:. Haberler
  Bilişim
  Dünya
  Eğitim
  Ekonomi
  Kültür Sanat
  Politika
  Sağlık
  Spor
  Yaşam

  :. Gruplar
  Hava
  Söyleşiler
  Yazarlar

Güzel abim... 
Memduh Nihat Ada   ( memduh_nihat@mynet.com )

Yola çıkıp yürümeye başlamak gerekir değil mi güzel abim?...
Keşke hiçbir beylik kelimeye bulaşmadan anlatabilsem anlatmak istediğimi.
Okumanın ve yazmanın beni nerelere, hangi duygulara, düşlere sürüklediğini
dillendirebilsem.
Tarık Buğra'nın ''Bu hikayelerde bulamayacağınız, kimsenin bulamayacağı şey
kin'dir, hınç'tır, insanın yerilişi, horlanışıdır. Ben de bununla
övünüyorum.'' dediği gibi bir şeyler diyebilsem bende bu yazıyı bitirdikten
sonra.
Zor. Çünkü daha önce yazdığım kızgın yazılar ortada. Yazdıklarımı inkar
etmek bir yana hala aynı delişmen ve serkeş adamım. Yazacaklarım,
yaşayışımdan, algılayışımdan, parmaklarımın uçlarından beyaz kağıda ulaşana
kadar değişmeyecek. Kopuk kopuk ifadeler. Anlatımlar.
Yoksa ben hep böyleydim de yazıyı kendime ayna yapınca mı afalladım güzel
abim. Bilmiyorum.
Ahh benim mısır püsküllü saçlı abim. Bende bir buçuk yıl saç uzattım ki
sağır sultana ulaştı ünüm. Yaşlısı genci, bayı bayanı, kapı komşusu, esnafı,
apartman kapıcısı. onlarca insana malzeme oldum. Babam bayramda benimle
konuşmadı biliyor musun güzel abim. Hatta dua etmeliymişim ki yanında halam
varmış!... Yoksa çok ağır sözler edecekmiş. Yahu güzel abim. Ben bildim
bileli aynasız yaşarım. Bakmam öteme berime. Güzelliği ne kendimde ne
başkasında gözlerimin insafına bırakırım. Sevilecek bir yanını bulduğum her
şey, benim için güzeldir, güzel abim.
Çoğunluğun saçımı kestirdikten sonraki tavrı beğendikleri, daha güzel
olduğum yönündeydi. Fakat şunu da söylemeliyim ağır abim. Az da olsa uzun
saçlarımı beğenenler vardı, uzun saçlı abim.
Uzun saçlarımı anlatmam uzun sürdü diktiği ağaçlar dükkan kapatan abim! Son
olarak şunu söyleyeceğim. Saçlarımdan yola çıkarak görünüşüm ile ilgili en
hoş / insan her dem beğenilmek istiyor demek ki.. / tepki dolmuşçu Nihat'tan
geldi tavlada yenilmekten keyif aldığım abim. Tıraş olduğumdan üç gün sonra
gördü beni. Dolmuştan aşağıya atladı. Upuzun kollarını yukarı kaldırarak
bağırarak şöyle dedi. ''Allahuekber!... Senin her halin güzel abim.''
Sayılı, sıralı hastalıklardan başka bir kez hasta oldum, hasta olduğum
abim. Ortaokula gidiyordum. İncecik, sıska bir çocuktum. Doktorlara göre yüz
felci, hocalara göre çarpılmıştım. Ömrü uzun olası anacığım ve kalender
insan komşumuz Fevzi amca ile karın yarı belde olduğu bir kış gecesi
Arifiye'de gittiğimiz bir evde sifa bulduğuma inanıyorum, Yeni caminin
meşhur insanı Hasan Hocanın oğlu abim.
Acılar acılara katılır mı yüzümde derin çizgileri olan abim?
Acılar neremizi acıtır abim. Acılarımız, sol göğsümüzün altında çarpıp
duranı daha diri ve uzun ömürlü kılar mı abim.
Yılanlardan uzak olası abim. Eller var ki. okşaması yılan sürünmesi. eller
var ki iki elle tutulup öpülesi. Ellerinden öperim abim.
Güleç yüzlü abim. Yüzler var ki, perdeleri indirilmiş evler gibi.. Soru
sormaya, yaklaşmaya korkulan yüzler. Ve senin yüzün abim. Sorulara açık
gülümseyen yüzlü abim. Ben dönene kadar değişmezsin değil mi abim.
Hala yazmaya başladığımı saymıyorum ama işte gördüğün gibi yazıyorum,
yazıları ödül alan abim.
Çocukların o, ne kadar çamura bulaşmış olursa olsun, asla kirlenmeyen
