:. Haberler
  Bilişim
  Dünya
  Eğitim
  Ekonomi
  Kültür Sanat
  Politika
  Sağlık
  Spor
  Yaşam

  :. Gruplar
  Hava
  Söyleşiler
  Yazarlar

Liverpool’da bir Galatasaray anısı 
Taner Aydın   ( taner145@hotmail.com )


Bu hafta Galatasaray- Liverpool maçı var.
Bu maç beni 5–6 yıl gerilere götürdü.
2001 yılı Galatasaray lig şampiyonu olarak yine şampiyonlar ligine katıldı.
Galatasaray’ın keyfi yerinde,
Direk olarak katıldığı kupada, grup maçlarında İngiltere’de, Anfield Road stadında Liverpool karşı, çeyrek final vizesi arıyor…

Oradaydım.
Londra’da öğrencilik yıllarım yeni başlamış, henüz yüksek lisansa başlamamışım.
Omzumda sırt çantamla, bir oraya, bir buraya İngiltere’de koşup durduğum günler.
Galatasaray’a, grup kuralarında Liverpool ile eşleşip, bu maç için adaya gelince, bana da onu desteklemek için Liverpool yollarına düşmek kaldı.
Liverpool, İngiltere’nin kuzeyinde oldukça sakin denilebilecek, tipik bir İngiliz kenti.
Asıl ününü ise efsanevi Beatles grubundan alıyor.
John Lennon’ın, Ringo Star’ın, Paul McCartney’in, ve George Harrison'ın, kafa kafaya verip, burada, COVERN barda doğduğu şehir burası.
Bir başka ünü ise, İngilizleri utandıracak türden,
1900’lerin başına kadar, Afrikalı kölelerin resmen bir mal gibi alınıp, satıldığı şehir yine burası.
Daha önce hiç gitmediğim bu şehre Londra’dan, öğle saatlerinde Kings Cross Pacras istasyonundan kalkan trenle yola çıkıyorum.
İnanılmaz huzur veren bir yolculuk, etrafta kilometrelerce uzanan uzun su kanalları hemen dikkat çekiyor.
İngilizler, yüzyıllarca bu kanallar üzerinden her şeyi taşımışlar.
Tomruk, yiyecek, şarap, bira, posta, asker, aklınıza ne gelirse.
Şu anda sadece turistlik amaç güdülerek üzerinde turistler gezdiriliyor.
Ama kanallar yağmur biraz fazla yağınca yine taşmış,
Buda İngiliz çiftçileri biraz üzmüş.
Ama alışıklar…
Karşımda mühendis olduğunu söyleyen kibar, hatta alışılagelmiş İngilizlere pek benzemeyen konuşkan bile denebilecek bir İngiliz beyefendisiyle karşılıklı yolculuk yapıyoruz.
Bana İstanbul’daki Leeds maçında ölen İngiliz holiganın ardından, Liverpool’daki maça gelmeyi riskli bulup bulmadığı mı soruyor.
İşin doğrusu buluyorum, yol boyunca da bu soru kafamı yiyip bitiriyor.
Ya bir şey olursa.
50 bin kişilik bir stadyumda, 2000 Türk taraftar.
Öte yandan İstanbul’daki maçta bıçaklanarak hayatını kaybeden İngiliz taraftarın resimleri tüm İngiliz medya organlarında çarşaf çarşaf yayınlandıktan sonra.
Gerçi İngiliz polisi maç için geniş tedbirler aldı ama, aynı tedbirler İstanbul’da da alınmamış mıydı?
Tren sakin… Ortalıkta ne holigana benzeyen birisi var, nede benden başka maça gittiğini zannettiğim biri.
Derken Liverpool’a varmaya 15 dakika kala tren bir İngiliz köyünde duruyor.
Aman Yarabbi, bu da ne !!!! Gözlerim yuvasından fırlıyor,
Birden onlarca holigan tren vagonlarına dört bir yandan saldırırcasına biniyorlar.
Meğer burası onların köyüymüş…
Çoğu alkollü ve ellerinde takımlarının flama, bayrak atkılarıyla tempo tutuyorlar.
Akşam maç saat 20. de ve maç saatine 3 saat var.
Bu tren ve bundan sonra çevre bölgelerden gelecek trenler, maça akın akın İngiliz holiganlarını taşımayacaklarmış.
Çok geçmeden benim Türk olduğu mu da anladılar.
Karşımda oturan İngiliz mühendis bir durak evvel inerken, kendine dikkat et ve kimseye bulaşma, yoksa zarar verebilirler derken, zaten baya içimi rahatlatmıştı !!!
Kısa yanıtlar, zoraki sempatik gülücükler derken
Holiganlarla baya ahbap, çavuş muhabbet olduk.
Etrafımda kel kafalı, şaraptan dişleri çürümüş, kuzey aksağanlı, boynunda altın kolyeli İngiliz krolar.
Ama şaka bir tarafa adamlar konuştukça ilginç bile gelmeye başladı.
O kısacık yolda adamlarla hatıra fotoğrafı bile çektirdik.
Derken tren gara vardı ve trenin boşalmasını beklemeye başladım.
Çıkmadım trenden, herkes gidince yavaş yavaş çıkıp gidecektim.
Öyle de yaptım.
Fotoğraf makinemi ve sırt çantamı omzuma attım, trenden inip, yavaş yavaş gar kapısına doğru yürümeye başladım.
Ama gözlerim ikinci kez yuvasından fırlıyordu.
Rocky fillerindeki tiplerden oluşan bir güruh, gar kapısında ve içlerinden bir kısmı beni işaret ederek yanlarına doğru çağırıyorlar.
Benim vagondaki holiganlar bellikli diğer vagonlardaki arkadaşlarına benden bahsetmişler.
Tırstım, baya korktum, ama pek de belli etmemeye çalıştım.
Gar kapısında dikilen polisler durumu fark ettiler.
Bir bayan polis yaklaştı, senden ne istiyorlar dedi.
İyi bir soru, bilmiyorum ve hayatımda onları ilk defa görüyorum dedim.
Bayan polisin ardından birkaç tane daha polis yanıma geldi.
Kaygılanacak bir şey yok dediler.
Adamlardan bir kaçını çağırdılar, ne olup bittiğini sordular, onlarda arkadaşlarının bazılarının benimle trende tanıştığını ve bana Galatasaray- Liverpool maçı hakkında konuşmak üzere, bira ısmarlamaya davet edecektik dediler.
Şaşırmıştım.
Kendilerine alkol kullanmadığımı söyledim, o zaman bize katıl kola içersin dediler ama nedense salaklık derecesinde bir saflıkla, bu adamlara güvenmek istiyordum.
Sonra onlara katıldım gara yakın bir Pub’a oturduk, bana da alkolsüz bir şeyler söylediler, Artık dosttuk,
Bana maçı kendilerinin yanında Liverpool taraftarları arasında setretmemi bile teklif ettiler, ama artık bu kadar konukseverlik yeterdi doğrusu.
Olmaz dedim ve diğer Türk taraftarlarla beraber maçı izleyeceğimi söyledim.
İnanmayacaksınız o holigan tayfası, önce bana kalacak ucuz yollu bir otel ayarladılar, sonrada stada kadar getirerek, maç için başarı temennisinde bile bulundular.
Maç 0-0 berabere bitti.
Gecede orada kaldım.
Ertesi gün de Beatles’ın tarihi Covern barına gittim. Barın sahnesinde yeni Beatles olmaya aday, prova yapan, bir gitar grubu ile tanıştım. Sıcak ve güzel country parçalar söylüyorlardı.
Akşam orda kalıp onları dinlemem için yaptıkları sıcak daveti, kalırsam mutlaka geleceğimi söyleyerek Covern’dan ayrıldım.
Akşamüzeri, sabahtan beri yağan yağmur hala devam ederken, geldiğim trenle yeniden Londra’ya doğru yola koyuldum.
Doğrusu geldiğime fazlasıyla deymişti.
Köşe Yazısı Hakkındaki Yorumlarınız ( Toplam 3 yorum yapılmış )

