|
Keklik, Kahır ve Saddam! |
Nadide Ü.Altıparmak ( ) |
|
Padişah Yavuz Sultan Selim, tanınmayacak bir biçimde giyinmiş, Kuşlar Çarşısı’nı geziyordu.
Burada avcılar, avladıkları kuşları; tuzakçılar, yakaladıkları maharetli, eğitimli, çeşitli kuşları satıyorlardı.
Padişahın gözü bir ara kekliklere ilişti. Bir grup kekliğin kafesi üzerinde, ‘Tane işi satış fiyatı 1 altın ‘ yazılıydı. Bir de, bu kafesin yanında, altın bir kafes içinde de tek bir keklik vardı ve fiyat etiketinde’300 altın’ yazılıydı.
Bir kekliğe bu denli yüksek bir fiyat biçilmesi padişahın ilgisini çekti. ‘hayırdır, kuşçu?’ dedi satıcıya. ‘Tüm keklikleri bir altına satarken, bunun onlardan ne farkı var ki, 300 altın istiyorsun?’
Satıcı, bu yüksek fiyatlı kekliğini övmeye başladı:
‘Bu keklik özel eğitimlidir, çok güzel ötmektedir’ dedi. ‘Güzel ötmesi bir yana, bunun ötüşünü duyan ne kadar keklik varsa hepsi onun çevresine doluşuyor ve tabii bu arada avcılarda onun çevresine doluşan bu keklikleri daha rahat avlıyorlar.’
Padişah kesesini çıkardı, 300 altın yerine 500 altın saydı satıcının eline:
‘Satın alıyorum bu kekliği’ dedi ve kekliği eline alır almaz hemen orada kekliğin kafasını kopardı.
Satıcı büyük bir şaşkınlık içinde kalmıştı:
‘Ne yaptın ağa’ dedi tanıyamadığı padişahı. ‘En yetenekli kekliğin kafasını koparttın; yazık olmadı mı?’
Padişah gür bir sesle karşılık verdi:
‘Er ya da geç, bu kekliğin soyu nasıl olsa böyle olacaktı’ dedi. ‘Çünkü bu, kendi soyuna ihanet ediyordu’
Hayatı anlamak zor deriz hep aslında anlamak bir o kadar da kolaydır, düşünüldüğünde. İnsanların kaderi vardır yaşar lakin kader kavramı sadece insanlar için geçerli değildir. Milletlerin, Devletlerin de kaderi vardır.
Alınyazılarında, insanların cüz-i iradesi bir şekilde yazılarına yansır. Kısacası geçmişte yaptıkları gelecekte yankılanır. En küçük iyilik içinde geçerli bu söz, küçümsenen en küçük kötülük içinde.
Saddam’ın ölüm haberini mübarek bir günde, günlük dünya telaşesi içinde radyo’dan öğrendim. Dondum kaldım. İçim acıdı. Kendimi sorguladım biran, bayan olmanın hassasiyeti ile duygusal mı yaklaşıyorum habere diye düşündüm. Moralim çok bozulmuştu.
Abdülhamid Han’ın ‘Tekerrür eden şey, aslında tarih değil, hatalarımızdır!’ sözü aklıma geldi. Osmanlının son dönemleri, yüzyıllarca rahat içerisinde yaşayan farklı milletlerin savaş dönemlerindeki ihaneti, ihaneti tetikleyen gizli güçlerin arkasındaki devletler, ardından kurulan (hiçbir zaman tam anlamıyla özgür olamayan) devletler ve Osmanlıdaki huzuru hiçbir zaman bulamayan milletler.
Yavuz Sultan Selim’n hassasiyeti Saddam da olsaydı, geçmişte yaptıklarını yapar mıydı, soyuna, dindaşlarına bu zulmü reva görürmüydü, hiç bilemeyeceğiz. Bildiğimiz gerçek bir bedel ödedi. Ama bu bedel İslam alemine fatura edildi.
Düşünce anafor gibidir… düşündükçe derinlere çeker!
TV’den haberleri takip ettikçe insanların düşünceleri, sergiledikleri tavırlar hoşuma gitti. Mübarek bir günde Müslüman bir ülkenin eskide olsa, diktatörde olsa liderinin idam edilmesi açık bir tahriktir ve insanlar bu yüzden tepkiliydi.
Irak’a Saddam döneminde gitmiş bir tanıdığımla yaşananların değerlendirmesini yaparken, orda yaşananları gördükten sonra insan olarak Saddam’a üzülemedim, zoruma giden Müslüman bir liderin Araplar için Bayram, bizim için Arefe günü olan kutsal birgün de idam edilmesi dedi. Irak’ın eski halini bilenler yada Irak’ta ki gelişmeleri takip edenlerin görüşleri bu yönde… Kerküklü Türkmenlere yaptıkları bizler tarafından unutulamaz, unutulmayacakta.
İnsan hakları gerekçesiyle memleketimizde idamı kaldırttılar, kendi hakları için keyfi idamlar yaptılar…
Aceleniz neydi diye soran yok, görülmemiş davalar vardı önümüzde, mesela bir halepçe katliamı … acaba Saddam konuşurda ipliğimiz pazara çıkar diye mi çekindiler!!!
