İlk öğretmenimden bana bilgi, hikmet, talim, terbiye öğreten herkese sonsuz minnet ve şükranlarımı arz ederek tüm öğretmen ve hocalarımın ellerinden öpüyor baki âleme ilhak edenlere de Allah’tan rahmet diliyorum.
İlk öğretmenim sanıyorum bir bayan idi.
Şimdi yıkılmaya yüz tutmuş ismin ilçemin maddi- manevi kurucusu Yavuz Sultan Selim Han’dan almış, 3 katlı okulumuzda henüz 6 yaşında bile değilken okul sıralarındaki yerimi almıştım. Aynı Okuldan babamda mezun olmuş 1940’lı yıllarda.
Şimdi geçmişi hafızamda tahattur ederken ilk aklıma gelen Türkiye’de ilk mektepte en fazla öğretmende okumuş nadir dönem bizim dönem desem fazla abartmamış olurum.
İlk öğretmenimin ismi Oya AL idi.
Yavuz Selim İlkokulu’ndan beni mezun eden ise, Saygıdeğer Nilüfer Gür hanımefendi.
Benim ilk mektep deki ilk ve son hocamın her ikisi de tevafuken bayan.
Nilüfer Gür hoca hanım halen Gazi Lisesinde Öğretmen, hatta benim ikizlerinde Hocalığını yaptı. Buradan kendilerine saygı ve sevgilerimi sunuyorum.
Bugün 24 Kasım olması nedeniyle öğretmenlerimizle alakalı birkaç düşüncemi ifade edeceğim. Aslında bir Think-Tank çalışması da denilebilir buna.
Öğretmen, hitap ettiği kitleye ideal insan tipini oluşturmasıyla adeta bir idol insan olur.
Öğretmen bu bakımdan önemli insandır.
Öğretmen kendini insanlığa ve ülkeye adamış olması bakımından devlet nişanı almaya hak gösterecek kadar onore edilmeye layık insandır.
Başbakan Cumhurbaşkanı Bakan Yüksek Düzeyde Devlet Ricali yetiştirmiş İlk Öğretim Öğretmenleri devlet nişanı ile ödüllendirilmelidir. Unutulmamalıdır ki,”Marifet iltifata tabidir.”
Şimdi bir özeleştiri yapalım.
Türkiye Eğitim ve Öğretim camiasının devlete olan maliyeti ile neler yapılabilir?
Devlet bu maliyetin karşılığını nasıl alıyor?
Türkiye, gerçekten yapılan bunca paranın karşılığında hangi bilimsel seviye yi elde etti.
Eğitim Öğretim bir ulusun geleceğidir.
Ulusun maslahat ve menfaatleri uğruna İdeolojik yaklaşımlar sergileyerek geleceği sabote etmekle vatana ihanet etmek eşdeğer statüdedir.
Devlet farz edelim ki,Eğer gerçekten yaptıklarının karşılığını alıyorsa, binlerce suç işleyen on binlerce insanın yetişme veya yetiştirilme tarzının yanlışlığından mıdır ki, ikide bir önüne gelen aklına esen sırf hücreleri boşaltmak adına af çıkartıyor?
Geçtiğimiz günlerde yapılan Milli Eğitim Şurası, parti ve ideoloji gözlüğü ile eşyayı tanımlayan bir takım insanlar yüzünden yeterince sonuçları üzerinde yankı bulmadı.
Hal bu ki, böylesi oturumlarda ülke geleceği konuşulup geleceğe dönük öngörülerin hayata geçirilmesi gerekmezmiydi?
Tüm öğretmenlerime sevgi ve saygılarımı sunuyor tekrar ellerinden öpüyorum.