Duvarları kavlamış bir tren istasyonu. Kadim ve muhkem.
Şadırvan sessizliği var.
İnadına misler gibi yağıyor Nisan yağmuru.
Bir yanda toprak burcu burcu tüterken diğer yanda Kalahari çölü yeşillenir!
Gözlerimde bulutlar, gözlerimde Eylül. Gözlerimde hazan.
Aklımdasın. Aklında mıyım?
Alameti utanmak olan aşkta kaçmaktayım. Utanıyorum.
Katar kata trenler geçer.Binemem.
Basmadan entarin, başında yemeni, gözlerinde eleğimsağma.
Yanımdasın. Elin elimde. Başın omzumda.
Sözler insanın yüreğini boşaltamaz. Ancak sessizlik bu işi başarabilir.
Susuyorum ve susuyorsun.
Ağlıyor musun? Yoksa güller mi düşüyor gözlerinden?
Dalıyorum.
Atkestanesi ve yaşlı çınar ağaçları boy veriyor düşlerimde.
Salaş ve köhne, uzaktan terkedilmiş havası veren, tren istasyonun ucundaki
çay bahçesi.
Eski, aşınmış bir masa.
Hulisi Kentmen'in boduru, posbıyık yaşlıca bir kahveci.
Bahçede oturmaktayız.
Bakışlarınla içerideki resimleri gösteriyorsun bana.
Belgin Doruk, Ayhan Işık, Emel Sayın, Sadri Alışık.
Kirli sarı ve geçen zamanın soldurduğu resimler.
Kirli sarı raflar, bardaklar, tabaklar.
Çaylar tavşan kanı.
En uzağa gidelim diyorsun!
Elin soğuyor. Daha fazla sıkıyorum elini.
Posbıyık kahveci babacan bir merhametle gözlüyor bizi.
Gitmeliyim. Gidemiyorum.
Ağlıyor musun? Yoksa güller mi düşüyor gözlerinden?
Hayaller kuruyorum.
Arkasını koruluğa vermiş, eyvanlı küçümen bir ev.
Teneke saksılarda sardunyalar, fesleğenler.
Evin önü çayır çimen. Taşa atımında ufarak bir dere.
Birkaç tavuk.
Domates, marul, nane, maydanoz, salatalık. Bizim yetiştirdiğimiz.
Çiğ ve temiz dağ havası kokuyor her yer.
Derenin kenarları Kurosawa'nın filimlerindeki gibi menekşelerle bezeli.
Tren geliyor. Daha da soğuyor elin.
Ortalık karardıkça kuvvetlenen mavimtrak ışık içinde güzelliğin artıyor.
Yasemin gerdanlı ve zambak kokulu sevdiğimsin.
Konuş diyor sessizliği yırtmak istiyorsun.
İnatçı sessizlik fazlasıyla söylüyor herşeyi.
Hem çoğu kez konuşmak birbirimizi aldatmaya çalışmak olmuyor mu?
Ağlıyor musun? Yoksa güller mi düşüyor gözlerinden?
Bir tren gelse. Yaşlıca ve halden anlar bir makinist.
Bizi, koca usta Tolstoy'un son durağı olan istasyona götürür ve kıyar mı
nikahımızı?
''Karşımızda bir kalbin konuştuğunu gerçekten hisettiğimiz zaman kalbimizin
kapıları açılır ve söylenenleri içine alır.''
Ancak sen kalbinle değil dilinle konuşmaktasın!
Hem ben ne seni istediğim gibi sevecek kadar zengin, ne de senin istediğin
gibi sevecek kadar yoksulum.
Hayat soylu bir hüzündür, bilmiyorsun!
Her an yeni bir maskeyle çıkıyorsun sahneye.
Olumsuzluklardan ve ölümlerden bahsediyorsun durmadan. Neşesizsin.
Sen sevgimi saçak altında dinmesi beklenen yağmur saydın. Yağmura çıkmadın.
Ağlıyor musun? Yoksa güller mi düşüyor gözlerinden?
