|
|
|
Hatırlayanlar olacaktır. Bir zaman önce Osmanlı sultanlarından Abdülaziz Han’ın öldüğünde üzerinde olan ve 132 yıldır Topkapı sarayında saklanan kıyafetleri gün yüzüne çıkartılmıştı.
İşin ilginci kıyafetler de hala kan kokusunun olması ve sultanın bedenini yıkayan imamın padişahın bileklerinden hala kan sızdığını söylemeseydi.
Allah biliyor yaa 132 yıl önce intihar ettiği öne sürülen padişahın şehitlik makamında olduğu hala tazeliğini koruyan kan kokusundan ve bedeninden vefatından bile sonra akan kandan belli değil mi?
Şu fani dünyadan en şerefli şeklide ayrılmak kuşkusuz şahadete ermek. Türk –İslam tarihine bakıldığında da hükümdarından Anadolu’da yaşayan köylüsüne, memurundan öğrencisine kadar her kesimden insan yapılan tüm savaşlarda bu şerefi elde etmek için koşarak gidiyor ölüme.
Şehitlik mertebesinin yüceliğini mısralara taşıyan en önemli isimlerden biri de Mehmet Akif Ersoy’dur. Hani bir söz vardır “Büyük büyük adamda büyük büyük dert olur. Kendi mert olanın talihi namert olur” diye.
20 yılı aşkın süre devlete hizmet etmiş, milletvekilliği yapmış, Türk milletinin bağımsızlık mücadelesinin en iyi anlatıldığı milli marşımıza imza atmış vatan şairi Akif’e ne kadar da uyuyor bu ikilik.
Devletin sahip çıkmadığı özellikle son dönemlerinde maddi açıdan oldukça sıkıntılı günler geçiren Akif’e Türk milleti gereken değeri uzun yıllar sonra değil ölümünün ardından cenazesinde göstermiş vefatını duyan binlerce kişi bir anda toplanmıştır.
Akif’in en önemli özelliği kuşkusuz yazdığı mısralardaki mükemmel dik duruşu yaşamında da tavizsiz uygulamasıydı. Verdiği söze sonuna kadar sadık olması, bağımsızlık uğruna katlandığı çileler ve aynı zamanda dönemin karanlık beyinlerine karşı verdiği fikri mücadeleyle Akif takdire şayan bir hayat sürmüştür.
Akif’in bu mükemmel şahsiyeti ve tartışılmaz kalemi, onu yalnızca yaşadığı döneme değil günümüze ve gelecek nesillere de aktarmış her dönem bizlere rehber olacak bir isim haline getirmiştir.
Özellikle medeniyet ve kültür noktasında gösterdiği hassasiyetle içimizde ki uyanışın sembol ismidir Mehmet Akif.
Hep özenmişimdir. Hayatının her anını Kur’an ayetlerine ve peygamber sünnetine göre yaşayanlara ve Akif bu hep özendiğim nadir insanlardan biridir. Saygı duyduğum bir büyüğümün tabiriyle Akif İslam’ı yalnızca yaşamakla kalmıyor dizeleriyle de ince ince işliyor beyinlere.
Bu mükemmel şahsiyetin kaleminden çıkan ne yüce bir marştır İstiklal marşı. Bu düşüncelerle kutluyoruz anıyoruz İstiklal marşı’nın kabulünün 86.yılını.
İstiklal marşının sözlerini ne kadar da anlamlandırıyor Çanakkale Harbi. Mehmet Akif’in Çanakkale Harbi’ni de anlattığı Çanakkale Şehitlerine diye başlayan mısraları da sermiyor mu gözlerimizin önüne o dönemi.
Çanakkale şiirini tüm yüreğiyle ve hissederek okuyanlar o dönemde yaşayanları bir nebze olsun hissedecek geçmişi gözleri önüne getirebilecektir.
Akif’in yansıttığı Çanakkale ruhuna kuşkusuz günümüz de o dönemki kadar ihtiyaç var. Yaşanan gelişmeler ve içine düştüğümüz manevi boşluk bizi Çanakkale ruhundan oldukça uzaklaştırdı.
Gülümseyerek ölüme giden bu kahraman şehitlere karşı duymamız gereken vefa borcunu sözlere dökecek kelime bulmak oldukça zor.
Yalnızca Çanakkale’de değil ondan önce Türk-İslam diyarı olan Anadolu’yu vatan ve İslam aşkıyla koruyan milyonlarca şehidin yadigârı ülkemizi ne kadar kolay harcıyoruz. Yada harcanmasına göz yumuyoruz.
Fark etmesek de emperyalist devletlerin gözleri hala ülkemizde. Vaktiyle topla tüfekle verdikleri Anadolu’yu alma mücadelesini bugün kültürel ve manevi asimile ile sürdürüyorlar.
Bugün bizlere düşen görev ve vereceğimiz mücadele o dönemlere göre daha bir zor. Çünkü ne bizde geçmiş yıllarda olan manevi bilinç var. Nede düşman o dönemlerdeki gibi karşımıza geçip savaşıyor.
Her şey gizliden gizliye artan bir mücadeleyle devam ediyor. Bugün emperyalist devletler değil midir Doğu Anadolu’da askerlerimize karşı savaşan. Yine onarla değil midir ASALSAN başta olmak üzer bu ülke için uğraşan kahraman ve vatansever insanlarımızı şehit eden.
Düzen öyle hazırlanmış ki el altından devam ediyor arık herşey. Bizlerde gözlerimizi sıkı sıkıya yumup bu düzene alet oluyoruz.
Çanakkale şehitleri mahşerde bize diyarı İslam yurdu ülkemiz için hesap sorduklarında ne cevap veririz bilmiyorum ama bugün bu vatan evlatlarını şehit eden teröristlerin mezarlarını
yaklaşık on yıldır anıt haline getirmeye çalışan ve bunu bu ülkenin ekmeğini yiyerek yapan vatan haini başkanların olduğunu çok iyi biliyorum.
|
Köşe Yazısı
Hakkındaki Yorumlarınız
|
Yazarın Tüm Yazıları |
|
|
|
|
|
|