Tutunamıyorum.
''Anlayan''ım dağa kaçtı,
Dağ nerde?
Yandı, bitti, kül.
Hikaye olamamanın hikayesidir hikayem.
Eski mektupları okudum ve zırıl zırıl ağladım.
O kadar içime çekildim ki kendi boşluğumdan korkuyorum.
Kaybolmak, belki de kendimi bulmak olacak.
Bir haftadır bizimle çalışmaya başlayan Mehmet Kardeşimle beraber olduk
bugün. Epeyce sohbet ettik, Akif abinin yerinde pidelerimizi yedik.
Kaç günlerdir aklımda. Yazmamak için ayak sürüyordum. Konu ''bizim''
gazetelerimizden A'nın anlayışından yola çıkarak yine ''bizim'' insanımızın
garabet durumunadır şikayetim. Gazeteyi temsil edenlerin en çok
kullandıkları kelime ''dava''dır. Ağır ve tumturaklı kelime. Abone olmayı
kabul etmemeniz ihanet gibidir. Salya-sümük, yalvar-yakar ve açıkça duygu
sömürüsü yaparak abone çalışması yapılır. Birileri de bu tezgaha gelir. Ve
bu gazetenin en çok okunan yazarı da Hasan Karakaya'dır. Emin Çölaşan'ın
İslamcı versiyonu. Oysa küfür ve hakaret etmek adamlık sayılsaydı, bu konuda
uzmanlaşmış olan E.Çölaşan adam sayılırdı. Bu gazeteyi okuyanların bir
çoğununda genel anlayışı bu gazeteyi okuyarak tarafını belli etmiş olma gibi
aslında basite indirgenmiş bir dürtüdür. Sığınmacı ve kendini farklı bir
kimliğe oturtmuş olmanın uzantısı bir anlayış.
Geçen yıl kitapçı bir arkadaştan duymuştum. Ankara genelevinde çalışan bir
bayan her gün ''Evrensel'' ve ''Cumhuriyet'' gazetesi ayırtır ve düzenli olarak
alırmış bayiden.
Şimdi ''bizim'' bütün gazetelerimizi içine katarak söyleyeceğim söylediğimi.
Bunları yazarken ezberden söylemediğimi de bilenler bilir. Oniki yıldır bu
işin birçok kademesinde çalıştım ve hala çalışıyorum.
Bunca yalvar-yakar ve duygu sömürüsü yaparak, vatan, millet, din, iman,
hizmet, dava kavramlarının cılkını çıkarmamıza rağmen hali pür melalimiz
ortadadır. Yıllardır aralıksız promosyon vermemize ve bütün Hoca, Abi,
Üstat, Dernek, Vakıf ve Partilerimizi kullanarak vardığımız yer hezimettir
de bunu söylemekten korkar ve utanırız.
Parasını basarak bayiden gazete alan genelev kadınının cesareti kadar
cesaretten ve duruştan yoksun olduğumuzu söylemiş olmam ağrınıza gider mi?
Ankara'da okuyan bir Kenyalıdan duydum.
''İnsanın ağzını tutarsanız -konuşturmazsanız- bağrından patlar.''
Elimde olan ve okuduğum kitaptan kısa bir alıntı.
''Eskiden yüzlerini görmeden, analarımızın görücü gittiği kızlarla
evlenirdik. Şimdi birbirlerini banyoda çıplak seçiyorlar. Hiç aldanış yok.
Eski sıkı perhiz de yakışıksız, şimdiki lahana turşusu da.''
|
Köşe Yazısı Hakkındaki Yorumlarınız
( Toplam 5 yorum
yapılmış )
filiz
[
2007/04/29 14:42
] |
|
hasan karakaya duayendir bu adam saçmalamış.hem müslüman olmak bu adam gibi olmaktan iyidir.hasan karakaya küfür ederken bile hakkını veriyor. kalemini kıskanıyorlar. |
|
|
filiz
[
2007/04/29 14:41
] |
|
hasan karakaya duayendir bu adam saçmalamış.hem müslüman olmak bu adam gibi olmaktan iyidir.hasan karakaya küfür ederken bile hakkını veriyor. kalemini kıskanıyorlar. |
|
|
|
Size yorum yazmamak için çok direndim ama yetti GARİ !!!