Yırtık ve sökük elbiselerim yokluk ve sefaletten değil, kalenderliktendir.
Hırkam Melami hırkasıdır.
Aşktan ve kudretten beslenirim.
Büyük ihtiraslardan ve büyük fikirlerden yana nasibim yoktur.
Tavırlarım beceriksiz ve başım öne eğiktir.
Muhacir hüznüdür hüznüm..
Sürüsünü kaybetmiş bir çoban gibi tepelerde yalnız dolaşanım.
Müstehzi kelimelerle hırpalanır, mazlum bir ahenkle yaşarım.
Ben aşk derim, sen saçmalama dersin!
Ağlıyor musun? Yoksa güller mi düşüyor gözlerinden?
Bu gelen trene binip gideceğim.
Fonda ''İşte gidiyorum çeşm-i siyahım'' çalsın isterdim.
Yüreğimde uçurum derinliğinde bir sızı ve birbirimize meçhul kalmış acılar
ve gözyaşı.
Çünkü bende her aşık kadar aşığım.
Ağlayacağım.
Gözlerin ıslak birer ışık damlası kadar güzel.
Gözlerine bakıyorum ve gözlerinin içinde daha derin bir şeyi görmeye
çalışıyorum.
Göremiyorum.
Ben yasaya, yasa gönlüme karşı geliyor.
Elimde ashab-ı kehf'ten kalma bir atlas.
Gidiyorum.
Elin sıyrılıyor elimden.
Bazı aşklar yalnız ayrılıkları için bile yaşanmaya değermiş demeliyim.
Diyemiyorum.
''Bu kadar alev için mumu yakmaya değmez'' diyor ve gidiyorum
|
Köşe Yazısı Hakkındaki Yorumlarınız
( Toplam 15 yorum
yapılmış )
bekle
[
2007/04/26 20:15
] |
|
Elinize sağlık. Kaleminiz aşkı, hüznü ve ayrılığı çok güzel tarifliyor. Sanırım sizin için aşk, sadece ayrılık demek............ |
|
|
ilgi
[
2007/04/26 19:36
] |
|
Elinize sağlık. Kaleminiz hüznü, aşkı ve ayrılığı çok iyi tarifliyor. Sanırım aşk, sizin için sadece ayrılık demek............. |
|
|
|
Bazı aşklar yalnız ayrılıkları için bile yaşanmaya değermiş demeliyim.
Diyemiyorum.
''Bu kadar alev için mumu yakmaya değmez'' diyor ve gidiyorum. senin gönlünü seviyorum hoş adam... gönlüne kalemine sağlık
diyecek birşey bulamadım... |
|
|
|
Sevgili Memduh bey,ben size diyebilecek bişey bulamıyorum sadece çok güzel bir kalbiniz var.sizi çok seven bir şahıs tarafından methinizi o kadar çok duydum(bence çok şanslı)ki sanki sizi yıllardır tanıyorum....
Bence güller gözlerinden değil kalbinden düşüyor.Gözler kalbin dış dünya ya ait bir elçisi..
Aşkınız hiç bitmesin.
Aşık olmayı bilen kalbinize sağlık |
|
|
|
çok şiddetli kavgalar,hakaretler,üzüntüler,özlemler hasretlikler vuslatı düşünmeler gelecek hakkında plan yapmalar gözlerini içinde kaybolmalar-varolmalar.dışarda eksi 30 derece buzu eritecek ateşi içinde varolduğunu biliyorsan çok fena aşıksın.bu yüzdendir ki aşığın eli maşuğundan ayrılırken hep soğuktur....
|
|
|
delal
[
2007/04/24 18:21
] |
|
Sayın Memduh Nihat Ada
Hani hatırlarsınız, Çocuk hocasının verdiği kompozisyon dersinde tam 7 sayfalık
kalbinin sesini (yani hayallerini) yazmıştı. İki gün sonra ödevi geri almış ve
Kağıdın üzerinde kırmızı kalemle yazılmış kocaman bir
''0'' ve ''Dersten sonra beni gör'' uyarısı vardı.
