Bir önceki olağan kongresini 30 Nisan 2006 da yapmış olan Büyük Birlik Partisi, son birkaç aydır devam eden yeni katılımlar sebebiyle, geçtiğimiz Pazar günü olağanüstü bir kurultay gerçekleştirdi.. Bu kurultayda, kamuoyunun yakından tanıdığı katılımcıların çoğu yeni MKYK a girdiler.
BBP nin kuruluşundan bu tarafa 14 yılı aşkın bir süre geçti. Bu süre içinde ne kendi mensup ve yöneticilerinin; ne de kamuoyunun beklediği hedef ve sonuçlara ulaşabildi. Bu hâsılada, partinin büyümesini ve gelişmesini engelleyen açık ve kapalı bir çok olumsuz etken bulunuyordu.
Artık malî imkânlardaki fırsat eşitliği dışında, BBP nin önceki seçimlerde kendisinden daha çok oy almış, diğer partilerden hem tanınma, hem de kadro açısından, hiçbir eksiği yoktur. Hatta çok önemli üstünlük ve avantajları vardır. Yeter ki yeni seçilenler “protokol” particisi olmasınlar, bulundukları konumun her hakkını verip, gereğini yerine getirsinler.
Zira, biraz sonra hakkındaki kamuoyu endişelerinden söz edeceğim ama, devletin en yüksek bürokratlarından eski Başbakanlık müsteşarı bu kadrodadır. Epeyce eski bakan bu yeni MKYK dadır. Particiliği ve teşkilatçılığı bilen eski milletvekili ve gençlik liderleri bu kadrodadır. Akademisyenler ve üst düzey kritik noktalarda görev yapmış, kendini ispat etmiş emniyet ve asker kökenli güvenlik güçleri mensupları bu kadrodadır. Hukukçular, mali müşavirler bu kadrodadır. Velhasıl artık az evvel de işaret ettiğim gibi BBP nin artık kadro ve tanınma açısından bir mazereti olamaz. Bu kadro iktidarda başarılı olur ama iktidara giden yolda başarılı olmaları kendi gayret ve çabalarına bağlıdır.
BBP nin genel başkanı Sayın Muhsin YAZICIOĞLU son dönemlerdeki konuşmalarında “artık uçağın burnunun kalktığı” benzetmesinde bulunmaktadır. Evet görüntü gerçekten odur, ancak biran evvel bu açıyı daha da dikleştirmek ve uçağı da süratlendirmek gerekmektedir. Aksi takdirde, “Atlantik aşmak” kadar enerji, güç ve donanım isteyen iktidar hedefine ulaşmak mümkün olmayacaktır. Gerekli enerji kullanılmazsa uçaklar burnu yukarıda iken de yere paralel gidebilir. Hatta kontrollü inişlerde de burnu yukarıdadır.
Mevcut kadroda bu irtifa tırmanışını başaracak enerji güç ve donanım olduğunu görüyorum. Evet mali imkan çok şeydir ama her şey değildir. Çok parası olan ama böyle bir kadroya sahip olmayan partilere göre BBP çok daha avantaj sahibidir.
Son zamanlardaki katılımlar ve siyâsî konjonktür sebebiyle medya, kuruluşları, partinin kuruluşundan bu tarafa hiç olmadığı kadar ilgi göstermektedir. Mesela izleyenler şahittir Sayın Yazıcıoğlu’nun, daha öncekilerde sadece yerel TV kameraları bulunurken son Konya programını, hemen bütün ulusal TV ve ajanslar izledi.
Ancak az evvel işâret ettiğim gibi kamuoyunda, yeterli bilgi servis edilmemek veya çarpıtılmaktan kaynaklanan bazı tereddütler var. Meselâ dünkü haber sitelerinden birinde “28 Şubat’ın Müsteşarı BBP Listesinde” başlığıyla bir haber yer alıyordu. Ben şahsen, gerek Ankara İlahiyat, gerekse Ankara Hukuk fakültesinden okul arkadaşım, o dönemdeki müsteşar yardımcısı bir arkadaşımdan aldığım bilgilerle, sayın müsteşar ve ekibinin “28 şubat”ta sivil bürokraside kendilerine haksızlık yapılanlara nasıl yardımcı olduklarını ve baskıları göğüslediklerini yakinen biliyorum.
Ayrıca Sayın Müsteşar daha yakın tarihlerdeki “28 Şubat”ın yıldönümünde, kendi sorumluluk süreci hakkında, medyaya çok önemli açıklamalar yaptı. Fakat bu açıklamalar lokal kalması veya bilerek “es” geçilmesi itham ve imâların devamında etkili olmaktadır.
Bir de şu var ki, aslında kamuoyunun bu yönde özellikle dikkatini çekmek lazım, o da; “28 Şubat sürecinin” bence en büyük mağduru, Sayın Bülent ORAKOĞLU da BBP MKYK listesinde yer alıyor..O zaman yapılacak tek bir şey var. Özellikle bu iki isim, yakalarına “at nalı” kadar büyük hilal-gül rozetlerini takıp en azından büyük şehirlerimizin hepsini kısa sürede birlikte gezmeleri ve durumu anlatmaları gerekir. Hem medya hem de halk tarafından çok büyük ilgi göreceklerinden eminim. Ayrıca, yine yakalarında rozetleriyle TV’lerde birlikte programlara katıldıkları takdirde hem çok büyük reyting alacaklar hem de gerçekleri kamuoyu ile paylaşmış olacaklardır.
Diğer isimler de, yine Ankara’da pek kalmadan, taşra teşkilatlarının düzenleyeceği konferans, panel, katılım ve medyaya özel programlarla, niçin bir yerlerden ayrıldıklarından ziyade, niçin BBP ye katıldıklarını anlatmaları şarttır. Aksi takdirde iyi niyetli olmalarına rağmen partiye katkıları değil, partiden algıları olur.
Bunların yanında artık BBP “şu ocağı-bu bucağ”ı söylemlerini bırakıp aksiyoner bir tavırla program ve görüşlerini halka anlatmalıdır.
Dört yıl yönetiminde yer aldığım BBP uçağının “Atlantiği” geçme çaba ve tırmanışı bence bunlarla başlamalı.
Millet bu konuda kimin ne peşinde olduğunu artık öğrendiyse öğrendi. Öğrenmediyse bu konuyu bırakıp başka konuya geçmek lazım!..
.gif)
.gif)
.gif)
.gif)