elleriyle çizdikleri resimler, niye bu kadar güzeldir abim? Dün gece, burada
Adil Handan, ikinci el aldığım ve okuduğum bir kitabın içinden, kibrit
kutusundan az büyük kağıda çizilmiş bir resim çıktı. Bir saat, resmi
seyrettim abim. Ailesini çizmişti. Oklar çıkarmış ve isimler yazmıştı. En
büyük olan babaydı. Küçük ama sıcacık evleri vardı. Ve resmi öptüm abim.
Gurbet dürtükledi içimden. Hasret ve özlemle kendimden geçtim. Baba
ocağımızın taşlarını özledim, ağlasam ayıp olur mu abim..
Gurbet ile rutubet aynı kökten mi gelir akıllı abim. Gözlerim yanar ve
sesim titrer! Gurbet denilen uzaklık hissi niye kederle dolanır boğazımıza
ve gözlerimize, gözüm abim. Yoksa, ömrümüze hükmeden sıla özlemimidir, sıla
abim.
Kimse, - belki de bende böyleyim- başkasının derdinden, kederinden pay
almak istemiyor abim. Sesi daha gür ve çok çıkanlar neden hep kaptanlardır
abim. Kaptan: demem şudur ki kaptanlar işini yürütenlerdir. Miçolar hep daha
fazla ve ancak istatistikli hesaplara mı gelir, gönlümün kaptanı abim.
''Bu içerlek ve uzun dükkanda adını yeni duyduğum bir çok ot, koku, toz, su
vardı. Çeşitli boyda iğne, renk renk tireler, nakış kokaları, yünler,
şişler, tığlar, bu arada ıhlamur ve hatmi çiçeği, cila işlerinde kullanılan
gomalak, karanfil, safran, çörekotu, kuş yemi, gül sirkesi, tarçın,
zencefil, sakız, balmumu, çiriş, karanfil yağı, bademyağı, ikikavrulmuş,
kişniş, bir kavanozun içinde sülük, nalın çivisi, tutkal, karbonat, loğusa
şekeri vardı.''
Bu alıntı çocukluğumuzun yazarı Kemalettin Tuğcu'nun Hacı Baba isimli
hikayesinden abim. Bu dükkanları bende gördüm abim. Bu yukarıda sayılanlara
ilaveten dükkanın yanındaki simsiyah varilde gazyağı, keçi boynuzu, kabak
biçimli cam kaplarda türlü türlü şekerler, teneke kutularda - yıllar yılı o
bisküvi daha doğrusu o bakkal kokusunu aradım- bisküviler ve lokum, bir
kutuda misket, bir kenarda ipleri asılı topaçlar. Nereye gitti bu bakkallar
ve bu satılanlar abim. Ki şimdi ne bu bakkallar var ne de bu satılanlar.
Adları bile ne kadar estetik. ne kadar sıcak. Geçmiş, yani dün, gönlümüzün
mezarlığında mı yatar abim..
Sıkıntılı günlerimde yanına gelmiştim. Yaralanıyorum abi diyordum. Gönlümü
ferahlatacak bir çok şey anlatmış ve yağmurla yıkanmış ormanların uzaktan
görünüşünü andıran bakışlarınla ''Yazar, çizer ve sanatçılar aynı çileli
tarikatın üyesidir'' diyerek beni de sanatçı sayarak, adam sayarak, onara
etmiştin, sözü güzel abim.Şimdi, fikir namına kafasında hiçbir şey taşımayan
boş kafalı ve bir takım ağızdan kapma, ayağa düşmüş sözlerle konuşan
insanlarla iç içe, bir arada yaşamaya çalışmanın zorluğunu nasıl anlatayım
sana. Nezaketten nasipsiz mi ararsın yoksa çirkefliğini ve kahpeliğini
cüzdanınla, makamınla, geçmişinle gizleyen mi.
Hep mi kötü insanlar. Demem asla bu değil, bakışları yağmur suları ile
yıkanmış abim. Ancak güzeller giderek azalıyor, azalıyor ve ben korkuyorum
benim azlardan az, benim güzel abim.
Bu günlerde bakışlarım hep ıslak güzel abim. Yürümeyi yeni öğrenen çocuklar
gibi çok çabuk düşüyor, kırılıyor ve inciniyorum. Doğruyu ve güzeli tarif
eden fakat kendi uygulamayan insanlar yüreğimi kanatıyor. Konuşurken sık sık
boğazım tıkanıyor. Kahır doluyum abim. Kahır ki saçlarımı beyazlatıyor.
Kahır ki içimde çırpınan kuşlarımı öldürüyor. Ve beni anlayan anlasın
kahırdan uzak olası abim.
Köşe Yazısı Hakkındaki Yorumlarınız ( Toplam 3 yorum yapılmış )