mr .Brown [ 2006/09/30 15:41 ]
Ne alaka kel alaka üstadım anladık liverpoolu tanıyorsun peki yazının anafikri ne holiganlarda sever mi veya taraftarlar arası dialogmu bilemem bildiğim tekşey küfür tekmillet hayran olmayalım ayran oluruz gerçek şu eğitim olsun siyaset olsun futbol olsun bizden olsun ingilizler yerinde dursun
murat [ 2006/09/28 11:02 ]
Ahhh ahhhh
şu yabancılara gösterilen hoşgörüyü bir de kendi kendimize gösterebilsek. Ortadoğuda hergün binlerce insanı katledenler, sömürü düzenlerinin devamı için kendilerinden başkalarına hayat hakkı tanımayanlar, vatikan projesiyle dünyada kendilerinden başkalarına yaşam hakkı tanımayan ve bebekleri bile katledenler, çanakkalede yüzbinlerce insanımızın kanına girenler sanki bunlar değilmiş gibi, nokta bile olmayacak, belki okuyanda hoş duygular oluşturan minicik bir hatırayı anlatarak, bunları güleryüzlü göstermek, hoşgörülü göstermek.....
yazık.....
bunlara duyulan hoşgörüyü birde kendi kendimize gösterebilmeyi öğrenebilsek ahhh, ahh.....
sevgiyle kalın
Zeki Er [ 2006/09/27 09:09 ]
Taner bey dogrusu cesaretinizi takdir ettim. Ben olsam o kalabaligin arasinda kendimi iyi hissetmezdim. Ama merak ve cesaret ote yandan insana yeni kapilar icin duygular degil mi? Guzel bir aniymis dogrusu. Sizin kadar cesur birisi de zaten GS li olabilirdi. Dilerim benzerini Kadikoy'de denemezsiniz. Ayni sicaklikla karsilacaginizdan emin degilim. Saka bir yana, sporun bir arkadaslik ortami yaratmasi gerekmez mi gercekten. Umarim bizde de bu duygu gelisir..

