Aklı ermişin birisi Bektaşi’ye gelmiş. “Allah’la ilgili bir şiir yazdım, sana okuyayım mı?” demiş. Bektaşi’de, “oku dinleyelim bakalım.” demiş. Bizimki başlamış
Ne sağdadır ne solda
Ne yerdedir ne gökte
Ne öndedir, ne art da
Bektaşi, “yahu sen yok diyeceksin ama dilin varmıyor!”
Dün akşam maç izliyorum. Açtım önüme kolamı. Buldum sessiz bir köşe. Çıt çıkartanı vururum. Kuruldum koltuğuma da. Oh! Sağ yanıma aldım meyvemi, soluma koydum kuru yemişimi. Niye? ilk devre bitene kadar yerimden kalkmayayım...
Kadroyu okuyor İlker Yasin. Baktım İlie ile Sergen yan yana oynuyor. Hem de forvette. Bir iç çektim. Sonumuz hayrola!
Korktum. Çünkü, Valencia gibi bir takım hızlı mı hızlı, Sissoko diye bir adam var, kaleci degajman yapıyor, adam kendi ceza sahasında bir depara kalkıyor, hop bizim Cordoba’nın hatırını sorup geliyor. Sergen e bakıyorsun, çamura düşmüş malak gibi maçı seyrediyor. Önünde benim gibi, bir meyve ve kuru yemişi eksik.
E be adam hadi Sergen seyrediyor da bizim teknik adamların padişahı Luce niye seyrediyor. Saçımı başımı yoluyorum, değiştir şunu. Saha da adam kalmadı, Sergen hala orda. Bir kere mi ne, topa vurdu yanlışlıkla, başka bir faydası varsa adam değilim.
Yahu al yerine Tümer’i, hiç değilse koşuyor adam. Çek onu ota sahaya. Sür Ahmet Hassan’ı da ileri, hücuma çık. Adamlar 50. dakikadan itibaren oyunu bırakmışlar. Bir ölü top, dandikten bir gol. Hüsran.
Bektaşi’nin söylediği gibi, adama yok diyeceğiz neredeyse. Bu kadar dokunulmazlıkta olmaz arkadaş.
Güçlü olan ayakta kalmalı. Her şeyde olduğu gibi.
Futbolla siyaseti ilişkilendiririm hep. Sahada zayıf olana yer yok. Siyasette de yok. Futbol duygusallık kaldırmaz, siyasette kaldırmaz. Hatırlayınız İlhan Mansız’ı, hakem çakardı burnunun ortasına kırmızı kartı, oturturdu yerine. O istediği kadar hindi gibi kubarsın, hepsi hikaye.
Siyasette de İlhan Mansız artistleri yok değil mi? Duracağı yeri şaşıranlar, artistik hareket sihirbazları, kırmızı kartı görünce oturuyorlar yerlerine.
E o zaman ne yapmak lazım. Bir; kadroyu sağlam kurmak lazım. İki; bencillik yapmamak lazım, istediğini kendin için değil takım için istemek lazım. Üç; hırsa, ihtirasa kapılmamak lazım, İlhan gibi oyunu dışardan seyretmemek için. Dört; attığın her adımda takımını düşünmek lazım, “bu takımda mı oynayacaksın, yoksa rakip takımın bir parçası mı olacaksın?” buna karar vermek lazım.
Hatırlatayım; Beşiktaşlıyım. Akşam bir avuç saçımı yoldurdu bana. Luce den hesabını sormam lazım. Kimin yaptıkları yanına kalmış ki.
Köşe Yazısı Hakkındaki Yorumlarınız
( Toplam 1 yorum
yapılmış )