Selçuk Üniversitesine bağlı Ereğli Meslek Yüksek Okulu Tekstil bölümü öğrencilerinin Sabancı Holdinge bağlı Adana Bossa Tekstil fabrikasına yaptıkları gezi tam bir trajediyle sonuçlandı.
Hem de iki kere trajedi.Bossa genel müdürü Can Piyale Sizin kapınıza mayolu biri gelse içeriye alır mısınız diyerek işi komediye kadar götürmüş.
Önce yaşananları sonra da gelişmeleri konuşalım istedim.
Bossa tekstil fabrikasının yol geçen hanı olmadığının farkında olan öğrenciler okul idarecileri aracılığıyla fabrikaya gezi izni alıyorlar.En doğal hakları.
En doğal hakları çünkü başlarındaki başörtüsü dahil tüm giyim kuşamların ana membaı o fabrika.
İzin alınıyor ve öğrenciler fabrikanın kapısından giriş yapıyorlar. Tam o sırada bir görevli geleceğin tekstil hocaları olacak başörtülü öğrencilere YASAK diyor.
Yasak olan başörtüsü.bir kaç tartışmadan sonra vakarlı öğrenciler içeriye girmeyip çekip gidiyorlar.
Konuyu duyarlılık esasıyla hem KONTV hem de Yeni Konya Gazetesi izleyici ve okuyucuyla paylaşıyor.www.boykot.net ve www.haberkonya.com haberler sonrası meydana gelen tepki trafiğini okuyucularıyla paylaşıyor.boykot.net’in sorumlu arkadaşlarıyla yaptığım görüşme de ise tepkilerin onlar yüzler değil binler şeklinde olduğunu öğreniyorum.
Haberkonya’da da durum aynı.
Bendenizi ise fabrikanın (ismi lazım değil) önemli bir şahsiyeti telefonla arıyor.
Durumu paylaşıyor ve beyefendi kendisine göre şöyle bir gerekçeyi sunuyor.
“Burası 12 bin devirle çalışan teknolojisi çok yüksek makinelerin bulunduğu bir fabrika. Sterilizasyon anlayışı gereği boneyle girilebilir. Aksi taktirde teknolojisi harikası makineler cihaz üstü hava filtreleri aracılığıyla sarkan fazlalık şeyleri çekebilir.Çektiği şey ya kopar yada insana zarar verir”bundan dolayı insan üzerindeki eşyalarla ilgilenmek zorundalarmış.
Bende kendilerine iki soru sordum.
Birincisi; İnsanları çıplak olarak mı içeride gezdiriyorsunuz?.
Cevap: Hayır
Peki bonenin görevini başörtüsü kat be kat fazlasıyla yapmaz mı?
Cevap: Şimdi efendim bone takılması lazım
Saça takılan bone başörtüsünün üzerine takılamaz mı?
Cevap: Aslında bir yanlış anlama olmuş…
İkincisi madem yanlış anlama ise kapınıza mayolu biri gelirse içeriye alır mısınız sualiyle sayın genel müdürünüz neyi savunmak istemiştir?
Cevap orda da bir yanlış anlaşılma olmuş.
Anladım baya bir yanlış anlaşılmalar olmuş da kapıdaki güvenlik görevlisi başörtülülerin içeriye alınmayacağını talimat almadan nereden bilmiş olabilir?
Bakın Mustafa bey biz sizi Adana Bossa Fabrikamıza davet ediyoruz,gelin burayı yerinde görün.
Anlaşılan bu gezide çok şey yanlış anlaşılmış.Amaaaaaaaaa….
Duyarlılık had safhada.Boykot.net halkı sabancı ürünlerine boykot çağrısı yapan okuyucuların görüşünü sayfasına taşımış.ürünler de bir bir sayılıyor.
Bir metrelik başörtüsüne tahammül edemezseniz 73 milyonun boykotuna hiç edemezsiniz.
Umarım çok şey yanlış anlaşılmıştır. Ortada bir yanlışlık yoksa bu millet rahmetle yad ettiği Sakıp Sabancı’ya sizi şikayet eder
Köşe Yazısı Hakkındaki Yorumlarınız
( Toplam 11 yorum
yapılmış )
Şunu söylemek mümkün ki; bu ülkede ERBAKAN dan önce başörtüsü yada türban meselesi yoktu. Öyle ki zaten başörtülü bir yazar, doktor, avukat,öğretmen sair yoktu. Ne zaman ki laikliğin gerçek tanımının 'devlet, kişinin inanç ve ibadetine engel olamaz' şeklinde olduğunu, kişilerin müslüman kimliğiyle ve eylemiyle toplumun bir parçası olabileceği gerçeği gözler önüne serildi; işte o zaman başörtüsü meselesi ortaya çıktı.
Özetle bu gün bu meselenin çıkış sebebi Erbakandır
(Allah kendisinden razı olsun)
ve hala bir sorun olarak kalması da kıt beyinli sersemler ve Atatürk istismarcısı yobazlar sayesindedir.
