Mikrofonda İlker Yasin varsa hangi maç olursa olsun eğlencelik diye yaklaşırım.
Bilen bilir sağlamından Beşiktaş taraftarıyım. Beşiktaş’ın yenilmesi her daim kahreder beni, fakat maçı İlker Yasin anlatıyorsa eğlence yönünü de önemseyerek seyrederim maçı.
Geceye Fenerbahçe’nin değil Volkan ve İlker Yasinin damgasını vuracağını tahmin ediyordum televizyon başına otururken.
Sağ tarafıma yeğenimi, sol tarafıma patlamış mısırımı, önüme de nargilemi alıp kuruldum televizyon başına.
Daha dakika bir İlker ağabey bir. Alexxx gooahhh! Nargilenin sipsisi gülmekten az daha boğazıma kaçacaktı. Zira İlker Yasinin “penaltııı, goool; hem penaltı hem gol sayın seyirciler” nidaları kadar eğlenceli geldi bana bu çığlık.
Ne yalan söyleyim ilk yarı atılan iki gol beni Fenerbahçe adına umutlandırmıştı. Fakat film Türk filmi klasik hastalığımız, son dakikalarda yanlış yapılan yada yapılmayan değişikliklerle savunmaya çekilen takım, şanssız yenilen bir iki gol ve suya düşen umutlar.
Bu bir Türk klasiği.
Yeğenim; dayı bu sefer geçtiler turu dedi. Bunu söylediğinde dakika altmış. “Fatih sabret” dedim. “Daha neler olur bu maçta neler.”
Demeye kalmadı “haydi çocuklar” nidaları altında bir gol yedi Fenerbahçe. İşte o dakikada tur gitti dedim. Dediğimde oldu.
Volkannn! Yapma Volkan!
67. dakika önemli bir an. İlker ağabeyin ifadeleri kulağımda “Volkan! yapma Volkan, ahh! nasıl tutamazsın o topu?”
Bir İlker Yasin klasiğidir “yapmayın çocuklar!” Bu sefer bu kasik Volkan üzerinde tecelli ediyordu ki son derece haklıdır. Kaleye gelen üç topun ikisi gol oldu. Diğerleri Allahtan çerçeveyi bulmadı. Oda Volkan’ın şansı artık.
Aslında ciğerim pare pare oldu ama Beşiktaş’ın her yenilmesinde telefonumu mesaj yağmuruna tutan gaddar Fenerbahçelilerden de intikamımı almalıydım. Bu vesile ile veciz bir mesaj yazdım.
“Sakın umudunuzu yitirmeyin daha 3 dakika var”
Nitekim tek bir cevap bile alamadım sanki gecenin ağırlığı arkadaşlarımın üstüne çökmüştü. Kötü müyüm neyim?
Bizde mesajlaşmak gelenektir. İki sene önce Beşiktaş Fenerbahçe maçı, durum 2-1 Fenerbahçe önde.
Son dakika golü durum 2-2 oluyor. Seviniyoruz tabi. Hemen telefona sarılıyorum o ana kadar eziyet çektirenlerden intikam alacam. “Biz Beşiktaşız, adama arifeyi gösterir bayramı göstermeyiz!” diye yazıp yes tuşuna basıyorum. Tam o sırada Fenerbahçe bir gol atıp durumu 3-2 yapıyor. Artık son dakika da kalmamış. Ama yapacak bir şey yok, mesaj o dakika millete düşüyor.
Gelen cevaplardan bir tanesi beni kahrediyor. Mesajı açtığımda sadece bir gülme ikonu. Sanırım yeterli cevap.
Maçın ironi bir yönü de Ziko’dan geldi. Daha önümüzde iki kupa var onlara bakacağız…
İroni diyorum zira sanki ikisini kaybetmenin yollarını arayacağız der gibi bir ifade oldu o. Bilmem artık tercüman hatası mı?
Sabah evden işe gelirken Türkiye’nin en meşhur yol durumu sunucusu Murat Kazanasmaz Best FM’de Nihat’la konuşuyor.
Nihat Fenerbahçeli. Murat Kazanasmaz Galatasaraylı
“Sevgili Murat, Fenerbahçe’nin UEFA da kupa kazanması için ne yapması gerek?” soru bu.
Murattan gelen cevap beni kopardı. “100 yıl daha ekmek yemesi gerek”