Cesaretin temelinde iki olgu yatar. Birisi harekete geçilecek, atılım yapılacak noktada vazgeçilmez ve ihmal edilemez inanç duygularının ateşleme gücüdür. Diğeri de harekete geçilecek atılım yapılacak noktada birey veya organizasyonların kendilerinde var olduğuna inandıkları güç kaynaklı güvendir.
Tarih, cesarette bu iki olgunun temel alındığına ve insanlığın sürekli bu iki olgu arasında kavga ederek geldiğine şahit olmuştur.
İnanç ve güç temelli hareketlerin dışında cesarete kaynaklık edecek unsurlar var mıdır diye sorduğumuzda elbette sayabileceğimiz belki birkaç başlık daha çıkacaktır. Ancak ne sayarsak sayalım bu iki başlığın detaylarında onları ele alabiliriz diye düşünüyorum.
Dünyada yaşadığımız savaşlardan tutun da bir çok siyasi ve sosyal grupların çatışmalarında, bireysel hayatımızda ve ruh dünyamızda da işte bu iki olgunun savaşlarına şahit olmuyor muyuz?
İnanç ve güç temelli mücadeleyi iş dünyasında da görmemek mümkün değil. Ekonomik gücü, entelektüel birikimi ve pazar payı gibi parçaları bir araya getirebilmiş olanlar bu gücü kaynak olarak alır ve hızla atılımlar gerçekleştirirler, cesaretle kabuklarını yırtıp dünya pazarlarına ulaşmaya, her yeni gün yeni pazarlar bulmaya çalışırlar. Çünkü girişimciliğin asıl temellerinden birisi de cesarettir.
Bu kaynakları bir arada toplayamayanlar ise nice projeler üretseler de çoğu zaman projeden öteye geçemezler. Ancak ve ancak ruhunda cesareti çılgınlıkla barıştırabilenler böyle bir atılıma girer ve bazen de başarılı olurlar…
İnanç ve kendine güvenden doğan cesarete her alanda olduğu gibi yerel ve dünya siyasetinden de örnekler verebiliriz. Buyurun Çeçenistan örneği, buyurun Lübnan ve Hizbullah örneği, buyurun Bosna, Filistin, Afganistan örnekleri….
Kendine güveni pervasızca kullanan, devletler arası ilişkilerinde elinde bulundurduğu siyasi, askeri veya iktisadi gücünü cesaretin de ötesine taşıyarak bir çok dengeleri ve uluslar arası kuruluşu, antlaşmayı, sözleşmeyi çoğu zaman yok sayabilen güçlerin karşısında İnanç olmadan, dönülmez bir bağlılık ve teslimiyet olmadan sayılan bu ülkelerin düzenli veya düzensiz orduları, legal veya illegal örgütleri ile muhatapları olan ülkelere karşı değil direnmek savaş ve mücadeleye cesaret edebilirler miydi? Ayrıca inanç ve birlikteliklerini kaybettiklerinde cesaretlerini sadece kendi içlerinde kullandıklarını da bir kenara not etmek doğru olacaktır.
Cesaretin korku ve sevgi kaynaklı olanını konuşmayı da bir başka güne bırakarak, adalet ve objektif değerlerden sapmadan her alanda cesaretle atılımlar yapabilenlere selam olsun diyelim.
|
Köşe Yazısı Hakkındaki Yorumlarınız
( Toplam 12 yorum
yapılmış )
[
2007/02/10 09:30
] |
|
ne demek bu..ben anlamadım |
|
|
|
Cesaret;cesur olma hali, tehlikeli işe girmekten korkmamak, cesurluk, korkusuzluk, yüreklilik, yiğitlik, atılganlık, gözüpeklikdir. Güven; bir şeye, kişiye ve kendine karşı duyulan bel bağlama hissi, itimat, emniyet hissi...
Cesaret konusunda toplum davranışlarını belirleyen geleneksel öğretiler vardır. Urfalıların İngiliz istlası karşısında gösterdikleri bir çesaret örneğinden söz edilir. Kahvede umursamaz bir şekilde oturan Urfa'lılara ingilizler geliyor haberi geldiğinde kimsenin karşı koymak gibi bir niyetleri yoktur ama isot tarlalarımıza ingilzler girdi daha ne duruyorsunuz denilince Urfalalar silkinirler ve savunmak için ellerined ne var ne yok ortaya korlar. Cesaretli olmak göreceli bir durum gibi geliyor bana veya sizi cesarete motive eden nedir? Bu sorunun cevaplandırılması gerekiyor. İsotlarınız önemli ise cesaretli olabilirsiniz... Yazınız hoş olmuş bir kısa anekdotda ben ekleyeyim istedim. |
|
|
hiram
[
2007/01/24 11:38
] |
|
cesaret tamamen güçten gelir |
|
|
|
Rabbim evreni ve insanoğlunu yaratırken,muazzam bir denge üzere kurmuş her bir alemi.O alemlerden biri olan,insanoğluna da bu dengeler arasında bağ kuracak inancı,erdemi ve idraki vermiş. Zira fazlaca temkinli olmak,cesaret burakır mı bilinmez.Ne kendisine,ne de ümmet-i muhammet için çalışamamanın sebebi,cesaretin kaynağındaki aşırı temkinlilik olsa gerek.
saygılı ağabeyime saygılarımı sunarım.
selametle |
|
|
|
Sevgili yazarımızı tebrik ederken, toplumsal haytımızın bireye yönelik izdüşüm noktalarındaki mesuliyet, samimiyet vb. kavramlarını da ele alan yzılarını merakla bekliyoruz... |
|
|
ahmet
[
2006/12/14 09:49
] |
|
cesaretinizi toplayıp yeni bir yazı yazmanızı bekliyoruz üstad |
|
|
BAĞCI
[
2006/11/29 14:53
] |
|
Hayat ve hayat( yaşam ) felsefesini kavratma amaçlı yazılarınızın devamını bekliyoruz. Kaleminize sağlık.
|
|
|
[
2006/11/08 10:50
] |
|
İnançsızlık ve ümitsizlik, benliğin çöküşüdür. Cemali Efendi teşekkür ederim abiciğim emeğine sağlık ..
|
|
|
|
Allah razı olsun , herşey gnlüne gönlün de hakka göre şekillenmeye devam etsin. |
|
|
|
İYİ ÇOK GÜZEL DÖKTÜRMÜŞSÜN SENİN YERİN DAHA BÜYÜK BİR GAZETENİN KÖSESİ OLMALI |
|
|
|
KARDAŞ BİR GÜNDE YAZILARINDA İTTİFAK HOLDİNGİN
GELECEĞİ NASIL OLABİLİR ONLARI ANLATMAYA ÇALIŞ |
|
|
|
yine döktürmüşün üstat bu yazıları yazan eli öpmak lazım deyilmi !! |
|
|
|
|
|
Yazarın Tüm Yazıları |
|
|
|
|