Türk solu nereye gidiyor.
Meydanlarda bağıran, çağıran, bir o kadar saldırgan, yapıcı çözümler üretemeyen, giderek muhalefet sıfatını kaybeden, muhalafet yapmayı iktidara sövmekle bir tutan, Türk siyasetindeki solun ana amiral gemisi CHP ve onun kaptanlığını yapan Deniz Baykal’ın gemisi iyiden iyiye su alıyor.
İşin kötüsü de bunu bilmiyor, geminin kenarına gelip, gemi batıyor diye bağıranlara da itibar etmiyor.
1999 yılı Ankara’dan CHP’nin parti otobüsünde, Şereflikoçhisara Baykal’ın yapacağı seçim konuşmasını izlemeye gidiyoruz.
Baykal varışımızda yoğun sayılabilecek bir kalabalığa sesleniyor, yine o bildik hırçınlığı üzerinde.
Yukardan yağan hafif yağmur ve havanın kasveti Baykal’ın konuşmasına da vurmuş durumda.
Şereflikoçhisar il olmak istiyor, ilçenin makus talihi işsizliğe çare istiyor.
Baykal ise ülkede rejimin tehlikede olduğundan dem vuruyor.
2 saatlik konuşmasının ardından Ankara’ya yine aynı otobüsle bu sefer Baykal ile beraber geri dönüyoruz.
Baykal dönüş yolculuğunda keyifli görünüyor.
Parti otobüsünde onu izleyen biz 6 gazeteciyle karşılıklı oturuyor ve “of the record” tabir edilen kayıt dışı açıklamalar yapıyor. Yaklaşan seçimlerinde MHP’nin yeni genel başkanı Devlet Bahçeli ile barajı aşaçağını, CHP’nin baraj sorunu olmadığını ifade ediyor. Yapılan kamuoyu araştırmalarında CHP’nin oylarının gerçeği yansıtmadığını – o dönemde yüzde 12 olarak telakki ediliyordu- belirtiyor.
Bazısını bildiğimiz, bazısını ilk defa duyduğumuz rutin alışkanlıklarından bahsediyor. Sabah yaptığı ODTÜ ormanı yürüyüşleri, evde kahvaltı yaparken seçenek hakkı kendisinde ise klasik müzik tercihinden, sağlıklı yaşamın sırrını düzenli sabah sporu ve sigara içmemesine bağlamasından derken sohbet uzayıp gidiyor.
Kendisine Türk solunu soruyoruz. İngiltere başbakanı işçi partili Tony Blair’in 3. sol tanımını beğeniyor.
Blair İngiltere’de, sendikaların baskıcı ağından, İngiliz siyasetini alıp kurtaran, muhafazakar Teacher’ın kaldığı yerden devam ediyor, hatta daha ileriye gidiyor, proğramına sağ liberal politikaları bile eklemekten çekinmeyen Blair’in tutumuna eleştiri getirmiyor.
Peki bunları benimsiyorsa ne diye bu yönde siyasi altyapısını, proğramını kurmuyor.
Türkiye’de yeni nesil sol nasıl olacak, ülkenin demokrasisi nasıl gelişecek, asker gölgesinden siyaset nasıl arındırılacak, laiklik yeniden içi doldurularak nasıl şekillenecek, herkesi kucaklayan sol nasıl yeniden temellendirilecek, Türkiye’ni refah ülkesi olma proğramı yeniden nasıl tasarlanacak.
Baykal bu sorunlardan çok uzakda. Daha acısı gündeminde bile yok.
Daha 1970 lerin hemen başında sol Avrupa’da bunların arayışını yaparken, Türkiyede sol, sınıfsal temellere oturmakda zorlanan yerleşik siyasi bir aktör olup, geleneklerini oluşturamadan 90 larda taban kayması yaşadı. Sarp Kuray gibi solun bir kısmı piyasa şartlarının itici gücüyle liberalleşti.