Şunu söylemek mümkün ki; bu ülkede ERBAKAN dan önce başörtüsü yada türban meselesi yoktu. Öyle ki zaten başörtülü bir yazar, doktor, avukat,öğretmen sair yoktu. Ne zaman ki laikliğin gerçek tanımının 'devlet, kişinin inanç ve ibadetine engel olamaz' şeklinde olduğunu, kişilerin müslüman kimliğiyle ve eylemiyle toplumun bir parçası olabileceği gerçeği gözler önüne serildi; işte o zaman başörtüsü meselesi ortaya çıktı.
Özetle bu gün bu meselenin çıkış sebebi Erbakandır
(Allah kendisinden razı olsun)
ve hala bir sorun olarak kalması da kıt beyinli sersemler ve Atatürk istismarcısı yobazlar sayesindedir.
[
2006/07/23 20:18
]
Bu ulkede hıc bır sekılde başörtusu sorunu yokken rejıme yonelık ve TURKIYE CUMHURIYETI'nı Iran modelıne cevırme hayalıyle yanıp tutusan bır zatın yaptıklarının faturasıdır bunlar..Basortusunun rejıme karsı bır tavır olarak algılanmasına neden olan bu zatın verılecek cok hesabı var bence
Sayın KRTİKÇİ bey. Ne söyledin ne savundun ne çözüm ürettin bişey anlayabilmiş değilim. Bu ülkenin sorunları 28 Şubatta mı başladı. Sen bacının başındaki örtüye sahip çıkamıyorsan bunu neden başkasının üzerine atıyorsun. Bugüne kadar hep esir olmuşsun hiç direniş gösterememişsin sonra gelip burda entellektüel ayaklarına yatıyorsun. Adam olsaydında Erbakan gibi sende aynı sözü söyleyebilseydin. Öyle yumuşamış öyle laytlaşmışsınızki bırakın örtünüzü afedersiniz donunuzu çekseler sesiniz çıkmaz olmuş. Ses çıkaranlarıda suçlamanız ayrı bir yüzsüzlük tabi. Sanane milletin takvasından. Sen milletin günahına ortakmısın. Önce onurlu olmayı öğren.
utanmadan başörtüyle_mayoyu aynı kefeye koydular...nolacak bu başörtü sorunu bilmiyorum;artık 2,SINIF İNSANA MUAMELESİ GÖRMEKTEN BIKTIM...hani bu ülke demokrasiyle yöneliyordu.........YALAN...
Bir işletme kendi üretim tesislerine gelen öğrencileri türbanlarını çıkararak girebileceğini söylemiş. Okullarına giderken türban takmayan öğrenciler de fabrikada türbanlarını çıkarmayı gurur meselesi yapıp dönüyorlar. Aferin onlara.. Maalesef bugün evinde hapis cezası çeken bir zatın, ülkede rejiminin kanla ya da kansız değişmeyeceğini henüz anlayamayarak bol keseden sarf ettiği ''Biz iktidara gelince rektörler türbanlılara selam duracak'' sözünün bugün türbanlılara nelere mal olduğunu daha iyi görüyoruz. Din istismarcılarını destekleyen saf türbanlı vatandaşlar bugün ellerindeki haklarını da kaybetti. Yaratılan gerilim bu insanları okul önünde peruk (!) takmak zorunda bırakırken, o zat kayıp trilyonlarını affettirip evinde afiyetle oturuyor. Öte yandan türbanı kendine malzeme edilen oy avcıları da çocuklarını 'her fırsatta küfür ettikleri' ABD'deki okullarda okutuyor. Bizim popülist gündemin peşine takılmayı pek seven bir kısım tuzu kuru medya öndercikleri de gene türban edebiyatı yaparak Erbakan hocalarından kalan eski geleneği sürdürüyor. Ürün boykotu gibi 2 gün sonra herkesin unutacağı trişkadan işlerle uğraşan bu arkadaşlara tavsiyem, türban yasağını getiren sürece kendilerinin ne derece katkı sağladıklarını sorgulamalarıdır.Erkeklerin siyasi çıkar ve oy kavgalarının ürünü olan bazı kısıtlamaların faturası ne yazıkki kadınların başına fatura ediliyor. Zamanında saf halkımızın istismar edilerek türban ve imam hatipler konusunda gaza getirilip sokağa salınmasından sonra yaşanan 28 şubat süreci, bugün boykot nutukları atan bir zamanların hard islamcılarını bayağı yumuşatmışa benziyor.Bu arkadaşlar sakallarını kesip AB taraftarı nutuklar atıyor, kadınlarla tokalaşıyor ve artık kadın sesini namahrem saymıyor. Hatta kanlı kansız yapılacak milli devrimleri bırakıp, ''ürünlere boykot'' boyutlarına akmış durumdalar. Demokrasiyi de dillerinden düşürmüyorlar laikliği de.. ne diyelim her şeyin hayırlısı gün ola harman ola.. ''değişerek gelişmelerinin'' devamı dileğiyle...