Normal şartlarda bu yazımı New York’tan geçecektim.
Ancak ziyaret takvimini bayramdan sonraya öteledim.
Böyle olunca da bu yılın son yazısını bu senenin muhasebesine bıraktım
2006 yılı zor bir yıl oldu,
Komşudaki yangın hala devam ediyor.
Irak tam bir belirsizliğin içinde ortalama olarak yıl içerisinde, hergün 100 insan hayatını kaybediyor.
Mezhep çatışmaları hat safhada.
Müslümanlar boğaz boğaza.
Gidişatı değiştirecek hiçbir ışık görünmüyor.
Lübnan da başlayan bir başka yangın geçici olarak kontrol altına alınmış görünüyor.
Hizbullah hükümetten çekildi.
Fuat Sinyora hükümeti istifa çağrılarına şimdilik kulak tıkadı.
Lübnan 2007 ye sıkıntılı giriyor, gelecek yıl neler getirecek şimdiden bir şeyler söylemek güç.
Kendi adıma kargaşa çıkacak diyorum.
Suriye’de ki durumda Lübnan’daki parametrelere bağlı görünüyor.
Refik Hariri suikastı sonrası BM de kurulan suikastı araştırma birimi, 2007 yılında genel sekreterliğe sunacağı raporunda fail olarak Suriye’yi gösterirse, Esat’ın koltuğu ciddi biçimde sallanmaya başlayacaktır.
İran’a uluslar arası topluluk uranyum zenginleştirme programına nasıl bir tavır alacak.
Rusya askeri yaptırıma yanaşmadığını açıkladı
Çin’de öyle.
BM de her iki daimi temsilci de askeri yaptırım seçeneği konuşulmasına bile izin vermeden, Kuzey Kore’nin nükleer silah denemelerine ısrarla diplomatik çözüm önerisini masaya koydu.
ABD, Irak ve Afganistan’da işi eline yüzene bulaştırınca İran’a karşı uluslar arası toplumu savaşa hazırlayamıyor.
Ayrıca ABD’de seçimlerinde kapıda olması nedeniyle, İran için planlarını seçimler sonrasına bırakıyor.
Seçimleri Demokratlar kazanırsa pek bir şey değişir mi?
Değişmez
Gelen de gidenden farklı politikalar izlemeyecektir.
Bu dediğimi bir yere not edin derim.
Ermenistan savunma bakanından sürpriz bir şekilde geçen hafta sürpriz bir şekilde soykırım yoktur şartını masaya koymadan görüşmeleri başlatalım talebi, 2006 yılının son günlerinde Türkiye açısından en sürpriz haber oldu galiba.
Ankara soykırım yasa tasarılarının parlamentolarda havada uçuştuğu bir dönemde, bu yaklaşıma mutlak suretle alt kanallardan gizli bir diplomasi yürütecektir.
Bir şey çıkar mı? Bekle gör politikasını izleyecek.
Gelelim Kıbrıs konusuna,
Rumlar AB içinde olmanın rahatlığıyla her türlü çözüme hayır diyorlar. AB yolundaki Ankara’dan her seferinde taviz koparmaya çalışarak, yolu mayınlama tehditlerine devam edecekler.
Yunanistan ise Rumlar kadar ateşli değil,
Ankara AB yolundan çıkarsa ebedi olarak bu soruna bir çözüm üretemeyeceklerini çok iyi kavramış durumda.
AB vesilesi ile Türkiye’ye Kıbrıs’ta daha yumuşak adımlar atmaya zorlayarak, Ankara’ya olan AB desteğini kesmeyecek.
Rumlar kadar keskin değil ama aba altından yaba göstermeye de devam.
AB kendi kamuoyuna rağmen Ankara’nın yol haritasına devam diyecek gibi görünüyor.
Türkiye konusunda onlarda ikiye bölündü.
Aklıselim olanlar Türkiye yola devam etsin derken, Fransa gibi kesin aleyhtarlara da ev ödevlerini yaptıralım almasak bile ne kaybederiz diyorlar.
Şüpheniz olmasın dış politikada 2007 de 2006’dakinin aynısı olacak,
Yine Irak, İran, AB, Kıbrıs konuşacağız.
İçerde ise buna ek olarak Nisan ayına kadar Cumhurbaşkanlığı seçimlerini, yılsonuna kadar genel seçimleri konuşacağız.
Yani görünen 2007 de 2006’dan pek farklı olmayacak.
Bu son yazıda tüm okuyucularımın kurban bayramını kutluyor, 2007’nin hepimize mutlu aydınlıklı bir yıl olması temenni ederek, iyi seneler diliyorum…