:. Haberler
  Bilişim
  Dünya
  Eğitim
  Ekonomi
  Kültür Sanat
  Politika
  Sağlık
  Spor
  Yaşam

  :. Gruplar
  Hava
  Söyleşiler
  Yazarlar

Meşgul görünmekten bıktım. 
Memduh Nihat Ada   ( memduh_nihat@mynet.com )

Meşgul görünmekten bıktım. Dostlar alışverişte görsün diye mi geldik
demekten bıktım. Romanın, sinemanın, ailenin, dairenin, şehrin, ülkenin,
sevgilinin son sayfalarında, kaçan, terkeden insanı görmekten bıktım.
Altmışsekizlilerden, demokratlar'dan, Zen'lerden, ressamlardan, kötü
şairlerden, köşe'lerden bıktım. Yetecek kadar paradan bıktım. Tipime göre
yaşamaktan bıktım. Eğitim kampında tutuklanmış çocuklara edebiyattan söz
etmekten bıktım. İçişlerinden bıktım. Profesyonel dürüstlerden bıktım. Her
insanı, sıradanlık ve tekdüzelik mayını görenlerden bıktım. Modernizmin
üniformasını giyip, yüzyıllık mayınlarını pet şişeleriyle değiştirmek için
çırpınanlardan bıktım. Ota, böceğe tapınanlardan bıktım. Kimlikle
oynamaktan, şehrin dışını düşünmekten bıktım. Aç ve yalan fare kardeş. Aç ve
yalan. O güzel yanaklarına, fırçalarına, tek kişilik odalarına zeval gelsin
istemem, ama ne yapalım, aç ve yalan fare kardeş!
Nezaket oyunlarından bıktım. Gıcırtısına katlanmaktan bıktım. Düşünmenin
kuyusundan yüzlerce yahudi ve ibne çıkarmaktan bıktım. Bir bara
tıkıştırılmış barbarlıkların inciltilmiş tadından bıktım. Timsah sevmekten
bıktım. Benden tanrımı ister gibi gülümsemelerden bıktım. Yüzyıldır aynı
soğuk sobanın yanında eski dünya casusu gibi çömelmekten bıktım. Eski bir
Osmanlı sokağında kendimle uğraşmaktan bıktım. Kendime şantaj yapmaktan
bıktım. İfadenin kuru çamurundan bıktım. Kafası koparılmış tavuklar gibi,
toprağı gagalayıp, hala ülkesini bulamayan yazarlardan, şairlerden,
sanatkarlardan bıktım. Hala batıdan söz edenlerden, kirecine sidik kaçmış
sosyalistlerden, dubaları yosun tutmuş kemalistlerden, ossuruk derneklerden,
yalaka, zavallıcık vakıflardan, spastik mongon yazarlardan, bürokrat
şairlerden, memur oyun yazarlardan, adamı olanlardan, mezhep faşistlerinden,
ideoloji farelerinden, aptallar aptalı kitaplarından, ucube fikirlerinden,
geri zekalı yönetmenlerinden, direktifle çalışan senaristlerden bıktım...
dağlarımızı, saraylarımızı, türbelerimizi, türkülerimizi, binbir değişik
coşmuş rengini, kanat takmış mükemmel uygarlıkları, evliyasının,
padişahının, dilini, sırtlan sürüleri gibi keyiflerince leşlerini
yiyenlerden, kemiklerini yalayanlardan bıktım.
Kıtadan kıtaya gezinen türküleri, asırlar öncesinden yüce ülkemizi kavrayan
nehirleri, vadileri, içinden serpilip gelen ağıtını, gazelini, sazını,
neyini, iğrenç dişleriyle parçalayan pis suratlılardan, programlarından,
dizilerinden, kitaplarından bıktım. Yeni yetişen nesli asimile gübresiyle
kendi ülkesinde salamuraya yatırıp, tarih diye fotokopi mezarlığına
gömenlerden, adi diyologlarından, suskunluklarından, nutuklarından,
mimiklerinden, ''eeee''lerinizden, profesör adında, koltuk, arşiv ve koridor
camışlarından, bir tek eser yazamamış, camışlar sultanlığından, yosunlu duba
krallığından, kör canavarlardan, yavşaklar cennetinden, yüce bir kültürden
bir totem kabilesi bile yontamayan kurumlardan, o kurumların, yönetim kurulu
üyelerinden, murahhas'larından, onlara kitap yazıp para kazananlardan,
elmacık kemikleri eşek kestanesi, dudakları ayı tabanı, kulakları deve
tüyünden, katır suratlı doçentlerinden, edebiyatı, bizlere öğretip,
Atatürk'e bir kitap daha yazanlara, Yunus Emre'yi Türk Gençliğine öğretmek
için TRT'ye çıkanlardan bıktım.
Müslüman tüccarların kendi götlerini dinlendirdiği ideolojilerden, din ve
mezhep mezbahalarından, batının matbaalarına milyarlar sayıp, gazetelerini,
dergilerini, bilgisayarlarını küçük beyinleriyle kullanıp altetmeyi düşünen
kuyruk yağıyla doldurulmuş beyinlerden bıktım. Ey ahali! Ey kalpsiz insanlar
ülkesi! Yaşadığımız ülkenin tadını kaçırmışlardır. Bir Ermeni kızın türküde
geçen adını, Cumhurbaşkanının camiye gitmesini, trafiği, kuduzu, üniversite
kapısını, hilalin görünmesini, şurasından burasından değil, varoluşsal bir
mesele haline getirmişlerdir. Ey kalpsiz insanlar ülkesi! Ülkemiz yeryüzünün
en aptal kavgalarına sahne olmaktadır. Bir yüzyıl kafamıza vurdular.
Hafakanlar içinde, delirtircesine, vita yağı tenekesinde yalanan fareler,
sanatkar, devlet adamı, otoriteler, ödüllüler, kösele suratlılar, tayinli
sanatçılar, usta çelmeler, adam kayırmalar, peynir suratlılar; medyayı
kullanmak adına, aptallaştıran hipnozunda bir ülkeyi kendileri gibi
uyuşturmuş, yıpratmış, paçavraya döndürmüştür. Ey ahali! Asırları
yıpratamadığı bu türküleri, üç gün içinde kusmuk parçaları gibi
kulaklarımızdan kanayan bir cerahat gibi midemize akıtmışlardır. Lirizmin bu
muhteşem dingin dünyasını beynimizi yiyen pis suratlı solucanlar haline
getirmişlerdir. Medya, kültür, iletişim, modernizm adına tek bir kitap
okumamış bu kültür pezevenkleri, karşımıza gaspedilmiş bir soylulukla çıkıp,
hepimizi, biz gremlinleri kavanozlamışlardır.

