Tesev raporu yayınlandı.
Sosyal yapı üzerine önemli tespitlerin yapıldığı bu rapor çok önemli.
Geleceğin Türkiye’sini oluşturacak yapı taşlarının sağlamlığı veya çürüklüğü açısından çok mühim öngörü ve görüşler içeriyor.
Yalnızca sosyal bilimcilerin değil Devlet Ricalinin konu üzerinde yeni çalışmalar ve açılımlar yapması gerekiyor.
Bu tip raporlar önemsenmeli. Siyaset Bilimcilerin ve siyasilerimizin hedef kitlesi malum üzere birey ve toplumdur.
Tesev’in yaptırdığı son toplum araştırması Prof. Binnaz Toprak (Boğaziçi Üniversitesi) ile Doç. Ali Çarkoğlu (Sabancı Üniversitesi) imzasını taşıyor. 'Değişen Türkiye'de Din, Toplum ve Siyaset' araştırmasının ilki 7 yıl öncede yapılmış.7yıllık bir değişimin de ipuçlarını vermesi bakımından ayrıca anlamlı.
Sol’un geleneksel hedef kitlesi ortalama yüzde 30’lar seviyesindedir. En Yüksek düzeyde Milliyetçiliğin pik yaptığı 1974 Kıbrıs Harekâtında Karaoğlan’ın oy oranı en fazla yüzde 40’ları zor bulabilmiştir.Bugünkü durumda yapılan çalışmadan anlaşıldığı üzere Sol geleneksel hedef kitlesini yüzde 50 düzeyinde yitirdiği görülüyor.Sol kitleye mensup söylemler yüzde 20’lerde kalıyor.Yüzde 10’luk bir küçülme ve Sağ yelpazeye kayış var.
CHP ve MHP aslında siyasi söylem bakımından birbirine yakınlar.Her ikisi de ulus devlet ve ulusçuluğa aynı pencereden bakıyor.1980 öncesinde birbirleriyle kanlı bıçaklı olmalarının sebebi CHP içinde yer almış ve buğun esamileri dahi okunmayan Ulusçuluk anlayışları farklı birtakım etnik kimlikli siyasilerin net tavır koymalarıdır.
İrtica ve türban tartışmalarına toplum prim vermiyor.
İrtica’yı tehdit olarak algılamıyor. Türban ve türbanlıları tehlike olarak görmüyor.
İrtica siyasi bir söylem. Halk gerçek olduğuna inanmıyor. Aslında irtica ta Tanzimat’tan beri siyasi literatür’e girmiş bir siyasi kavram. Sosyolojik arka planı yok. Cumhuriyetin kurulduğu günden bu yana Devlet’e ciddi hiçbir şekilde tehdit teşkil etmemiş.
“Türbanlı yargıç olsun mu?” veya “Çocuğuna türbanlı bir öğretmenin ders vermesini yadırgar mısın?” sorularına bile, büyük çoğunluğu tereddüt etmeden “Olsun, yadırgamam” diyor.
Türk Toplumu giderek daha demokratik daha hoşgörülü daha gelişmeci daha paylaşmacı bir düşünceye doğru yol aldığının bir kanıtı da bu yapılan son araştırma. Sorunların çözüm makamı siyasiler. Türkiye de ilk defa TBMM’nin 5.yasama yılına girmesi de bunu destekliyor. Toplum tüm sorunlarının siyasi merkez tarafından çözümlenmese de geleceğine umutla yaklaşıyor ve güven besliyor.
Türkiye’nin dindar laik gibi bir sorunu da yok.
Sol ve Sağ siyasi yelpazede de kavga gürültüye sebep olacak bir cepheleşme yok.
Bütün bunlar toplum’un siyasi anlamda sağlıklı sinyaller verdiğinin bir kanıtı.