Bu meclis vazifesinden ayrılınca leyleği havada gördüm. Eskiden yerimden kalkmaya takatim yoktu. Şimdi gezmede iştaha gelm,işim ki o şekil. Van’dan İstanbul’una, Antalya’dan Trabzon’una ver ettik ki değmeyin keyfime. Hatta o kadar ki, yoluna düşmekten imtina ettiğim Konya’yı bile yakın ettim kendime.
Gezmekten başka yaptığım ve yapmaya bol bol zaman bulduğum bir diğer şey ise eşi dostu ziyaret etmek.
Akşam saati beş edince Ankara’da köşe köşe nargileci geziyoruz.
Geçen haftada böyle eş dost gönüllerken telefon çaldı. Doluyum ama açmadan edemeyeceğim. Murat Pekergin.
Telefonun akşam yemek saatinde gelmesi beni biraz kıllandırdı. Nitekim yakın dostları pis yediğini bilir. Boğazıyla nam salmış bir yiğidimizdir ki, onun gibi aparan zor bulunur. Nitekim dedesinden de tescillidir.
Bunun battal dedesi Konya’da nam salmış bir kaşık üstadıdır. Bilmeyenlere ben deyivereyim.
Çatlarcasına yemek, yedin mi; ‘aha böyle yiyeceksin’ demek için tam bir modeldir ki, benim diyen yanına varamaz. Hatta kulaklara küpe olacak, gelecek nesillere kulaktan kulağa anlatılacak bir de meseli var ki ben deyivereyim sizde dinleyin.
Battal emmi ile kardeşi Ali dayı canları et isteyince bir tane kuzunun ümüğüne çöküp atmışlar fırına. Kuzu kıvama gelip sofralık olunca Ali dayı: “Battal gel bunu kemiğinden ayırıp pilavla yiyelim.” diye fikir şey etmiş. Battal emminin de kafasına yatınca başlamışlar pilavı yapmaya, eti kemiğinden ayırmaya.
Pilav kıvam bulunca eti tepsiye yaymışlar. Üstüne pilavı boca etmişler. Fakat Ali dayı uyanık. Kardeşine bi kelek atmış. Etleri kendi önüne yığmış.
Ali dayı kaşığı sallıyor bol et, az pilav, Battal emmi kaşığı sallıyor, bol bol pilav.
Battal emmi kızınca bir sallamış dilini, doğru etli ekmek fırınına.
Fırıncı zaten tanıyor Battal emmiyi. -''Battal emmi, kaç tane yapayım etli ekmeği?” diyince; - “yeğen yap hele!” diyor emmi.
Bir geliyor, üç geliyor, beş geliyor, on oluyor, on üçüncü etli ekmeği yerken Battal emminin yüzü kızarmaya başlıyor. Etli ekmekçi bakıyor Battal emmide yüzün rengi atmış. Pancar gibi olmuş surat.
-“Emmi iyi misin yeter gari istersen.” diyor. Battal emmi usulca:- “ Yeğen beyaz peynir var mı?” diye soruyor. Var cevabını alınca “Hele bi yarım ekmeğin arasına koyda ver bakalım, içimi bi bastırıversin.” diyor.
Konya kaşıkçı çetesinin fikir önderinin Battal emmi olduğu söylenir. Öyle ki kendi gitse de namı sofralarda anılagelir.
Murat’ın genlerinin nerden geldiğini bildiğimden yemek vakti gelen telefon beni biraz işkillendirdi.
Dedik, çaresiz:-“Gelip alayım seni.”
Gittik bizim gediklisi olduğumuz mekâna oturduk. Bir pizza kendisine 5 dakika direnç gösteremedi.
Şöyle bi kendini yokladı:- “Ortak bi çiftliğe gidelim mi?” dedi. “Aha!” dedim. Başlıyor.“Gidelim.” dedik eğdik başımızı.
Vardık çiftliğe gece 12.00. Bir kokoreç söyledi. Arkasından ne gelecek diye merak ederken, ben bi de şu dönerin tanına bakıvereyim dedi. Bak bakalım dedim.
Durdu duramadı. “ Ortak ben bide sucuk ekmek yiyim de kendime geleyim” dedi. Etti üç yarım. Gözlerinin rengi biraz yerine gelince fırsat o fırsat gözüm yola düştü. Yoksa kokoreç tezgâhını keserken yakaladım onu.
Şimdi ufaktan ufaktan talim yapıyorum cumaya Konya’ya geleceğim. İyice acıkayım ki intikamım acı olsun.
Murat Can kendisi dayım olur. Yazacaklarıma biraz alınacağı için ismimi vermeyeyim. Bakmayın siz dayımın öyle Battal emminin torununa yazdıklarına, dayımda en az onun kadar iştahlıdır ki sormayın. Geçtiğimiz Mübarek Kurban Bayramında yapılan kavurmaların son lokmasına kadar yer ki, hem de yağına iyice ekmek banarak.... Eeee dayıcım ne demiş Atalarımız : '' Büyük lokma ye (de) büyük söyleme. '' neyse dayıcım sana başarılar diliyorum.