|
|
|
İsrailli bir askerin Hamas militanları tarafından kaçırılmasının ardından İsrail’in Filistinlilere başlattığı ölçüsüz şiddet, bu hafta sınırlarını aşarak Lübnan’a kadar uzadı. Bu yazının yazıldığı saatlerde dünya ajansları İsrail deniz kuvvetlerinin Lübnan sularına girdiği haberini geçiyordu.
Hamas hükümeti üyelerinin İsrail’deki tutukluluk halleri devam ediyor.
İsrail’in tutuklamada gerekçeli kararı yok, yaptım oldu mantığı ile hareket ediyor.
Arap televizyonları olayın yeni bir Arap- İsrail savaşına uzanacağı yönünde yayınlar yapıyor.
Ehut Olmert’in başkanlık ettiği İsrail hükümeti ne istiyor.
İsrail Hamas’ın önüne 3 şart koyuyor.
İsrail devletini tanı
Arafat’ın başında bulunduğu sürece FKÖ’nün geçmişte aldığı tüm kararları kabul et.
Şartsız olarak terörist saldırılara son ver.
İşte olayın yumuşak karnı da bu.
Hamas iktidara gelene kadar İsrail’i tanımadığı için, intihar saldırılarındaki cesaretleri için Filistin halkından destek aldı.
İsrail ile varılan tüm anlaşmaları yok saydı.
İntihar saldırılarını ise meşru müdafaa olarak açıkladı.
Hamas’ın ne dediği yâda olayları nasıl algıladığı, dediklerinin haklılık yâda haksızlılığını burada tartışmayacağım.
Burada İsrail’in Hamas’a dayattığı şu, “bu yoldan Arafatı 40 yılda geçirdik, gerekirse Haması da 6 ayda geçiririz.”
Arafat’dan Hamas’a
Yıl 1964 Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) Mısır lideri Albay Nasır’ın desteğinde deneyimli diplomat Ahmet Şukeyri’nin genel sekreterliğinde kuruldu. Çünkü Filistin konusu Nasır’ın Arap dünyası üzerindeki liderlik konumunu sürekli canlı tutmaktaydı.
Örgüt tüm Filistinli örgütleri kendi şemsiyesi altında toplayacaktı. Öyle de oldu.
Arafat’ın El-Fetih’i de başlarda şemsiye altına girdiyse de yaptığı eylemler zamanla FKÖ’yü aştı. FKÖ içindeki en etkin grup El-Fetihti. Sonunda 1969 yılına gelindiğinde Şukeyri genel sekreterlikten istifa etmek zorunda kaldı. Ardından da boşalan koltuğa Yaser Arafat oturdu. FKÖ artık tamamen El-Fetih’in kontrolüne geçmişti.
Arafat başa gelir gelmez 1947 taksimini tanımadıklarını ilan etti
FKÖ’nün kuruluşunda Filistin Ulusal Konseyinde alınan kararlar daha da sertleştiriliyordu.
İsrail devletini hiçbir şekilde tanımıyor, o güne kadar yapılan anlaşmalara Arapça olarak “keenlemyekün” deyip yokmuş olarak kabul ediyordu.
Dediklerinde ve amaçlarında haklıydılar.
1973 Arap-İsrail savaşına kadar bu söylem ve amaç devam etti.
Ta ki 1973 savaşında Arap orduları, İsrail tarafından hezimete uğratılıncaya kadar.
Ardından, Arapların arasına İsrail hiçbir zaman yenilemez efsanesi geldi oturdu.
Bu olay Arafat ve FKÖ’yü düşünsel bir evrime itmişti.
1964–73 yılları arasındaki hiçbir suretle İsrail tanınamaz düşüncesini oluşturan ilk evre kararları yerini artık ikinci evrede, İsrail’i tamamen yok etmenin imkânsız bir rüya sayan anlayışa bırakmıştı.
Arafat yakınlarıyla tamamen İsrail’i haritadan silmek yerine, İsrail’in hemen yanı başında Gazze ve Batı Şeria’da kurulacak bir Filistin devletine razı olma fikrini tartışmaya başladı. Bu süreç 1982 yılına kadar sürdü. 82’de Lübnan’dan da sürülüp çıkarılan örgüt, yeni karargâhını Tunus’a taşıdı ve Arafat’ın FKÖ’sü artık 3. evresine giriyordu.