krdln [ 2007/01/18 11:46 ]
..bir güzel yüreğin çırpınışları...hissetmenin acısı..fark etmenin dayanılmaz kahrı..yanlış zamana gelmiş olmanın tutmayan oturmayan çarkları..acaba kaç kişi vardır böyle zamanı şaşırmış vaktinden sonra gelmiş..böyle güzel olmaya devam edin..!
[ 2007/01/17 21:19 ]
ah ulan... insan olan bunu yapar mı insana be!

bu şey'in tek bir yorumlanma yolu olabilir benim açımdan: sözü de yazıyı da, geçmişi de geleceği de, ve dahi seni de beni de unutup; hatta unutmayı da silerek gönülden, çekip gitmek! bunun dışında yapacağım her türlü yorum, sadece ve yalnız, anlatmak istediğin şey'i yeterince kavramadığımı göstermekten gayrı ne işe yarar!

fakat, işte çekip gitmekte de tutunmakta olduğu gibi geç kaldım madem, tutarsızlığımın bahanesi olsun için bir hasret kalsın isterim geriye. hasret kalsın ki dönüp hiç olmazsa onun yüzüne tükürebileyim sonra.

zaten ''bir mendil bundan kanar'' öyle değil mi abilerin güzeller güzeli abisi!
evet_isyan [ 2007/01/17 00:33 ]


''sevdiğin yar malatyaya değmeli''

hem malatyaya, hem dünyaya, hem de kelimelerin çığlık atmasına satırlarda...

ben, bir isimsiz ismi öpüp de başına koymanın bundan güzelini okumadım...

 


