:. Haberler
  Bilişim
  Dünya
  Eğitim
  Ekonomi
  Kültür Sanat
  Politika
  Sağlık
  Spor
  Yaşam

  :. Gruplar
  Hava
  Söyleşiler
  Yazarlar

BİZ TÜRKLER 
Nadide Ü.Altıparmak   (  )



Teknolojinin güzelliği bu olsa gerek bilgi paylaşımı.Bazen bilgi kalıyor ama kaynak belli olmuyor. Bana gelen bir maili sizinle paylaşmak istedim. Geçmişimizi, atalarımızı, o kadar güzel anlatmış ki. Geçmişimizdeki güzellikleri, kültür birikimini unuymamak her daim araştırmak, okumak, anlatmak, yazmak gerekiyor. Maili gönderen arkadaşıma teşekkür ediyor, sizinle paylaşmak istiyorum...
Faziletliydik: Kimsenin malına, mülküne göz dikmezdik. Kimsenin namusuna yan bakmazdık. Hırsızlık nedir bilmez,dilenciliği meslek edinmez, kimseyi de küçümsemezdik.
Dürüsttük: Bir zamanlar Londra Ticaret Odası'nın en görünür yerinde şu mealde bir tavsiye levhası asılıydı: ''Türklerle alışveriş et, yanılmazsın.'' İtibarlıydık: Bir zamanlar Hollanda Ticaret Odası'nın toplantılarında oylar eşit çıkınca Osmanlılarla alışverişi olan tüccarın oyu iki sayılır, onun dediği olurdu.
Temizdik: Yere bile tükürmezdik. Hatta, Osmanlı askeri teşkilatını Avrupa'ya tanıtmasıyla meşhur Comte de Marsigil, yere tükürmedikleri için atalarımızı şöyle eleştiriyor: ''Türkler hiçbir zaman yere tükürmezler. Daima yutkunurlar. Bunun için de saçlarında sakallarında bir hararet olur ve zamanla saçları, kaşları,sakalları
dökülür.''
Çevreciydik: Kurak günlerde ücretle adamlar tutup sokaktaki ulu ağaçları sulatır, göçmen kuşların yorgunluk atması için saçak altlarına kuş sarayları yapardık. Bunlara öyle çok örnek var ki, saymakla bitmez. Harama el sürmezdik: Fransız müellif Motray, 1700'lerdeki halimizi şöyle anlatıyor: ''Türk dükkânlarında hiçbir zaman tek meteliğim kaybolmamıştır. Ne zaman bir şey unutsam, hiç tanımadığım dükkâncılar arkamdan adam koşturmuşlar, hatta birkaç kere Beyoğlu'ndaki ikametgâhıma kadar gelmişlerdir.''
Medeni idik: İngiliz sefiri Sör James Porter ise, 1740'ların Türkiye'si için şunları söylüyor: ''Gerek İstanbul'da, gerekse İmparatorluğun diğer şehirlerinde hüküm süren emniyet ve asayiş, hiçbir tereddüde imkân bırakmayacak şekilde isbat etmektedir ki, Türkler çok medeni insanlardır.''
Dosdoğruyduk: Fransız generallerden Comte de Bonneval ise, şu hükmü veriyor:''Haksızlık, mürabahacılık, inhisarcılık ve hırsızlık gibi suçlar,Türkler arasında meçhuldür... Öyle bir dürüstlük gösterirler ki,insan çok defa Türklerin doğruluklarına hayran kalır.'' Hırsızlık nedir bilmezdik: Fransız müellif Dr.Brayer, 1830'larınİstanbul'unu getiriyor önümüze:''Evlerin kapısının şöyle böyle kapatıldığı ve dükkânların çoğunlukla umumî ahlâka itimaden açık bırakıldığı İstanbul'da her sene azami beş-altı hırsızlık vak'ası görülür.'' Ubicini Dr. Brayer'i şöyle doğruluyor: ''Bu muazzam payitahtta dükkâncılar, namaz saatlerinde dükkânlarını açık bırakıp camiye gittikleri ve geceleri evlerin kapısı basit bir mandalla kapatıldığı halde, senede dört hırsızlık vakası bile olmaz. Ahalisi sırf Hıristiyan olan Galata ile Beyoğlu'nda ise hırsızlık ve cinayet vak'aları olmadan gün geçmez.''
Naziktik: Edmondo de Amicis isimli İtalyan gezgini, yine 1880'lerin ''biz''ini anlatıyor bize: ''İstanbul Türk halkı Avrupa'nın en nazik ve en kibar insanlarıdır. Sokakta kavga enderdir. Kahkaha sesi nadirattan işitilir. O kadar müsamahakârdırlar ki; ibadet saatlerinde bile camilerini gezebilir, bizim kiliselerde gördüğünüz kolaylığın çok fazlasını görürsünüz.''
Cihana örnektik: Türkiye Seyahatnâmesi'yle meşhur Du Loir'un 1650'lerdeki hükmü şöyle: ''Hiç şüphesiz ki, ahlâk bakımından Türk siyasetiyle medeni hayatı bütün cihana örnek olabilecek vaziyettedir.'' Şefkatimiz yalnızca insana yönelik değildi, hayvanları, hatta bitkileri bile kapsıyordu. Hayata karşı saygılıydık: Bu konuda dilerseniz Elisee Recus'u dinleyelim,bize 1880'lerdeki halimizi anlatsın:''Türklerdeki iyilik duygusu hayvanları dahi kucaklamıştır. Birçok köyde eşekler haftada iki gün izinli sayılır... Türklerle Rumların karışık olarak yaşadığı köylerde ise bir evin hangi tarafa ait olduğunu kolaylıkla anlayabilirsiniz. Eğer evin bacasında leylekler yuva yapmışsa, bilin ki o ev bir Türk evidir.''
Hayırseverdik: Comte de Marsigli'yi söylediklerine bakacak olursak: ''Yazın İstanbul'dan Sofya'ya giderken dağlardan anayol üzerine inmiş köylülerin yolculara bedava ayran dağıttıklarına şahit oldum.'' Aynı müellif, ceddimizin hayırseverlikte fazla ileri gittikleri kanaatindedir. Şöyle diyor: ''Fakat şunu da itiraf etmeliyim ki, bu din darane hareketlerinde biraz fazla ileri gitmektedirler. İyiliklerini yalnız insan cinsine hasretmekle kalmayıp, hayvanlara ve hatta bitkilere bile teşmil ederler.'' Bu tespiti, İslâm ve Türk düşmanı avukat Guer misallendiriyor: ''Türk şefkati hayvanlara bile şamildir'' dedikten sonra şu örneği zikrediyor: ''Hayvanları beslemek için vakıflar ve ücretli adamları vardır. Bu adamlar sokak başlarında sahipsiz köpeklere ve kedilere et dağıtırlar... Sokaktaki ağaçların kuraklıktan kurumasını önlemek için bir fakire para verip sulatacak kadar kaçık müslümanlara bile rastlamak mümkündür...'' ''Kaçık''lığın kaynağını da veriyor adam: ''Birçokları da sırf azad etmek için kuşbazlardan kuş satın alırlar. Bunu yapan bir Türk'e bir gün yaptığı işin neye yaradığını sordum. Küçümseyerek baktı ve şu cevabı verdi: Allah'ın rızasını tahsile yarar.''
Vesselam ...

