Orta Doğu, dünya savaşları konseptindeki yerini tekrar alıyor.
Petrol savaşlarından sonra su savaşlarına doğru gidecek sürecin ilk fitili ABD’nin emri, İsrail’in tetikçiliğinde ateşlendi. ABD-İngiltere-İsrail ekseni karşısında, AB ve ŞİÖ’nün sessizliği ABD’nin patronajının bir bakıma tescil edilmesi anlamını taşımasıdır.
Yeni Dünya haritaları ve yenidünya savaşları hayırlı olsun dünya ve insanlık âlemine.
Irak’taki çatışmaların ardından İran-ABD gerginliği, El Kaide, Hizbullah, Hamas derken, tüm dikkatler bölgeye çekildi.
Sahne, replik, oyuncular ve senaryo önceden belli idi.
Büyük reji senaryonun aktivasyonu için motor dedi.
Görünenler buzdağının sadece görünen yüzü.
Lakin İsrail’in akıl ve vicdan sınırlarının kat be kat ötesinde vahşice çoluk çocuk demeden adeta “robot katiller” gibi bebekleri katletmesi savaşta uygulanan kısasın ölçüsünü kaçırdı..
Aslında savaşların adaleti olmaz.
Savaş’ta adalet beklemek safdillikten uzak başka bir şeydir.
Hamas ile El Fetih birbirlerine düşmeselerdi birlik içinde hareket etselerdi yapılanlar, bu denli olmazdı. Arap Dünyasında birlik kavramı asla mümkün olmadı.
Bundan sonrada olacağını sanmıyorum.
Filistin’deki gelişmeler HAMAS Hükümetinin devrilmesine, Filistin’de seçimlerin yenilenmesine ya da ABD desteğiyle Fetih’in kontrolü tekrar ele geçirmesine neden olabilir.
ABD, Filistin Kurtuluş Hareketine denklem yaptırma yeteneğine sahip bir tavır içindedir.
Bu bir anlamda, El-Fetih’in geleceğinin İsrail’e ve ABD’ye bağlılığını çağrıştırır. Demokratik olmayan, fakat istikrarlı ve makul ölçüde işbirliği yapılabilecek bir El-Fetih yönetimi sadece ABD ve İsrail’den değil, aynı zamanda çok sayıda Arap ülkesinden de destek görebilir.
ABD destekli bir iktidar El-Fetih için gelecekte çok ciddi tehlikeler,yeni yeni yaptırım ve istekler anlamı taşır.
İktidarın meşruiyeti demokratik görünse dahi,etik olmaz.
İktidara birilerinin desteğiyle gelenler kendilerini İktidar edenlerin isteklerini göz ardı etme lüksleri olamaz teorikte.
Arap dünyası sanıyorum İklimin verdiği bir uyuşukluk ve Stratejik intikal zafiyetinden olsa gerek, ayrıca Osmanlıya karşı vaktiyle takındıkları tavrın geçte olsa zilletinden sanıyorum birlik içinde bir avuç İsrail’e karşı koyamıyorlar.
Köşe Yazısı Hakkındaki Yorumlarınız
( Toplam 2 yorum
yapılmış )
FERDA'YA !
Gerçek kimliginizi ifade etmediginiz için bey veya bayan hitabıyla hitap edemedim.Affınıza sıgınırım.Lakin tenkitlerinize can-ı gönülden katılıyorum.Benim imla kurallarıyla oldum olası hısmiyet yerine bir hasmiyet ilişkim var.Bunun bililncindeyim.Aslında ben biraz da ''zarf ve mazruf'' opsiyonunda mazruftan yanayım.ilginize yürekten teşekkür ederim.
Kim eline kağıt kalem alırsa adı yazı, kim buna cür'et ederse etsin adı yazar oluveriyor.Günümüzde maalesef roman, deneme, hikaye yazanla köşe yazısı yazan aynı adla anılıp(yazar)! aynı kefeye konuluyor.En azından ilköğretim 2.sınıfta okuyan bir öğrencinin bile rahatlıkla bilebileceği basit imla kurallarına biraz daha dikkat edelim lütfen.``Bundan sonra da``,`tavrın geç de`` ifedelerindeki 'de' ve'da'lar bu şekilde ayrı yazılmalıdır.Ayrıca son cümleniz anlatım bozukluklarıyla dolu.