 


Yazarın Tüm Yazıları
 2009.01.30 -  Davos Krizi; Erdoğan milat attı, Perez yavuz hırsız.
 2008.12.31 -  Filistin’de barışın tek formülü
 2008.11.28 -  IMF’ye gerek yok batmayız?
 2008.11.12 -  Sevsinler
 2008.10.24 -  Ekonomi, Aktütün, ve Ergenekon
 2008.08.12 -  Rus- Gürcü savaşı nasıl sonuçlanır?
 2008.07.07 -  Demek hukuka herkesin bir gün ihtiyacı oluyormuş
 2008.06.21 -  Ve Viyana düştü
 2008.06.06 -  Yağ çıkaracak deve
 2008.05.01 -  Ünal Karaman, sezon başında Konyaspor’un yeniden başında
 2008.04.01 -  Ağlama duvarı
 2008.01.23 -  Kürtleri ne yapmalı
 2007.10.30 -  Recep Konuk’da bir öğretmenmiş
 2007.09.28 -  Sudiye Kasapçopur’un hikayesi
 2007.09.24 -  Alışacaklar
 2007.09.14 -  Luis Washington Konyaspor'da ne yapar?
 2007.09.10 -  Türkiye devrim yaşıyor
 2007.09.06 -  Nerde kalmıştık…
 2007.07.20 -  Oyumu vereceğim parti
 2007.07.03 -  Seçim anketleri doğru mu?
 2007.06.22 -  Zeyno Baran olayı
 2007.06.17 -  Filistinliler hepinize yazıklar olsun!
 2007.06.07 -  Aday listelerine nerden bakıyorsunuz?
 2007.05.28 -  Meclis’te seçim sonrası iki parti olur
 2007.05.22 -  Konya’nın milletvekili adayları sönük kaldı
 2007.05.11 -  Kim nereden aday, eskiye rağbet olsaydı !!!
 2007.05.05 -  Sizce neyin seçimi
 2007.04.28 -  Gibisi fazla bunun adı “muhtıradır”
 2007.04.13 -  Büyükanıt paşa Tayyib Erdoğan’a Çankaya yolunu açtı
 2007.04.03 -  Demirel’den artık iyice sıkıldım
 2007.03.20 -  Helalinden iş, helalinden eş!
 2007.03.05 -  Konyaspor yazısı…
 2007.02.26 -  Melekler şehri terk edince
 2007.02.07 -  Kıyamete beş mi var?
 2007.01.29 -  Hırant Dink’in toprağı neden mi bol olsun?
 2007.01.24 -  Hrant Dink nasıl katledildi?
 2006.12.25 -  İyi seneler
 2006.12.02 -  Atina’da 3 gün
 2006.11.08 -  Noterdam’ın kamburu
 2006.11.01 -  Paris’ten insan manzaraları
 2006.10.11 -  Askerin tepkisi
 2006.09.26 -  Liverpool’da bir Galatasaray anısı
 2006.09.19 -  Öğrenmeyi öğrenmek
 2006.09.09 -  Lübnan’a asker gönderilmesi kime yaradı?
 2006.08.26 -  Konyaspor başkanı Ahmet Şan’a davet
 2006.08.15 -  Lübnan Hizbullah’ı
 2006.07.21 -  Cevap veriyorum…
 2006.07.13 -  Hamas ve 3 Şart
 2006.07.06 -  Zidan’ın ardından
 2006.06.19 -  Ahmet Davutoğlu ile dış politika turu (2)
 2006.06.12 -  Ahmet Davutoğlu ile dış politika turu
 2006.06.02 -  Türk Solu hastalıklı bir soldur.
 2006.05.24 -  Kasımda seçim olur mu?
 2006.05.13 -  Ermeni soykırım yasa tasarısı ve Türkiye Ermenileri
 2006.05.06 -  BÜYÜK ORTADOĞU PROJESİ NEDİR?
 2006.04.29 -  ABD’Yİ MUSEVİ CEMAATİ YÖNETİR
 2006.04.19 -  TERÖRİST KİMDİR ?
 2006.04.10 -  Şahinlerden güvercin olur mu?
 2006.03.31 -  ARAFAT’IN RÜYASI
 2006.03.28 -  Körler Ülkesinde Görmek İdamlık Suç mudur?
Aslan Korkmaz gelirken, Tuzcuoğlu giderken…
Lokman Koyuncuoğlu
Çokeşliliğe “hayır” mı diyorsunuz?
Mert Aslan
Otur oturduğun yerde
Memduh Nihat Ada
Davos Krizi; Erdoğan milat attı, Perez yavuz hırsız.
Taner Aydın
Affan Dede'ye para saydım
Mustafa Azılıoğlu
Boya boya çek
Huriye Karnap
Her ıslanan anlamaz!
Semra Hoyraz
MÜSİAD Farkı
Aydoğan Deveci
Davos ve sonrası…
Dr.Ali Can
Anlatma Sanatı
Alev Ayyıldız
Yapboz
Nadide Ü.Altıparmak
Göçmen Kuştu Kalbim
Hakan Bahçeci
 

Bu Site Konda İletişim ve Medya Grubunundur.
E-Posta: bilgi@haberkonya.com