www.osmankaraca.com/forum fare öyküsünü gönderen arkadaşımızın sitesidir. Siteye üye olmanızı tavsiye ederim.
Köşe Yazısı Hakkındaki Yorumlarınız ( Toplam 4 yorum yapılmış )

zerrin [ 2006/06/20 12:15 ]
doğruluk, iyilik, sevecenlik, yardımseverlik, bilgelik, nezaket....vs..vs.. bu vasıflar uzayabilir.ama artık bu özelliklere sahip olmak öyle büyük bir şans ve öylesine zor ki...
her gün görgü kurallarından uzak, ne oldum delisi, yeri gelince ahlak abidesi olan, üzerine toz kondurmayan bir dolu insanla karşılaşmaktan bıktım.ama ne yazık ki aynı gök kubbeyi paylaşıyoruz ve yine ne yazık ki bu çarpıklığı düzeltmek için bizler de bir şey yapmıyoruz, kendimizi bu döngünün içine bırakıyoruz.oysa bizim peygamberimiz güzel ahlakı tamamlama görevini üstlenmiş bir lçiydi, oysa müslümanlar doğruluktan canları pahasına da olsa vazgeçmezlerdi, oysa türkler kimsenin malına göz dikmez, yardımseverlikleri ile dünyaya örnek olurlardı. annemin bir lafı vardır ''benim dedem düşmanına kahve pişiren adamdı'' diye...bu sözü her işittiğimde nedense aklıma; misafir gelirse bugün şu dizi kaçar, şuraya gidemem, şunu yapamam diyenler geliyor....bu benim kendi hesabım.
ama artık hepimizin kendimizi hesaba çekme zamanımız geldi de geçiyor...nitekim değişen dünyada kaybolan bir milletin bir ferdi olmaktan korkuyorum...sokaklarda rahatça dolaşmak, otobüslerde güvenliğimden emin olmak istiyorum...güzel ahlaklı, güzel düşünen güzel gören, güzel söyleyen güzel insanlar olmak dileğiyle.....
nadide hanım iişte sizin yazınızla ben kendi payıma düşeni çıkardım diyebilirim ama sizlerin ve bizlerin yapacağımız o kadar çok şey var ki....
sizi tebrik ediyor ve sosyal sorumluluğunuzu hakkıyla yerine getirdiğinizi düşündüğümü iletmek istiyorum..
umarım temennileriniz istediğiniz şekilde olur ve özlediğimiz o huzurlu günleri görebiliriz.
sonsuz teşekkürler....
yasir [ 2006/06/10 17:08 ]
Bir anket yapalım
Bir yerde okumuştum. Bir tiyatronun çıkışında ''Türk halkının yüzde kaçı tiyatroya gidiyor'' diye bir anket yapılırsa nasıl bir sonuç çıkar. Çıkacak sonuç ortadadır. Türk halkının yüzde 95'inin üzerinde tiyatroyu seviyor. En az yüzde 85 ise tiyatroya düzenli gidiyor. Kitapta ama şu ekleniyordu. Seçilen mekan yanlıştır ve yanlış öncülerle yanlış çıkarımlara varılıyor. Buradaki yazı da tüm tarihsel süreç içindeki güzel şeyleri çıkarıp ''biz böyle harikayız '' teziyle kendini tatmin etmekten başka birşey değildir. Lütfen biraz daha gerçekçi olalım. Yani bu yazı yazılırken eleklerle güzel şeyler çıkarılıp tarihsel bir yanıltma yokmu. Bunun olumsuzu çıkarmak isterseniz tarihsel süreç içinde biz Türklerle ilgili olumsuz yargılar desteklenemez mi? Ben bu yazıyı hiç gerçekçi bulmadım. Sadece kolaya kaçmak olarak değerlendirdim. Yazmak, toplumun nabzına göre şerbet değil, gerektiğinde hepsini karşısına alabilmektir. Böyle yazılar bekliyorum.
Selam ve dua ile...
[ 2006/06/08 17:24 ]
bugunkü yaqzınızda harikaydı nadide hanım sizinle sohbet etmek isterim mail adresim ofcourse80@mynet.com
Uğur [ 2006/06/08 17:23 ]
Her yazınızı heyecanla okuyorum. Ama bu yazınız hepsinden harika idi. Tebrikler.

