Giyinir kendisi Afra’dan, yaklaşılmaz yanına tafra’dan
Geçen haftadan özet:
Aylar sonra gidilen sinemada eşimin zoruyla pembe bir filme girerek kendimi kurban etmem, film sırasında aşırı hissiyatlaşmam, bu sebepten dolayı kaleme aldığım yazıda modadan ve marka merakından az bahsetmek zorunda kalınca, hem zaman geçsin, hem de sütün dolsun, birde geç yazıyorsun diye ikide bir telefona sarılıp beni arayan Lokman’ın gönlü olsun diye yazının devamını yazmaya karar vermiş olmam münasebetiyle aşağıdaki risaleyi kaleme almış bulunmaktayım.
Okuyucuya önemli bilgi : Bir önceki yazıyı okumadan buna geçmeyin ki konu bütünlüğü bozulmasın hem de reytingimiz artsın, bizimde gönlümüz olsun.
Giyerim en iyi markadan, ol görüp logosunu saklamam…
Eski bir atasözüdür. Yada yeni söylenip atalara mâl edilmiştir. Ben nakledenlerin yalancısıyım.
Marka merakı bulaşıcı bir hastalıktır. Misal kapı komşunuzun eşi Roman’dan giyiniyor. Sizde eşinize Vakko’nun imkanlarını sunacaksınız ki kocalık vazifeniz yerine gelsin. Aksi durumda evde niza çıkar, tadınız kaçar. Sonra efkarlı efkârlı türkü çağırırsınız.
Ben kadınların hissiyatına en çok burada güvenirim. Kılık kıyafet mevzuunda yani. Şoförlükte ne kadar başarısızsalar, kılık kıyafet seçiminde de bir o kadar yetenekliler. (şoförlükle ilgili mevzuyu Amerikalı kendini bilmez bilim adamları iddia ediyor, ben sadece iddiayı buraya taşıdım, yoksa bir kastım yok)
“İyi araba kullanıp iyi kıyafet seçen kadınlar yok mu?” derseniz. Onlarda muhakkak var. Ben biliyorum gözümle gördüm. Yarışıp hislenmesin diye beni geçmesine izin verdiğim bile oldu. ( geçilmemin gayesi kıymetli Uno’mun ayarını bozmamak. İyi arabaları geçince havaya giriyor.)
Giyinir kendisi Afra’dan, yanına yaklaşılmaz tafra’dan
Konya’da otururken Kabe’de dönen hacılar misali bizde Afra’nın reyonlarını tavaf ederdik ki, marka şişkinlimiz insin. Kah bakmak, kah baktığını almak için yapılan ziyaretlerin kadınlar tarafından rahatlama terapileri olarak öğrendiğimde iş işten geçmiş, teslim bayrağını çoktan çekmiştik.
Ankara’ya göçüp jet sosyeteye karışınca kılık kıyafet tercihlerimizde otomatikman değişmek zorunda kaldı. Başıma geleceği bildiğimden derin bir araştırma içine girince ahalinin alavere için daha otantik mekanları tercih ettiğini sevinerek gördüm. Sevinerek diyorum, sosyete pazarı olarak adı geçen muhitlerde en baba markaları en sefil fiyatlara alma şansını yakalıyorsunuz ki, bir erkeğin en mutlu olduğu andır.
Hayırsever merdiven altı girişimci tarafından üretilerek üstüne ünlü markaların etiketinin basılması suretiyle yapılan bu organizasyonlar ziyadesiyle; hem alanı, hem satanı, hem de parayı basanı mutlu ediyor ki büyük sevap.
Zengin miyim değimliyim?
Bu girişimi zedeleyen tek şey var oda kendini bilmez bir Çinlinin ettiği patavatsız bir laf.
Dervişane bir Çinli tarafından “Ucuz alacak kadar zengin değilim” diye söyleniveren bu laf her kadının en güçlü silahıdır. Söylediğim gibi Çinli bir dervişin mi, yoksa uyanık bir Kayserilinin mi söylediği bir türlü bilinmeyen bu laf, en büyük markaların bile sefil fiyatlara satıldığı sosyete pazarlarının ve yiğit Anadolu erkeğinin yegane düşmanıdır.
Sonuca yine varamadık…
Lafı yine dolandırdık diyeceğimizi diyemedik. Yazı yanlış anlaşılmasın. Marka tarikatının müritlerini markalara karşı ayaklandırmak niyetinde değilim. Maksat sosyal meselelere çomak sokup ahaliyi ez büraz olsun bilinçlendirmek. Yoksa kimsenin markasında gözümüz yoktur.
Bayram öncesi yazıyı yazdım ki kimse alışveriş hırsı fikrine kapılıp sonra dengesini bozmasın. Tüm kitleye bu vesileyle hayırlı bayramlar.
Köşe Yazısı Hakkındaki Yorumlarınız
( Toplam 6 yorum
yapılmış )
[
2006/10/21 11:34
]
Alıntılar adı altında kadınlara ince ince dokunduruyorsunuz yine... Hem Afra reyonlarında da çeşitli markalara ulaşabiliyosunuz artık.
Ya adam farklı bir taz koymuş ortaya. Eğlendirmek, tebessüm ettirmek için yazı yazıyor. Millet felsefi tartışma başlatıyor. O dediğiniz sıkıntıları yansıtan yığınla yazar var zaten. Bırakın da bazılarıda eğlendirsin. Bence herkes ağlatabilir, herkes olanı yansıtabilir ama herkes güldüremez. Tebrik ediyorum. İgiylede okuyorum.
bunca insanın ekonomik sıkıntılar ve geçim derdiyle uğraştığı bir devirde yazmış olduklarınız türkiye gerçeklerini yansıtmıyor yada siz türkiyede yaşamıyorsunuz ne diyelim azınlığın görüşlerini yansıtmak çoğunluğun yaşantısını değiştirmez bunu unutmayalım
Yazdıklarınıza gülmedim dersem yalan olur. Ancak kadınların kötü şöför olduğu fikrine katılmıyorum. Ben kendi adıma gayet iyi araba kullandığımı düşünüyorum. Nitekim siz de iyi araba kullanan tanıdıklarım var demişsiniz. Latife olsun diye yazmışsınız belli ama yinede belirtmek istedim. Ne olursa olsun bence güzel yazıyorsunuz. Başarılarınızın devamını temenni ederim.