Efendim iş bu risalemiz, acemi bir tavlacı olmasına rağmen yapmış olduğu, ama bizim göremediğimiz, hilelerle, tavlaya olan sempatimizi azaba çeviren lokman beye itham olunur.
Evet aslında kötü bir tavlacıdır. Öyle ki ünlü satranç üstadı Kasparov’un satranç hamleleri ile kendisinin tavla manevraları arasında zaman tutsanız, Kasparov’un oyun hızının azıcık daha fazla olduğunu net görürsünüz.
Geçtiğimiz hafta sonu yine Konya’daydım. Özlemişim zahir. Sokaklarda avare gezmek ve eş dostla mukabele etmek çekiyor bizi.
Köşeyi takip edenler bilir. Yazı yazma konusunda elim biraz ağırdır. Eskiden esnaf oluşumdan kaynaklanıyor. Almaya elimiz pek, vermeye ise ağırdır. Geç yazmamız bundandır.
Bu seyahatte de Lokman bey aynı şikayetlerini tarafımıza soğuk mühürlü bir dilekçeyle iletti. Bizde hızlandırırız dedik. Yalana vergi yok ya!.. “Hatta bak yarın ÖSS var, ne diye yazmadın?” deyince de niyetinin aslında ciddi olduğunu fark ettik. Baktık kaçarı yok, aldık makineyi elimize. Engin tecrübelerimize dayanarak döktürdük. Yazının ardından pek çok teşekkür SMS’ i aldım ki anlattıklarımın faydalı olduğunu oradan anlıyorum.
Akşam otururken Lokman Bey'e Haberkonya'da yazdıkları için teşekkur ettim.“Hakkımızda güzel yazmak senin güzelliğinden, kötü yazsaydın zaten aynı kötülükte yanıtını alırdın” dedim.
Eskiden benimle köşede polemiğe girmeye zaten çekinirdi, şimdi önünü iyiden iyiye kapattık zannımca.
O yazısını okuduk tabi.
Köşe ahalisi böyledir. Ona buna burun kıvırır ama hakkında en ufak kalem oynatıldı mı dayanamaz, göz ucuyla da olsa bakmadan edemez.
Güzelse burun kıvırıp “gerçekleri görmesi beni şaşırttı” havalarına girerken, olumsuz eleştirilere “hadi canım, muhatap bile almam!” diyerek geçiştirmeye çalışır. O hesaba biraz farklı ama biz Lokman beyin bizimle ilgili gerçekleri görmesine şaşırmadık.” Her ne kadar mail adresini bırakıp: “yazılarınızı çok beğeniyorum, eğer sizde uygun görürseniz sohbet edelim” tarzında yorumlar gelmese de kendimize has bir okuyucu kitlesini oluşturmuş durumdayız. Zira bahsettiğiniz üzerede yazılarımızın okunduğunu takip edebilmekteyiz. Bu bizim değil sitemiz adına sevindirici bir durum.
Ben mistizmi severim. Onun için Lale Devri şarkısını bu kadar benimsemişim. Konya’nın bana güzel gelen tarafı da budur zaten. İçinde fırın kebap ve etli ekmek değil, Selçuklu kokularının yükselmesi nedeniyle haz duyarım.
Bir köşkün bahçesine oturup fokurdayan nargile eşliğinde divan şiirinden örnekler sunulması onun için beni hep mutlu etmiştir.
Edebiyata biraz ilgisi olan zevat hatırlayacaktır. Eskinin güzel olan pek çok şeyinde olduğu gibi, köşe atışmalarında da büyük hazlar gizlenirdi. İşte zaman zaman bu atışmaları da aramıyor değilim. Lokman beyin övgülerine döşediğim nazirede bundandır.
Bilgisayarda kopyala yapıştırla verilen ansiklopedik bilgiler köşe yazısı olmaz. Yazan arkadaşların biraz köşeleşmesi gerek.
Her neyse ahkam kesmeye biraz ara verelim. Ben şu tavla işine iyice bir bakayım. Belki Lokman beyin bu yavaş oynama becerisini yönlendirerek iyi bir satranç ustası oluşturabiliriz. Yoksa daha bana çok eziyet edecek.
Köşe Yazısı Hakkındaki Yorumlarınız
( Toplam 1 yorum
yapılmış )