Geri kalanlarda milliyetçi, bildik devletçi anlayışına eskisinden çok daha sıkı sıkıya sarıldı. İyiden iyiye tutucu, yenilik karşıtı, dini motiflerden bile pimpiriklenen bir hal aldı. Sistemin koruyucusu bir misyona soyundu.
Oysa sol ilerici olmak zorundadır, sosyal adalete sarılmak zorundadır. Demokrasinin bir grup yada zümrenin değil herkesin ihtiyacı olduğuna inanır.
Çarpık gelir dağılımı, işsizlik, giderek artan ve içinden çıkılmaz hale gelen yolsuzluk ve yoksulluk solun söyleminde yok. Çünkü solun elinde, sadece tutucu, devletçi, ullusalcılığından başka bir şeyi kalmadı. Türk solu giderek çözüm üretemeyen kendi içine kapanık hastalıklı bir sol halini aldı.
Baykalla yaptığımız o yolculuktan kısa bir süre sonra genel seçimlerde Türk halkı onu ve partisini meclis dışında bıraktı. Baykal istifa etti.
Ardından 2 yıl sonra herkesle barışık, parti içindeki militan kadroları uzaklaştırmış, çokça düşünmüş, yeni solu oluşturacağını söyleyerek yeniden CHP’nin kongresinde partinin başına geldi ve CHP’yi meclise soktu. Kendi adıma, odasına Şeyh Edipali’nin sözlerini bile asan Baykal, başlarda beni oldukça umutlandırmıştı.
Ama olmadı, Baykal daha işin başında “nerde kalmıştık diyerek„ eski o bildik Baykal oldu çıktı.Bekleneni yine yapmadı, siyasetteki o kalitesiz saldırgan duruşuna yine kaldığı yerden devam ettirdi, yukarda saydığımız konulardan yine hiç biri yine onun gündeminde yok.
Batılılaşmak için, batının üretim modellerini alıp tarihiyle, diniyle, milletiyle barışık, üretim modelleri üzerine kafa yoran, ilerici, sosyal adaletçiliği aramak yerine, yüzeysel içi boş batının bile bunaldığı, hayalleri yok olmuş, dış görünüş ve hayat tarzını benimseyen batılılaşmayı kovalıyor.
Baykal yine aynı Baykal.
|
Köşe Yazısı Hakkındaki Yorumlarınız
( Toplam 11 yorum
yapılmış )
|
Şeyh Edipâli'nin öğütlerini ağzında düşürmeyen ''SAYIN'' başbakanın şu anki hal ve hareketlerine ne diyeceksiniz peki? bir de her müslanın okuması gereken Kur'an-ı Kerim'in ''Maide 51'' i okumasını, özellikle de din üzerinden siyaset yapanların, mutlaka okumaları gerektiğini düşünüyorum.
|
|
|
Recep
[
2006/06/17 12:03
] |
|
Meyve veren ağaç taşlanır... Taner Bey sizde taşlanmaya başladığınıza göre meyve vermeye çoktan başlamışsınız... Biz meyvelerden istifade eden çoğunluğun içerisindeyiz elbet, yeni ürünlerinizi bekliyoruz |
|
|
[
2006/06/09 13:57
] |
|
Taner Bey, geçen haftaki yazınıza yapmış olduğum yorumun silinmiş olduğunu üzüntüyle gördüm.. ELEŞTİRİYE VE DEĞİŞİME AÇIK OLMAYANLARIN KENDİLERİNİ VE PEŞLERİNDEKİLERİ NERELERE SÜRÜKLEDİKLERİNİ BU YAZINIZDA ÖYLE İYİ İRDELEMİŞSİNİZ Kİ;(BAYKAL ÜZERİNDEN) ; umudum eleştirinin sehven ve sizin bilginiz dışında silinmiş olması yönünde.. Daha önce de bahsettiğim gibi almış olduğunuz telkinlerin sizi hançerlemesini seyretmektense, o hançeri yüreğinize ve beyninize batırarak kendinize kalem edinmeniz dileğiyle...İYİ ÇALILMALAR... |
|
|
|