Uğur Özteke

 


Yazarın Tüm Yazıları
 2008.12.15 -  Yapboz
 2008.11.09 -  MUSTAFA
 2008.04.02 -  Adile Sultan
 2008.03.11 -  ASIM'IN NESLİ ve 120
 2008.02.13 -  Belediye Mevlana’yı tam anlatabildi mi?
 2008.02.05 -  Reklamcılar Sonunda Haber Oldu
 2008.01.29 -  2016 yılında Türkiye Süper Güç olacak
 2008.01.08 -  Kadınların gerçek dünyası üzerine bilinmeyenler
 2007.12.18 -  Konya’yı Değiştiren Adam
 2007.12.06 -  Fincan ve Kahve
 2007.11.27 -  Hollywood ve Türkler
 2007.07.24 -  Ulvi olan sükuttur, gayrisi zaaftır…
 2007.07.18 -  AKP- DP ve rakamsal gerçekler
 2007.07.02 -  Seçim ve Propaganda
 2007.05.10 -  Cumhura rağmen AKP CHP çıkmazı!
 2007.03.21 -  Er kişi niyetine !!!
 2007.01.30 -  Usul usul ve İstanbul - Musul
 2007.01.05 -  Keklik, Kahır ve Saddam!
 2006.12.29 -  BAYRAM ve CHRİSMİS
 2006.12.22 -  DERLEME
 2006.11.29 -  SALI 20:30 KINALI KUZULAR
 2006.10.18 -  KORKU VE CESARET
 2006.09.26 -  Kaldığımız yerden devam
 2006.08.09 -  Tatil dediğin böyle olur …
 2006.07.13 -  Çağın Dede Korkut'una
 2006.07.05 -  Kimin umurunda?
 2006.06.22 -  4. Türkçe Olimpiyatı’nın ardından ...
 2006.06.08 -  BİZ TÜRKLER
 2006.06.02 -  Fare Öyküsü ...
 2006.05.25 -  Üstad
 2006.05.18 -  Yorum Sizin! ...
 2006.05.08 -  Öyle bir lider ki...
 2006.04.26 -  Terazinin Bir Kefesinde Tesettür Bir Kefesinde Mayo
 2006.04.20 -  Kutlu Doğumun ardından ....
 2006.04.05 -  Ne günlere kaldık!
 2006.03.22 -  18 Mart bu yıl farklıydı....
 2006.03.15 -  Geliyoooor geliyor! İthal doktor Geliyoor!
 2006.03.07 -  ‘Medeniyet’ dediğin tek dişi kalmış canavar!
Aslan Korkmaz gelirken, Tuzcuoğlu giderken…
Lokman Koyuncuoğlu
Çokeşliliğe “hayır” mı diyorsunuz?
Mert Aslan
Otur oturduğun yerde
Memduh Nihat Ada
Davos Krizi; Erdoğan milat attı, Perez yavuz hırsız.
Taner Aydın
Affan Dede'ye para saydım
Mustafa Azılıoğlu
Boya boya çek
Huriye Karnap
Her ıslanan anlamaz!
Semra Hoyraz
MÜSİAD Farkı
Aydoğan Deveci
Davos ve sonrası…
Dr.Ali Can
Anlatma Sanatı
Alev Ayyıldız
Yapboz
Nadide Ü.Altıparmak
Göçmen Kuştu Kalbim
Hakan Bahçeci
 

Bu Site Konda İletişim ve Medya Grubunundur.
E-Posta: bilgi@haberkonya.com