|
|
|
Kontv ve Yeni Konya tarafından kamuoyunun Mevlana Türbesi önünün yeniden düzenlenmesiyle ilgili habere konu olan kamuoyu yoklamasını dikkatle takip ettim. Vatandaşların görüşleri dikkat çekici. Ve bence vatandaşın sesine derhal kulak verilmeli.
Bilindiği gibi Mevlana Türbesi ile Sultan Selim Camii arasında yer alan ön bahçedeki ağaçlar hem türbenin hem de caminin görüntüsünü tamamen kapatmış durumda.
Alaaddin Caddesi istikametinden türbeye gelenler, türbenin önüne gelinceye kadar Kubbe-i Hadra’yı (yeşil kubbe) görememektedirler.
Hiç şüphesiz ki, Konya, Mevlanasız düşünülemez. Büyükşehir Belediyesinin yaptırdığı ankette “Konya denince aklınıza ne geliyor?”şeklindeki soruya, vatandaşların tamamına yakını “Mevlana” cevabını vermiş.
Mevlana hem Konya’nın hem de Türkiye’nin dışa açılan penceresi. UNESKO 2007’yi dünyada Mevlana yılı ilan etti. Bu nedenle Konya’nın 2007 için hazırlıklar yapması gerekiyor.
Bunun için de Hazreti Mevlana’nın metfun olduğu Yeşil Kubbe ve civarının yeniden düzenlenmesi şart. Dünyanın huzuruna bugünkü görüntülerle çıkmamalıyız..
Kontv ve Yeni Konya’daki kamuoyu yoklamasında vatandaşların tamamına yakını, boylu ağaçların bir başka yere nakledilmesini , bunun yerine mevcut yere bodur ağaçların dikilmesini ve çevrenin yeniden dizayn edilmesini istiyor.
Bu konuda Büyükşehir belediyesine büyük görev düşüyor. Yine aynı şekilde Kültür ve Turizm İl Müdürlüğünün de destek sağlaması gerekmektedir.
Bu alan için, Hazreti Mevlana’ya layık yeni bir düzenlemenin yapılmasında büyük fayda var. Bu yeni düzenlemede İstanbul’da bulunan Sultan Ahmet’teki ışık oyunlarının da unutulmaması gerekir diye düşünüyorum.
Geceleri bu alanda bulunan insanların Kubbe-i Hadra ve Sultan Selim Camii’nin ışık gösterileri eşliğindeki görüntüsüyle büyülenmesi sağlanmalıdır.
Bence 2007 hazırlıklarına buradan başlanılmalıdır
|
Köşe Yazısı Hakkındaki Yorumlarınız
( Toplam 1 yorum
yapılmış )
[
2006/03/24 08:55
] |
|
16 Mart 2006'da yazdığım yazının ilgili kısmını buraya aktarıyorum:
Mevlana Caddesi boyunca uzanan ağaçlar ile müze önündeki ağaçlar, Mevlana Türbesi’nin görüntüsünü engelliyormuş. Bu tarihi eserin çok uzaklardan da izlenebilmesi için
ağaçlara bir hal çaresi düşünülmeliymiş. Bir mahalli gazetede ve ilintili bir televizyon kanalında bu konu işleniyor. Yoldan geçen üç-beş vatandaşa da soru sorulup tez doğrulatılıyor. Vaka-yı adiyeden gözüken bir mesele ısıtılıp ısıtılıp gündemde tutulmaya çalışılıyorsa, öncelikle “acaba bir rant işi mi var?” diye akla gelir. Bizim saf zihinlerimiz rant hesaplarından anlamaz. “Parayla bunun ne ilgisi var, komplo teorisi üretmeyin” demeyin. Hali hazırdaki ağaçlar sökülüp yerine çok pahalı bodur ağaçların dikilmesi projesi gündeme gelirse hiç şaşırmayın. Akıllara durgunluk veren meşhur Aydınlıkevler alt geçidinden ve dünyanın iğrenç beton yığınları sıralamasında hit olacak Zafer projesinden sonra bu da gelebilir başımıza.
İyi tarafından bakmaya çalışalım. Mevlana Müzesi kutsal bir mekan olarak algılanıyor ve görüntüsünü engelleyen her şeyin yok edilmesi gerektiğine inanıldığını düşünelim. Müzeye kutsallık atfedip ağaçların katlini caiz görenlere şunu hatırlatmak gerekir. Bu bir tarihi eserdir, kutsal da olamaz. Nitekim 1954’e kadar adı Asarı Antika Müzesi idi. Yani burası eski eserlerin sergilendiği bir müzedir. İçerisinde çok değerli, paha biçilemeyecek eserler vardır. Tarihi ve turistik bir mekandır. Ancak binaya kutsallık atfedip ağaçları kestirtmekte ısrar etmek de anlaşılmaz bir tutum. Görüntüyü düzeltelim mi diyorsunuz? O zaman haydi, şu biçimsiz ve hangi akla hürmeten yaptırıldığı bilinmeyen Mevlana Çarşısını yıkın da yeri yeşil alan olsun. Müze de arka planda kalmaktan kurtulsun.
Bazen delinin biri kuyuya taş atar, kırk akıllı da çıkarmaya çalışır.
|
|
|
|
|
|
Yazarın Tüm Yazıları |
|
|
|
|
|
|