Engüzel yazılar bekler susmuşluğun pençesinde Açılır aydınlıklara
kalem hakkını verirse yazarın pençeresinde ve engüzel köprüler atılır kalp mürekkebe değince bir katre gözyaşı olur yazar zülfüyare değince....açılan bugönül penceresinde dostun dosda borcu muhabbetse muhabbetin bol olsun hadi bir çay söyle yazın gibi demlice olsun. |
|
|
eröz
[
2006/06/05 22:24
] |
|
Alev hanım ve siz yazılarınızla siteye renk katıyorsunuz isterimki mülakat ve sıcak gündeme dair çalışmalarınızla görsel medyadanda sizleri görelim yerel tv lerin dikkatine okadar konuşma özürlünün arasında sizler nezaman fark edecekler doğrusu merak ediyorum Lokman beyi ulusal basında görmek ise tek tesellimiz ve gururumuz |
|
|
|
Bravo Taner kardeş, Anadolu'nun senin gibi genç beyinlere ihtiyacı var |
|
|
|
işte taner abi bu kardeşim |
|
|
|
Sevgili Yazar`i kutluyorum. Sol konusunu guncel politikanin disinda ozu itibariyle degerlendirdigi icin. Sayin yazardan hazir bu konuya el atmisken, su sorunun cevabini da irdelemesini ve bu konuda bizleri aydinlatmasini bekliyorum: Sol bu topraklarda gercek anlamiyla bir zemin bulabilir mi? Yani Baykal ya da baska bir sol tandansli lider istedigi acilimlari yapsa bile ,bu hakikaten Turkiye sosyolojisi acisindan Turkiye`de bir sol sinif ve siyaset zemini yaratmaya yetebilir mi?
Sol konusuna sizin gibi daha genis bir perspectifden bakan bir aydin olarak bu konudaki goruslerinizden istifade etmek isterim.
Bu arada eski yazilarinizi da zevk ile okudum. Calismalarinizda basarilar |
|
|
|
Daha önceki yazılarınıza yapılan eleştirilere tahammül edemediğinizi gördük.Ancak eleştiriler sonuç vermiş görünüyor.Bugünkü yazınız özgün olma yolunda hatta doyurucu bile denebilir.Türk solunun statükocu olması ve evrensel değerlere ve toplumsal ihtiyaç ve açılımlara kapalı niteliği ülkemizde olan bugünkü kavram kargaşasının müsebbibidir.Demokrasinin gereği birbirimize ve düşüncelerimize ve özellikle eleştirilere açık olmaktır.O yorumlar menfii ya da müspet sizin yazılarınız için yapılmıştır.Herşey güzel ama yazılarınıza yapılan eleştirilerin silinmesi Baykal'ın eleştirdiğiniz yönleriyle paralellik arzetmektedir.Bu durumda yorumumun dahi yayınlanmasından açıkçası şüphe ediyorum.. |
|
|
|
eskiden günaydın okur kasket şapkası ile halkı temsil eder namazını da kılardı solcu mecit amca şimdi cumhuriyet okurken sırçalı medreselerde halktan uzak ne aradıgını bilmeyen Deniz beylere emanet olurken halkın inandığı değerlere inat çırpınmakta
bu açıdan bakınca güzel bir pencere açmışsınız anlayana tartışana
sevgi ve muhabbetle |
|
|
|
eskiden günaydın okur kasket şapkası ile halkı temsil eder namazını da kılardı solcu mecit amca şimdi cumhuriyet okurken sırçalı medreselerde halktan uzak ne aradıgını bilmeyen Deniz beylere emanet olurken halkın inandığı değerlere inat çırpınmakta
bu açıdan bakınca güzel bir pencere açmışsınız anlayana tartışana
sevgi ve muhabbetle |
|
|
|
|
|
Yazarın Tüm Yazıları |
|
|
|
|