“Ahlak konusunda inandığım ilke şudur; herhangi bir şeyi yaptıktan sonra kendini iyi
Hissediyorsan o ahlakidir; eğer kendini kötü hissediyorsan o gayri ahlakidir.” Diye niteler Ernest Hemingway ahlak felsefesini. Ahlakilik ve İnsanlık erdemi bana göre usul ve esas çizgisinde, hayatın öznesidir. Ve esası konumundadır.
İnsanın içindeki “Doğrucu Davut” sağduyusu “Ahlaki Doğru” dürtüsü, kişiyi erdemliliğe götüren yol haritasıdır denilebilir.
Erdemlilik nasıl kazanılır?
Ahlak ilmini Friedrich Nietzsche; Faziletler ve reziletler ilmi olarak niteler. Nefsi faziletlerle süsleme ve rezilliklerden koruma biçiminde formatlar. Ahlak, esasen toplumları yüceltecek, medenileştirecek, her türlü sosyal siyasal şekil bozukluklarından kurtaracak ve toplumların medeniyet muhafazasını sağlayacak olan bir araçtır. Friedrich Nietzsche, Ahlaki duyguların konjenital( doğuştan değil), kesbi yani sonradan kazanıldığını ifade eder. Şeref ahlakilikte bir rütbe kabul edilebilir. Çünkü şerefte ahlakilik vardır.
Miguel de Cervantes, hayat ile şerefi kıyas eder ve hayatın şeref ile anlamlı olduğundan bahseder. Şerefini kaybetmiş bir insandan geriye ne kalabilir?
Erdemli olmak aslında bana göre nefsin en üst katmanı olan “Nefsi Raziye”sidir.
Konfüçyüs’ün dediği gibi “Erdemlilikte mesafe kat etmiş kimselerin yolundan gitmek ve onlara tabi olmak” doğru bir strateji biçimidir. İnsanları Kanun ve ceza ile yönetmek yerine, şeref, ar, utanma duygusu, erdem ve ahlak kuralları ile motive edip yüreklendirmek bir yerde hem ahlak hemde siyaset felsefesinin ilgi alanı olmasına rağmen bu konuda yeterli olunduğunu söylemek henüz erken.
İdeal toplumlarda kanun yerini ahlak’a bırakmıştır. Sokrates, ahlak ve hukuk birlikteliği için “Bir toplum ahlak ve hukuk içinde olmadığı zaman, vatandaşlar kendilerini bir çıkmaz içinde bulurlar. İnsanlar ya ahlaki değer yargılarını veya hukuka olan saygılarını yitirirler.” diyerek toplumsal çözülme ve başkalaşmadan mesaj verir.
Hedefe varmak için her yolu mubah sayan bir düşünce biçimi yerine, İlkelerle yükselmek ve doğru olanı yapmak, kısa vadede olmasa da uzun vadede kazanılabilecek en büyük kazanımlara sahip olmak ilkeli olmanın bir gereğidir.
Kanunların çok olduğu yerde bürokrasinin işi zorlaşır. Bürokratlarda yurttaşların işini zorlaştırır. Az kanun çok erdemlilik toplumların işini kolaylaştırır. Erdemliliği,kimler ilgi alanına koymalıdır?. Erdemsiz toplumların müsebbibi olsa olsa erdemsiz yöneticiler ve ilim sahipleri olabilir ancak.
Yusuf Has Hacib ile konuyu şimdilik bitirelim.
“Bey tok gözlü, sözünde ve hareketinde açık ve vazıh davranmalıdır. Gözü aç adam hiç bir şey ile doymaz. Aç gözlülük, ilacı ve devası bulunmayan bir hastalıktır; onu bütün dünya kâhinleri bir araya gelse yine tedavi edemezler. Bütün açlar yer ve içerler de, nihayet doyarlar; aç gözlü adamın açlığı ancak ölümle nihayete erer.”
***
Bir sonraki yazımda Karapınar’da olan, bulunan, petrol ve doğalgazdan bahsedeceğim.
Köşe Yazısı Hakkındaki Yorumlarınız
( Toplam 1 yorum
yapılmış )
Bölgenin arazi ve jeolojik yapısı zaten çöl iklimini çagrıştırmaktadır.
İlçede petrolden ziyade zengin dogalgaz yataklarının varlıgı son çeyrek yüzyıldır bilinmektedir.Ne zaman sondaj vurulacak onu bilmiyoruz.Konya da kurulu gaznet firması neden bu konu ile ilgilenmez ki?