. İyi ses hangi davuldan çıkıyorsa onu seçersin ki etkili olsun.
Kemal ağabeyin kürsünden “burama kadar getirdiniz birader” diyerek veryansın etmesi, bana Muhalefette davulunu buldu diye düşündürttü. Hükümette ses en çok nerden çıkıyorsa oraya vuruyor muhalefet. Kemal ağabey de bu üslup, CHP de bu beceriksizlik oldukça oradan daha çok gensoru çıkacak gibi.
Köşe Yazısı Hakkındaki Yorumlarınız
( Toplam 2 yorum
yapılmış )
[
2006/03/20 16:40
]
Yorumunuz çok güzel ancak yazım hatalarınız var: ''Ya da'' ayrı yazılır, ''bu da'' da ayrı yazılır. Konuşma dilindeki vurgu kurallarından bahsetmişsiniz de ben de size imla kurallarından bahsedeyim dedim.