Nihat Genç / One Man Show
Köşe Yazısı Hakkındaki Yorumlarınız ( Toplam 2 yorum yapılmış )

asidicle [ 2007/03/15 14:51 ]
Sevgili abicim,
hayatın perçeminde tutunmaya devam et
biliyorum apansız gelen hicrete göz kırpıyorsun
cebinde çileden bileyeler var, onuda biliyorum
an gelir
ömrünün hırsızıdır
her ölen pişman ölür
görünmez bir mezarlıktır zaman
şairler dolaşır saf saf
tenhalarında şiir söyleyerek
kim duysa / korkudan ölür
-tahrip gücü yüksek-
saatli bir bombadır patlar
an gelir
ibrahim abim de ölür.
evet_isyan [ 2007/03/14 10:03 ]

Kalbinin yarası ne kadar derindeyse, o kadar yanık çıkar sesin. Che'nin böyle çıkıyordu sesi ''Nice yol aldım göçebe ayinleriyle'' dediğinde, Nesimi'nim de böyle çıkıyordu, ''Serim meydanda!'' dediğinde...Otoriteyle dirsek teması yapmamış kim varsa, dirsekleri ta bileklerinden başlayarak çiviyle, kurşunla, urganla çarmıha çakılmıştır, bu normal! Normal olmayan şey, otoritenin, meşruiyyeti adına işlediği gaddarlıkların çetelesini diliyle, kalemiyle, silah bellediği nesi varsa onunla tutmak yerine, o gaddarlıktan nemalanıp, pembe yanaklarını daha da semirtmek için girişilen acınası gayrettir. Meseleyi anlayan, o sınıra aşkî bir barikat kurar! Meselyi anlayan, peçesini açıp yüzüne bakar hayatın ve yüzündeki maskeyi çeker! gördüklerimizi bizimdir yalnız, bize gösterilenler değil..

 