Sayın kardeşim; sen Hasan KARAKAYA adlı Vakit yazarına KÜFÜRLÜ yazılarından ve ağır ifadelerinden dolayı Emin ÇÖLAŞAN'ın İslamcı versiyonu demişsin.
Sen ilk önce kendi yazılarını oku. Her okuduğum yazında, illaki İĞRENÇ bir kelimeye rastlıyorum. İşin ilginç yanı bu kez belki ADAM GİBİ bir yazısı da vardır diyerek okumaya devam etmem. Kaç defa yorum yazıp geri sildim DEĞMEZ diyerek. '' Meşgul görünmekten BIKMIŞSINIZ ya '' o yazınız zaten çok HOŞ... 'Dinime küfür eden Müslüman olsa' diye bir söz vardır ya; işte o söz çok yakışır bu duruma...
Hasan Karakaya en azından HARBİ ve DELİKANLI gibi KÜFÜR ediyor. Ne var küfür etmekte BAŞÖRTÜLÜ kardeşime ağza alınmayacak laf eden bir '''''''e küfür etmiş çok mu!! Bence bu delikanlılıktır ve hiç hor görmemek lazım. Şahsen ben VAKİT okumuyorum, bıraktım daha doğrusu. Çünkü YANLILIK sezdim o gazetede. Zaman'ı da bırakmıştım ondan önce.
Konumuza gelelim; yazının bir bütünlüğü yok. İçerik sıfırdan aşağı ve bence hedef çok ''UCUZ''
Ayrıca; inanmadan yapılan 'DAVA' edebiyatı zaten İKİ YÜZLÜLÜKtür ve sonucu tabii olarak hüsran olur. Sen VAKİT gazetesine İSLAM için üye alıyorum diyorsan; o gazetenin MÜSLÜMANı doğru bilgilendireceğini vaad ediyorsun demektir. Şimdi kimse bana bunu CİDDi olarak savunamaz. Çünkü, başbakan bey SAYIN ÖCALAN dediğini kabul ediyor VAKİT Müslümandan bunu saklıyor. Bu kime hizmettir. '???'
Benim kısa sürede ve bir defa daha okumadan yollayacağım bu yorum da sizin yazınızdaki kadar DÜŞÜKLÜK ve BOZUKLUK ( anlamsal:) ) yoktur heralde. Bence Memduh Nihat ADA; yazılarında seviyeyi KIYI şeridi yüksekliğinden Konya Ovası civarına çıkarmalı. En azından bu şekilde Hasan Karakaya ve Emin' e LAF söyleyebilecek bir kıvama erişir. Tabi bu benim ŞAHSİ görüşüm. Beni bağlar. Ne PİDECİYİ, Ne Akif abiyi, ne Cesareti olmayan adamları, ne de ZIRIL ZIRIL ağlayanları bağlamaz.
Şehit haftasına yakışır bunca yazınızdan dolayı ayrıca KUTLUYORUM sizi... |
|
|
[
2007/03/22 12:33
] |
|
daha ne olsun yaşamaya bahane bulmak için.evet_isyan var. çocuklar ve çiçekler var. çiçeklere layık olan var. yağmur var yağmıyor da olsa, tanıdık bir toprak kokusu ve de. |
|
|
|
Hâlâ ''bizim'' ön sıfatını kullanmaktan cayamadığınıza göre belli bir çevreyi tanımlarken, Memduh bey, yüreğinizin bir yerinde o eski tatlı anıların ipi hepten kopmamış demek. Çünkü siz, ipliğinizi çürük kenevirden eğirmediniz; bilakis yağmuru, çam ormanlarını, komar çiçeklerini, bulvar türkülerini, kol kola girişlerin engin bilgeliğini, saf saf duruşların acıtıcı güzelliğini kattınız ipin hamuruna...Şimdi ''anlayan'' da yok, ''anlatan'' da yorulmuş bu yüzden besbelli...Hava karardı mı öyleyse? İnanmam; çatlarım gene de inanmam. Siz varsınız, bir de Ankara'nın 100. Yıl'a giden yokuşları var..Daha ne olsun yaşamaya bahane bulmak için! |
|
|
|
|
|
Yazarın Tüm Yazıları |
|
|
|
|