Gazete yazıları çok kısa ve anlaşılır olmalı ki okunabilsin.
Gözlemlerim ışığında müşahede ettiğim genel kanaat budur.
İnsanların ellerindeki okudukları gazeteyi alış nedeni her kişide farklı olsa da, mevkute’nin elde kalış süresi en fazla 2 veya 3 dakikayı geçmemektedir. Hal böyle olunca sırf yazı yazmak için değil okunmak için anlaşılır olmak için okuyucunun karşısına geçmek gerekir. Okuyucuya malumu ilam etmek marifet değildir. Malum olmayanı bilinmeyeni bildirmek aydınlatmaktır marifet. Zira okuyucu her şeyi bilmek konumunda değildir. Ama her şeyin arka planı saikasını hep merak eder, bu yüzdende para verip gazete alır.
Şahsen ben gazetelerin içinde yer alan boy boy ilanların, ayrı bir ek olarak verilmesini isteyenlerdenim. O güzelim sayfalar başka şekillerle doldurulabilir.
***
Bir yerde duymuştum “Âlimin zekâtı ilmini satmaktır” diye.
Bu ille para ile olmaz. Karapınar’da Müderris zade Mustafa Emin Efendi’yi rüyasında gören bir erkişi, o mübarek zatın diğer âlemde azap çektiğini görmüş, hal lisanı ile ilminin kendisiyle baki âleme göç ettiğini anlamış o yüzden hesap veremediğini görmüş. Âlim ve arif kişiler gün geçtikçe nesli tükenenler içine girmekteler. Bugün bir Merhum Hacıveyiszade’nin yeri doldurulamıyor. Konya’nın Konya oluşunda Hacıveyiszade’nin yeri ve fonksiyonunu kim inkâr edebilir ki. Niye yenileri o mübarek kişilerin yerini ikame edemiyor, niye dualar kabul edilmiyor? Dualar mı değişti? sorusuna kişiler aynı dualar aynı ama onların içindekiler farklı cevabı sanırım kâfi gelir.
***
Ben şahsen merhum Hacıveyiszade’nin talebe yetiştirme misyon ve vizyonunun bugün hala yerinin doldurulamadığını görüyorum. Adam çıkıyor bir hayır yaptırıyor, okul hastane çeşme köprü yurt gibi.
Bakıyoruz niyetine,”…İlle de benim adım yazılacak tabelasına” şartını koyuyor.
Efendim niyet işte.
Birde bakıyoruz aynı kişinin ne yazık ki”..bilaveled” olduğunu görüyoruz.
Onu hayır yaptırmaya iten saik bu saik.
Acaba bilaveled olmadan bunu yaptırsa idi ya.
O zaman olmuyor işte.
Evlatlar gelinler torunlar yeğenler ne yapar sonra.
Amel, eylem, fiil, söylem hepsinin altında yatan niyet önemlidir.
Niyetiniz halis olmayınca ameller boşa gider.
Kimse çıkıp da ardınızdan hayır dua etmez.
Salih eylem ve fikirli insanları Allah bu memleketten eksik etmesin.
Hz. Pir’in şu sözü beni çok etkiledi..”..Ya olduğun gibi görün yada göründüğün gibi ol.” içi dışı bir insanların olduğu bir çevre varken, cennet aramaya gerek var mı?
***
Sonuç olarak dememiz o ki, Gazeteler kadar onun içindekilerde bir o kadar öneme haizdir.
Başka başka niyetlerle kullanılmadığı sürece.
Ne bileyim, sözün gelişi önemli muhterem zevatın ibretlik hayat hikâyeleri, hatıraları, deneyimleri, tecrübeleri, bilgi ve birikimleri nedense onların mirasçıları tarafından ele alınıp işlenmez mesela.
Eskiden okuduğumuz gazeteleri keser ayırır arşiv halinde saklardık. Şimdi ise hepsi olmasa da çoğunu sofra altı veya soba tutuşturucusu olarak kullanıldığını görmekten hicap duyuyoruz. Yazılı kâğıda olan saygı kalmadı.
Yazık.