Ve Saddam’ın boynunu kopardılar, kimin aklına gelirdi Saddam’ın ölümüne üzüleceğimiz, üzüntümüz acaba Saddam için mi yoksa ölüm günü, şekli ile Müslümanlara verilen mesaja mı?
Gel Dünya Medeniyet öğren bu asil milletten!!!
Onbinlerce insanımızı Şehit eden terör örgütünün liderine beyler paşalar gibi bakıyoruz, hemde dışarıdaki çığırtkanlarıyla beraber.
İnsan haklarına, inanca saygı duymazlar hemde bize medeniyet dersi verirler. Can Yücel’in çevirisini yaptığı W.Shakespeare’in ‘Kahır’ şiiri ne güzelde tercüman oluyor duygularımıza …
KAHIR
Vazgeçtim bu dünyadan tek ölüm haklar beni
Değmez bu yangın yeri avuç açmaya değmez
Değil mi ki yoksullar mutluluktan habersiz
Değil mi ki ayaklar altında insan onuru
O kız oğlan kız erdem dağlara kaldırılmış
Ezilmiş, hor görülmüş el emeği göz nuru
Ötekiler geçmiş başa, derken mertlik bozulmuş
Değil mi ki korkudan gözü bağlı sanatın
Değil mi ki çılgınlık sahip çıkmış düzene
Doğruya doğru derken eğriye çıkmış adın
Değil mi ki kötüler kadı olmuş yemene
Vazgeçtim bu dünyadan, dünyamdan geçtim ama
Seni yalnız komak varya…
O koyuyor adama
|
Köşe Yazısı Hakkındaki Yorumlarınız
( Toplam 8 yorum
yapılmış )
sırrı
[
2008/03/17 20:41
] |
|
asıldığından okadar emin olmayınız **** |
|
|
osman
[
2007/04/09 18:27
] |
|
Vermiş olduğunuz misaller, şiir seçiminiz Tümüyle yazılarınız harika! saddam'ın asılma gününün kutsal bir gün de olması ve işgal güçlerinin eliyle olması elbette üzücü.. Dinsizin hakkından imansız gelir kaidesiyle hareket edersek saddamın asılmasını mutlulukla karşıladım, 3 kez Irak'a gitmiş orada yaşananları görmüş biri olarak bunları yazıyorum. Şanlıurfa Suruç Mürşitpınar'dan Osman |
|
|
osman
[
2007/04/09 18:27
] |
|
Vermiş olduğunuz misaller, şiir seçiminiz Tümüyle yazılarınız harika! saddam'ın asılma gününün kutsal bir gün de olması ve işgal güçlerinin eliyle olması elbette üzücü.. Dinsizin hakkından imansız gelir kaidesiyle hareket edersek saddamın asılmasını mutlulukla karşıladım, 3 kez Irak'a gitmiş orada yaşananları görmüş biri olarak bunları yazıyorum. Şanlıurfa Suruç Mürşitpınar'dan Osman |
|
|
[
2007/01/27 13:01
] |
|
yeter artık nadide hanım güncelleyin yazınızı |
|
|
?
[
2007/01/23 10:11
] |
|
marifet keklikde degil padişahta:saddamın asılmasına gelince sonuçlanmamamış daha bir çok davası varken aniden asmaları ve buna avrupa birliginin ses çıkarmaması fakat türkiyede apanun bakımı için harcanan milyarlar ve apo konusu oldugu an tüm dünya ayaga kalkıyor neden acaba her ne olursa olsun hangi konumda olursa olsun asmak dogru degil dogru ise haydi buyrun apoyu da asıl |
|
|
nisa
[
2007/01/11 12:25
] |
|
yazınız genel anlamda etkileyici.ancak eleştirdiğim bir nokta var ki orayı geçmeden edemedim:yazınızın bir yerinde acaba kadın olduğum için mi duygusal davranıyorum demişsiniz.ne yani erkekler duygusal davranamaz mı???
|
|
|
[
2007/01/11 11:44
] |
|
Saddamın ihanetine lafımız yok.Ama İşgal edilmiş bir milletin bağımlı yargı kararıyla Amerikanın sunni şii iç savaşının tezgahladığını iyi görmek lazım.Aynı şey Amerikan isteğiyle Apo yu asmaya benzer.Türkiyede türk-kürt savaşı çıkar.Senin hainini gene sen asacaksın :Okyanus ötesinden değil.Saddamı ırak bağımsız hükümeti asmalıydı.Apo yu da Okyanustan icazet almamış bir hükümetin asması şart.Aksi takdirde gerisini siz düşünün.
|
|
|
de
[
2007/01/08 09:07
] |
|
yazınız, yazılarınız çok güzel. saddam'ın idamı, ortak düşüncemiz çerçevesinde ancak bu kadar yorumlanablirdi. elinize sağlık; ancak imla hataları bazı cümleleri baştan okumak zorunda bırakıyor. ''unutulmayacakta'' yerine ''unutulmayacak da'', ''eskide olsa'' yerine ''eski de olsa'' şeklindeki hataları görmeden geçmek olmaz. tekrar elinize sağlık, iyi çalışmalar. |
|
|
|
|
|
Yazarın Tüm Yazıları |
|
|
|
|