Yaser Arafat artık silahlı mücadele yoluyla bir yere ulaşılamayacağına inanmaya başlıyor ve uluslararası kamuoyunun gözlemi altında İsrail ile masada müzakere yoluyla bir çözüm arayışını tartışıyordu. Bunun içinde ilk adım İsrail’in tanınmasından geçiyordu.
1988 de Arafat’ın dudaklarından BM genel kurulunda devrim niteliğinde cümleler dökülüverdi. Herkes şaşkındı, Arafat haki askeri üniformasının içinde, bir eli havada, kürsüden tüm dünyaya İsrail’i resmen tanıdıklarını ve terörün her türlüsüne karşı olduklarını açıklıyordu. Bu açıklamadan tam 2 saat sonra ABD hükümeti beyaz saraydan FKÖ’yü Ortadoğu sorununda taraflardan biri olarak kabul ettiklerini duyurdu.
Bir gecede teröristlerin adı Filistin temsilcilerine dönmüştü.
O günden, Hamas’ın iktidara geldiği güne kadar da FKÖ resmi muhatap olarak masada Filistin halkının resmi temsilcisi olarak İsrail’le mücadele etti durdu.
2006’da iktidara gelen Hamas ile her şey tekrar başa döndü.
1969 yılındaki El-Fetih kadrolarının yönettiği FKÖ’nün aldığı kararlar neyse Hamas’ın kararları da şimdi aynı.
İş böyle olunca, İsrail’de 73 savaşını hatırlatıyor. 1969’da FKÖ’ye terörist dediği gibi bugünde Hamasa’da terörist diyor.
Hamas’ın bu sıfattı üzerinden çıkarıp atması için Arafat’ın tecrübelerini göstererek, haydi Arafat’ın yoluna gir diyor.
Hatta bunun içinde tüm Filistin’e bir kez daha ağır bedeller ödetmeye hazırım diyor. Hem de 1 eksik 500 fazla hiç fark etmez diyerek.
Bunları yaparken de ABD her zamanki gibi en büyük destekçisi.
Acaba Hamas faydacı davranıp önce İsrail’i tanıyıp Arafat’ın kaldığı yerden devam mı etmeli yoksa ölümüne İsrail ile savaşmalı mı?
Hamas içinde bu soruya yanıt arıyor.
İsrail sorunun yanıtını veriyor.
Kendimce hiç razı olmasam da Hamas’a Arafat’ın kaldığı yerden kerhen devam etmesini tavsiye ediyorum. En azından bir Filistin Devleti kurulana kadar.
|
Köşe Yazısı Hakkındaki Yorumlarınız
( Toplam 2 yorum
yapılmış )
|
Ortadoğuda yaşanan İran - İsrail çatışmasıdır.Amerika ve İsrail nereye bir askeri müdahalede bulunsa sonuçta o bölgede İran'ı görüyoruz.Afganistanda , Güney Irakta,Lübnanda...Filistinde El fetihin yerini alan hamas...Yani sevgili yazar; olaya daha geniş bir perspektiften bakarsak sanırım sorunun İsrailin Filistin tarafından tanınması ya da Hamasın Arafat yolunda devam edip etmemesinden daha vahim olduğunu görebiliriz diye düşünüyorum.Bakış açımızı biraz daha genişletirsek İsrailin saldırıları ile PKK nın saldırılarının aynı zamanda haber bültenlerinde yer alması size neyi düşündürüyor.? |
|
|
özkan
[
2006/07/15 20:07
] |
|
Kanla yazıldı kanla silinecek ortadoğuyu kan bastı ey avrupa nerdesin sen hala endülüste bıraktığım yerdesin Uyanır elbet asımın nesli hermillet yaptığının hesabını verecek unutmayalım ölmesini bilene ölüm yaşamak olur inancımızda yaşamak ve ölmek sionizmin sonu olur hamasi nutuklarla sergilerle değil şehadet şerbetinde sıraya girerek destek zamanı |
|
|
|
|
|
Yazarın Tüm Yazıları |
|
|
|
|
|
|