Yazarın Tüm Yazıları
 2009.02.12 -  Otur oturduğun yerde
 2008.12.12 -  Kumar oynamıyor musun?
 2008.12.02 -  Biz aşkı Orhan Gencebay’dan öğrendik...
 2008.11.25 -  Su akar yatağını bulur...‏
 2008.09.09 -  Beyaz mendil
 2008.08.16 -  Su toplayan yerimiz, neremiz?
 2008.07.31 -  Yeşil taşı arıyorum
 2008.07.19 -  Yakınlık ne anlama gelir?
 2008.07.01 -  Ben korkağın tekiyim…
 2008.06.23 -  Ninem, ağzına sağlık...‏
 2008.06.16 -  Getire getire bunu mu getirdin?
 2008.06.09 -  Esin Abla ile Halil Emmi
 2008.06.04 -  Bin kaç oluyor?
 2008.05.22 -  Ne budala bir oyun!
 2008.05.14 -  Nasıl kıskanmam?
 2008.04.22 -  Hakemi gözüm ısırıyor!..
 2008.04.08 -  Ellerimi bir çocuğa verdim...
 2008.03.31 -  Çay daveti
 2008.03.24 -  Başka cumartesi
 2008.03.19 -  Bir Zeynep vardı...
 2008.03.15 -  Bacanak kardeşim (2)
 2008.03.06 -  Bacanak kardeşim (1)
 2008.02.29 -  Gül kanayarak açar!
 2008.02.23 -  Kelam bilmeden “kelam” etmek
 2008.02.19 -  Seninle…
 2008.02.16 -  Çiçekçilere uğrayın
 2008.02.11 -  Şenlik yapılsın!...
 2008.02.08 -  Biz ona masal deriz
 2008.01.31 -  Yükseklere nişan alanlar‏
 2008.01.26 -  İnsan bolluğu
 2008.01.17 -  Bataklık bekçileri
 2008.01.09 -  Yorgancı ile kuyumcu
 2008.01.03 -  Geceler içimde hece
 2007.12.28 -  Gülüm
 2007.12.18 -  İş teklifi...
 2007.12.17 -  Korkmak...
 2007.12.12 -  Zarlar atılmıştır!
 2007.12.05 -  Sevgilim olmayan uyku
 2007.11.29 -  Bu kitaplar kaça?-2
 2007.11.19 -  Bu kitaplar kaça?-1
 2007.11.12 -  Nedir baktığın dede?
 2007.11.06 -  Meşguldüm dönemedim, yoğundum yazamadım
 2007.10.29 -  Kızım sana söylüyorum!
 2007.10.21 -  Kalbime sordum
 2007.10.15 -  Rıfat
 2007.10.08 -  Eylül, yine gel
 2007.06.18 -  Hoşçakalın
 2007.06.02 -  Yaşamak galip geliyor
 2007.05.29 -  Orman yanıyordu
 2007.05.25 -  Söyleyeceklerim Var 2
 2007.05.22 -  Söyleyeceklerim var 1
 2007.05.17 -  Üşüyorum kapama gözlerini...*
 2007.05.14 -  Siyah yıldızlar
 2007.05.10 -  Sarhoştan yağ çıkarmak
 2007.05.07 -  İnsan değil misin usta?
 2007.04.30 -  Bir başka zemin...
 2007.04.28 -  Tabanca ile gösterilen penaltı...!
 2007.04.23 -  Güller mi düşüyor gözlerinden?
 2007.04.16 -  Bazı Aşkların Ölümdür Kafiyesi"*
 2007.04.09 -  Her tebessümün kankardeşi
 2007.04.01 -  Ömrümü içine alan parantez
 2007.03.26 -  Bizim mahallenin abisi
 2007.03.19 -  Yandı,bitti,kül...
 2007.03.13 -  Meşgul görünmekten bıktım.
 2007.03.05 -  Cesaretsiz adamın notları 2
 2007.02.27 -  Cesaretsiz adamın notları 1
 2007.02.22 -  Kaç tavuğunuz var?
 2007.02.12 -  Karakış
 2007.02.05 -  Geri dön çocuk!...
 2007.01.30 -  Ya taş, ya kuş...!
 2007.01.22 -  Uykusuzluk neler yazdırıyor insana…
 2007.01.16 -  Güzel abim...
 2007.01.08 -  Güneşin kızını isteyen fare
 2006.12.25 -  Doğum günüm
 2006.12.19 -  Çıldırın!
 2006.12.09 -  Yağmurumuz var
 2006.12.04 -  Bol nahtarlı bir hikaye
 2006.11.27 -  Temayül ve uçurum
 2006.11.20 -  Yazı ve hüzün
 2006.11.13 -  Ve sen...
 2006.11.06 -  Geceydi
 2006.10.30 -  Bir Türk Dört Japon
 2006.10.26 -  Bekliyorum…
 2006.10.16 -  İnadına gülümsemek
 2006.10.11 -  Kardeşimdi...
 2006.10.09 -  Başlarken…
Aslan Korkmaz gelirken, Tuzcuoğlu giderken…
Lokman Koyuncuoğlu
Çokeşliliğe “hayır” mı diyorsunuz?
Mert Aslan
Otur oturduğun yerde
Memduh Nihat Ada
Davos Krizi; Erdoğan milat attı, Perez yavuz hırsız.
Taner Aydın
Affan Dede'ye para saydım
Mustafa Azılıoğlu
Boya boya çek
Huriye Karnap
Her ıslanan anlamaz!
Semra Hoyraz
MÜSİAD Farkı
Aydoğan Deveci
Davos ve sonrası…
Dr.Ali Can
Anlatma Sanatı
Alev Ayyıldız
Yapboz
Nadide Ü.Altıparmak
Göçmen Kuştu Kalbim
Hakan Bahçeci
 

Bu Site Konda İletişim ve Medya Grubunundur.
E-Posta: bilgi@haberkonya.com