Yazarın Tüm Yazıları
 2009.02.12 -  Otur oturduğun yerde
 2008.12.12 -  Kumar oynamıyor musun?
 2008.12.02 -  Biz aşkı Orhan Gencebay’dan öğrendik...
 2008.11.25 -  Su akar yatağını bulur...‏
 2008.09.09 -  Beyaz mendil
 2008.08.16 -  Su toplayan yerimiz, neremiz?
 2008.07.31 -  Yeşil taşı arıyorum
 2008.07.19 -  Yakınlık ne anlama gelir?
 2008.07.01 -  Ben korkağın tekiyim…
 2008.06.23 -  Ninem, ağzına sağlık...‏
 2008.06.16 -  Getire getire bunu mu getirdin?
 2008.06.09 -  Esin Abla ile Halil Emmi
 2008.06.04 -  Bin kaç oluyor?
 2008.05.22 -  Ne budala bir oyun!
 2008.05.14 -  Nasıl kıskanmam?
 2008.04.22 -  Hakemi gözüm ısırıyor!..
 2008.04.08 -  Ellerimi bir çocuğa verdim...
 2008.03.31 -  Çay daveti
 2008.03.24 -  Başka cumartesi
 2008.03.19 -  Bir Zeynep vardı...
 2008.03.15 -  Bacanak kardeşim (2)
 2008.03.06 -  Bacanak kardeşim (1)
 2008.02.29 -  Gül kanayarak açar!
 2008.02.23 -  Kelam bilmeden “kelam” etmek
 2008.02.19 -  Seninle…
 2008.02.16 -  Çiçekçilere uğrayın
 2008.02.11 -  Şenlik yapılsın!...
 2008.02.08 -  Biz ona masal deriz
 2008.01.31 -  Yükseklere nişan alanlar‏
 2008.01.26 -  İnsan bolluğu
 2008.01.17 -  Bataklık bekçileri
 2008.01.09 -  Yorgancı ile kuyumcu
 2008.01.03 -  Geceler içimde hece
 2007.12.28 -  Gülüm
 2007.12.18 -  İş teklifi...
 2007.12.17 -  Korkmak...
 2007.12.12 -  Zarlar atılmıştır!
 2007.12.05 -  Sevgilim olmayan uyku
 2007.11.29 -  Bu kitaplar kaça?-2
 2007.11.19 -  Bu kitaplar kaça?-1
 2007.11.12 -  Nedir baktığın dede?
 2007.11.06 -  Meşguldüm dönemedim, yoğundum yazamadım
 2007.10.29 -  Kızım sana söylüyorum!
 2007.10.21 -  Kalbime sordum
 2007.10.15 -  Rıfat
 2007.10.08 -  Eylül, yine gel
 2007.06.18 -  Hoşçakalın
 2007.06.02 -  Yaşamak galip geliyor
 2007.05.29 -  Orman yanıyordu
 2007.05.25 -  Söyleyeceklerim Var 2
 2007.05.22 -  Söyleyeceklerim var 1
 2007.05.17 -  Üşüyorum kapama gözlerini...*
 2007.05.14 -  Siyah yıldızlar
 2007.05.10 -  Sarhoştan yağ çıkarmak
 2007.05.07 -  İnsan değil misin usta?
 2007.04.30 -  Bir başka zemin...
 2007.04.28 -  Tabanca ile gösterilen penaltı...!
 2007.04.23 -  Güller mi düşüyor gözlerinden?
 2007.04.16 -  Bazı Aşkların Ölümdür Kafiyesi"*
 2007.04.09 -  Her tebessümün kankardeşi
 2007.04.01 -  Ömrümü içine alan parantez
 2007.03.26 -  Bizim mahallenin abisi
 2007.03.19 -  Yandı,bitti,kül...
 2007.03.13 -  Meşgul görünmekten bıktım.
 2007.03.05 -  Cesaretsiz adamın notları 2
 2007.02.27 -  Cesaretsiz adamın notları 1
 2007.02.22 -  Kaç tavuğunuz var?
 2007.02.12 -  Karakış
 2007.02.05 -  Geri dön çocuk!...
 2007.01.30 -  Ya taş, ya kuş...!
 2007.01.22 -  Uykusuzluk neler yazdırıyor insana…
 2007.01.16 -  Güzel abim...
 2007.01.08 -  Güneşin kızını isteyen fare
 2006.12.25 -  Doğum günüm
 2006.12.19 -  Çıldırın!
 2006.12.09 -  Yağmurumuz var
 2006.12.04 -  Bol nahtarlı bir hikaye
 2006.11.27 -  Temayül ve uçurum
 2006.11.20 -  Yazı ve hüzün
 2006.11.13 -  Ve sen...
 2006.11.06 -  Geceydi
 2006.10.30 -  Bir Türk Dört Japon
 2006.10.26 -  Bekliyorum…
 2006.10.16 -  İnadına gülümsemek
 2006.10.11 -  Kardeşimdi...
 2006.10.09 -  Başlarken…
Aslan Korkmaz gelirken, Tuzcuoğlu giderken…
Lokman Koyuncuoğlu
Çokeşliliğe “hayır” mı diyorsunuz?
Mert Aslan
Otur oturduğun yerde
Memduh Nihat Ada
Davos Krizi; Erdoğan milat attı, Perez yavuz hırsız.
Taner Aydın
Affan Dede'ye para saydım
Mustafa Azılıoğlu
Boya boya çek
Huriye Karnap
Her ıslanan anlamaz!
Semra Hoyraz
MÜSİAD Farkı
Aydoğan Deveci
Davos ve sonrası…
Dr.Ali Can
Anlatma Sanatı
Alev Ayyıldız
Yapboz
Nadide Ü.Altıparmak
Göçmen Kuştu Kalbim
Hakan Bahçeci
 

Bu Site Konda İletişim ve Medya Grubunundur.
E-Posta: bilgi@haberkonya.com