Başbakan Erdoğan Amerika’da Beyaz Saray’da kendince harika geçen görüşmenin keyfini sürdüğünü sıralarda, Genelkurmay başkanı Yaşar Büyükanıt da üst perdeden, Ankara’da başbakan ve meclis başkanına verip veriştiriyordu.
İsim zikretmeden, meclis başkanı ve başbakan’ın, laikliğin yeniden tarifi taleplerine köpürdü.
Devamında, ülkede irticacın arttığını ve bunu korumak için TSK ‘nın her zamankinden daha çok hazır ve nazır olduğunu belirterek, aba altından sopa gösterdi.
Türkiye’de yeni bir askeri müdahale yâda 28 Şubat benzeri bir post-modern darbe olabilir mi?
Bu sorunun yanıtını pek çok kişi soruyor.
Finansial Times ve Independent bu sorulara iki şer sene aralıkla aynı yanıtı verdi.
Evet, hatta Türkiye AB içinde olsa bile.
Bu ifadeler, Türkiye uzmanı, uzun yıllardır Türkiye’yi takip eden muhabirler tarafından yazıldı.
Kendi adıma, tuhafsamadım ben de yıllardır aynı kanıdayım.
Nedeni ise açık,
Asker yönetimden el çekmek istemiyor.
Siyasetin askersizleşmesi halinde, Cumhuriyetin yok olacağı hezeyanını yaşıyor.
Büyükanıt, 10 tane TV kanalı önünde, canlı olarak yayınlanan harp akademileri konuşmasında irtica diye anlattığı şeyin ne olduğu da belli değil.
Laikliliğin yeniden tanımını yapalım diyen meclis başkanına “bir Allah belanı versin” demediği kaldı.
AB komisyon üyesine verdi veriştirdi.
Polis akademisi öğretim üyeleri de paşanın hışmından nasibini aldı.
Asker o bildik “kodum mu oturturum” havasında.
Kavga “merkez” kavgası.
Sosyolojik vaka, ağır aksak kendi sürecini yaşıyor.
Düne kadar şehir varoşlarında oturan, köylerde Demirel’e oy veren sesiz çoğunluğu oluşturanlar, artık kendisini temsil edenlerin kendisini yönetmesini istiyor.
O da yönetenler arasına girmek istiyor.
Çok kanallı TV’ler de onların gözlerini baya açmış.
Onlar da yönetime talip oluyorlar.
Düne kadar başörtüsüyle hastane koridorlarına pas pas yaparak gezen ve laiklik adına sorun olmayan kadının kızı, hastaneye annesi gibi ama bu sefer türbanıyla doktor sıfatıyla girmeye kalkıyor.
Hem de gözü bir yandan başhekimin koltuğunu keserek.
Merkez buna hazır değil, dahası tahammülü de yok.
Merkezin çevresini oluşturan çevre halka, meslek odalarına, sivil toplum örgütlerine, belediyelere birer birer sahip çıkıyor.
Dahası kendi burjuvazini de oluşturdu
Merkezin şu an çekirdeğinde oturanlar da işte bu değişime ne razı, ne de tahammülü var.
Ama değişim her şeye rağmen devam ediyor.
Siyasetin askersizleşmesi sadece çerçeve halkanın merkeze daha hızlı yürümesini hızlandırır.
Asker, bunun farkında,
Hem de, AB’den, AKP’den çok daha fazla farkında.