|
|
|
Hayat, geçmişe baktığımızda hemen bitiverecekmiş kadar kısa, yönümüzü geleceğe döndüğümüzde hiç bitmeyecekmiş gibi görünen bir sermayedir insan için.
İnsan ise; kendisine sunulan hayatı -uzun veya kısa olması fark etmeksizin- yaşar. Yaşam süreci içerisinde an gelir coşar ve kabına sığmaz, an gelir bedeni hatta koskoca dünya onun ruhuna dar gelir, dipsiz kuyuda gibi hisseder kendisini ve yalnızlaşır, belki de küser hayat diye kendisine sunulan sermayeye.
Hiçbir insanın hayatı rüzgarı olmayan, durgun bir deniz misali değildir. Olamaz da. Zaman zaman rüzgarlar hatta fırtınalar esecek, zaman zaman da tatlı bir meltem eşliğinde durgunluğa bürünecek ve dinlenecek deniz.
Hayatın aslı; işte o rüzgar ve fırtınalar ile durgunluk zamanlarında savrulmamaktır diye düşünüyorum. Her yeni durumda herkesin benimsediği tutum farklı farklı. Denizden bahsetmişken farklılıklarımıza da “dalga” başlığında bir bakalım istedim;
Kimilerimiz var ki; hayatla dalga geçer…
Kimilerimiz var ki; hayatı hep dalgadır…
Kimilerimiz var ki; hayatı hep dalgalıdır…
Kimilerimiz var ki; sanki hayat onunla dalga geçer…
Kimilerimiz de var ki; hayatı tüm dalgaları aşmakla geçer…
Kimilerimiz de var ki; dalga dalga coşar, bu kadar coşmasına rağmen o hayata bağlanmaz belki ama hayat ona iyiden iyiye bağlıdır…
Ne çok dalgamız ve farklılıklarımız var değil mi?
Dalgalı veya durgun, tatlı rüyaları hatırlatan hoş bir hayatı yaşamak her insanın hayalidir sanırım. Hayalini gerçeğe dönüştürme gayretinde olanlar bilirler ki; süresini kendileri belirlemeseler de en azından hayat oyununun nasıl biteceği kendi ellerinde.
“Hayatın dalgası”nı farklı bir dalgadan bitirelim: Kendi hayat oyunlarını oynarken ülke ve millet adına hamle yapacak rolleri de üstlenenlerin, üstlenmeye gayret edenlerin, üzerlerine vazife olmadığı halde üstlenmiş gibi davrananların hatta üstlenme niyetinde olanların ise en azından siyasi ve bürokratik gelecekleri milletin elindedir. Vesselam…
|
Köşe Yazısı Hakkındaki Yorumlarınız
( Toplam 1 yorum
yapılmış )
ülkü
[
2006/07/10 12:02
] |
|
Hayatı yorumlarken tiyatroyu unutmamak lazım oynuyoruz hep bir rol içindeyiz ama kendimizi mi ya da kaç kişiyi aynı anda canlandırıyoruz
kaç yüzlüyüz
kaç kişiliğimiz var
ne zaman
kendimiziz
ben bilmiyorum bilen varsa bana da anlatsın yazınız bi yaraya parmak bastı kutluyorum
duyguları gün ışığına çıkardığınız için
saygılarımla
|
|
|
|
|
|
Yazarın Tüm Yazıları |
|
|
|
|
|
|