''Neden ''0'' aldım?'' diye merakla sordu hocasına, çocuk..
''Bu senin yaşında bir çocuk için gerçekçi olmayan bir hayal''
dedi, hocası.. ''Paran yok. Gezginci bir aileden geliyorsun.
Kaynağınız yok. At çiftliği kurmak büyük para gerektirir.
Önce araziyi satın alman lazım. Damızlık hayvanlar da
alman gerekiyor. Bunu başarman imkânsız'' ve ekledi:
''Eğer ödevini gerçekçi hedefler belirledikten sonra yeniden
yazarsan, o zaman notunu yeniden gözden geçiririm.''
Çocuk bir hafta kadar düşündükten sonra ödevini hiçbir
değişiklik yapmadan geri götürmüştü hocasına..
''Ve demişti ki, Hocam; Siz verdiğiniz notu değiştirmeyin'' .
''Ben de hayallerimi..''.....
|
|
|
asi
[
2007/04/24 14:20
] |
|
Sevgili dost,10'uncu yüzyılda İran'ın veziriazamı olan Abdul Kasım İsmail, kitaplarına çok düşkün bir adammış.117000 cilt kitaptan oluşan kütüphanesini nereye giderse yanında götürüyormuş.Bu iş için develeri kullanıyormuş. Özel eğitimli 400 deve, alfabetik olarak sıralanarak vezirin kitaplarını taşıyorlarmış. |
|
|
ali
[
2007/04/23 23:46
] |
|
cok güzel bir yazi |
|
|
|
Sayin Üstad; kaleminize kuvvet...o kadar büyük bir haz alarak okudum ki anlatamam... hep ayrilik var hep kiriklik hep mevsim-i hazan... sark`in aski satirlariniz arasinda yeniden dirilip konusmus... kelimeleri konusturan sizsiniz biz ise sadece sizin efsununuza kapilmis dinlemekteyiz....Sark`in aski dirilmis üflüyor kulaklarimiza sizden dökülen kelimeler (güller)le... |
|
|
|
Sayin Üstad; kaleminize kuvvet...o kadar büyük bir haz alarak okudum ki anlatamam... hep ayrilik var hep kiriklik hep mevsim-i hazan... sark`in aski satirlariniz arasinda yeniden dirilip konusmus... kelimeleri konusturan sizsiniz biz ise sadece sizin efsununuza kapilmis dinlemekteyiz....Sark`in aski dirilmis üflüyor kulaklarimiza sizden dökülen kelimeler (güller)le... |
|
|
...
[
2007/04/23 18:24
] |
|
Bazı aşklar yalnız ayrılıkları için bile yaşanmaya değermiş.. bazı aşklarsa sadece aşkın varlığını ispat etmek,sevdiğine gerçek aşkı sevgiyi yaşatmak ve hissettirmek için bile değer..ötesine gerek mi vardır ki zaten..
emeğine sağlık üstad..tebrikler.. |
|
|
|
şimdi gidiyorsun...! Gitmeler utansın kal yanımda diyecek oluyorum payıma susmak düşüyor. Sonu yosada beklemekten hiç yakınmayacağım. Bir an gelse hiç gitmek zorunda kalmasan. öyle bir anda gelki vazgeçmek mümkün olmasın... |
|
|
bikem
[
2007/04/23 13:53
] |
|
ağlıyorum... ama güller düşmüyor gözlerimden... |
|
|
bikem
[
2007/04/23 13:34
] |
|
ağlıyorum... ama güller dökülmüyor gözlerimden! |
|
|
dicle
[
2007/04/23 13:30
] |
|
Sevgili dost; seni sevmem yırtık elbisenden mı? Malemi hırkandan mı? Aşktan beslenmenden mi? Yada Başının öne eğikliğinden mi? Yada Muhacir hüznünden mi? Yada yalnız dolaşmandan mı bilemem. Yalnız senden isteğim şu ki madem illa gideceksin, son istasyonda bekle beni... |
|
|
|
|
|
Yazarın Tüm Yazıları |
|
|
|
|