83.Yılında Türkiye Cumhuriyetinin geldiği ve geleceği nokta itibariyle, günümüzü ve geleceğimizi irdelemeye devam edelim bugünde. Dünkü yazının da bir devamı niteliğindeki bu yazı aslında tüm düşünce adamlarının üzerinde ittifak edip yorum çıkarmaları gereken bir husus olması nedeniyle önemlidir.
“Futuroloji” kısaca geleceğin bugünden tahmini ilmi olarak tanımlanabilir. Gelecekte olacak her şeyi bilimsel analizler ışığında ilgili objenin sebep ve sonuçlarının ortaya konularak değerlendirildiği bir ilmi saha olarak da adlandırabiliriz. Tamamıyla kehanetten uzak bilimsel dayanağı olan bir bilim dalı futuroloji yani geleceği öngörme ilmi. Konumuz bu değil tabi.
Türkiye veya başka bir ülke ilmi veriler ışığında geçmiş ve gelecek simetrisinde yapılanlar göz önüne alındığında mevcut durum değerlendirilerek geleceğin üç aşağı beş yukarı tayin edilebilmesi mümkün olabilir. Şöyle ki;2006 yılının tüm ekonomik ve sosyal verileri, Ülke ve İnsan parametreleri analiz edilirse bu çerçevede 2006’nın bilinenleri ışığında 2016 perspektifi ortaya çıkarılabilir.2016 da ne olacak sorusuna cevap aranmadan önce 2016 da Türkiye nasıl olmalı problematigine yanıt aranmalıdır önce.
Tüm bilim, düşünce, siyaset, sanayi adamları ve sivil inisiyatif sahipleri “ne nasıl olmalı? Bunun için neler yapılmalı?” gerçeğini sorgulamalıdır.
Biz üzerimize düşeni yapmaya devam edelim varsın dünya dönüşünü kendi esasları çerçevesinde sürdürsün. Kaplumbağa misali “dostluğumuz belli olsun”
Benim öngörülerimi en azından olması gerekenleri şöyle sıralamak istiyorum.
Özgür ve zengin birey, Müreffeh bir toplum.
Ayrılıkçı ve bölücü düşüncenin iflası.
İstikrarlı gelişmeci ve kalkınmacı tek başına bir siyasi iktidar yapısı
Korku ve vehimlerinden arınmış gelecek öngörüsü sağlam bir bürokrasi.
Evet, yukarıda ana başlıklar halinde çok kısaca ifade ettiğim konu başlıklarını gerçekten 2016 da yaşamak istiyorsak bugünden gelecek 10 yılın altyapısını hemen şimdiden başlatmalıyız.
Farklı fraksiyon ve yönlere bakan bir perspektif açısı ile hiçbir yere ve sonuca varılmaz.
Benim inancım o ki; eğer bir şey, kendi içinde tutarlı ise, hangi dünya görüşüne mensup olursa olsun demokratik ve aklı ön planda tutan her düşünce sahibi aynı noktada buluşabilir.
Günümüzde insanlar artık farklılıklarıyla birlikte birbirini sevip sayabilirken saygı duyabilirken birbirlerine tahammül edebilirken 1980 öncesi bundan söz etmek mümkün değildi.
Aklı ve feraseti olan her kim olursa olsun mutlaka bir ortak doğruda birleşebilir.
Türkiye için yüreği çarpan her kim olursa olsun, 2016 da yukarıdaki öngörülerin gerçekleşmesi için çalışmalı, çaba göstermeli, iyi niyet ve fırsat vermeli geleceğimizi heba etmemeliyiz.
Bu bağlam’da gelecek öngörüsü ortaya koyacak plan proje ve düşünce üretmesi asli fonksiyonu olan sivil toplumun harekete geçmesini bekliyor ve umuyorum.
Bazı insanlar hiçbir sebep yokken enerji ve kişilik yapıları ile kendilerini çevreye sevdirir. Bende bu bağlam da Selçuk Öztürk için olumlu düşünceler besliyorum. Onun işinin ehli gelecek üzerine fikir jimnastiği yapabilen ve düşüncelerini yüksek sesle ifade edebilen biri olarak İlk taşı yerine koyması için zat-ı âlilerini davet ediyorum.
Konu olarak da “2016 da Konya” yı öneriyorum.
Köşe Yazısı Hakkındaki Yorumlarınız
( Toplam 3 yorum
yapılmış )
sayın Azılıoğlu, artık şunun bunun adamı, şucu, bucu dönemi kapandı. Kapanmadığını iddia edenler çıkıyor çıkmıyor değil, ama en önmelisi;saygı duymayı, dinlemeyi biliyor. Bu çok önemli bir gelişme gerçekten.Konya için de hep konuşulur ama asla hiçbir şey yapılmaz sanki eleştirilmekten çekinir, bir şeyler yapmayı önerenler. Bu koyun ruhluluğu bırakma zamanı gelmedi mi? Pek çok kent olması gereken yerin ötesine geçerken biz bu kentin insanları hayli (sanayi ) ilerleme katetmemize karşın, insan ilişkilerinde yargısız infaz ,kentlilik bilinci açısından gerçekten çok gerideyiz.Artık gelsin o zaman. Bu değişimin öncüleri olarak sizi kutluyorum. Saygılarımla.........
sayın Azılıoğlu, artık şunun bunun adamı, şucu, bucu dönemi kapandı. Kapanmadığını iddia edenler çıkıyor çıkmıyor değil, ama en önmelisi;saygı duymayı, dinlemeyi biliyor. Bu çok önemli bir gelişme gerçekten.Konya için de hep konuşulur ama asla hiçbir şey yapılmaz sanki eleştirilmekten çekinir, bir şeyler yapmayı önerenler. Bu koyun ruhluluğu bırakma zamanı gelmedi mi? Pek çok kent olması gereken yerin ötesine geçerken biz bu kentin insanları hayli (sanayi ) ilerleme katetmemize karşın, insan ilişkilerinde yargısız infaz ,kentlilik bilinci açısından gerçekten çok gerideyiz.Artık gelsin o zaman. Bu değişimin öncüleri olarak sizi kutluyorum. Saygılarımla.........
[
2006/11/02 15:36
]
5 dakika sonra ne olacağımızı bilemezken, 2016 yı ne bilelim Sayın Azılıoğlu? Allah bilir sonumuzu. Hayır getirsin Rabbim.