:. Haberler
  Bilişim
  Dünya
  Eğitim
  Ekonomi
  Kültür Sanat
  Politika
  Sağlık
  Spor
  Yaşam

  :. Gruplar
  Hava
  Söyleşiler
  Yazarlar

Bir başka zemin... 
Memduh Nihat Ada   ( memduh_nihat@mynet.com )

Değil aynı gün, aynı saat içinde, en uç iki düşünce arasında gidip gelmenin
çok sağlıklı olmadığını bildiğimi; okkalı bir tokadın, şamarın ve dahi
yumruğun söz kadar etkili olmadığını; yorgunluk, uykusuzluk ve
yolculuklardan dolayı sürünerek yaşadığımı; ancak zihnimin duru bir gökyüzü
kadar apaçık olduğunu; deli gibi okuduğumu ama istediğim gibi yazamadığımı,
çok istense bile her şeyin yazılamadığını, zaten yazılması gereken birçok
şeyin de korkaklık, sünepelik, beklentiler gibi olur olmaz gerekçeler
yüzünden yazılmadığını; Özdemir Asaf'ın bir yazısında, ''İnanmadıklarını
yazanlar kadar alçak insan yoktur, vardır: inandıklarını yazmayanlar''
dediğini hatırladığımı...

Cicili bicili saksı çiçeği görünümündeki bayanların ve sinekkaydı tıraşlı
memur beylerin sokak sergilerinden aldıkları ve içlerinde keçi boynuzu tadı
bile olmayan kitaplarla sözde entelektüel olduklarını; para karşılığı
yapılanına zina, parasız olanına ise ''çıkma, flört'' denildiğini ve ne garip
ve akıl almazdır ki bunun da kabul gördüğünü; erkekler sevdikçe tüm
giysilerinden soyunurken, kadınların giyinip ketumlaştıklarını; duymak
istemediklerimize sağır olduğumuzu ve ayetin bütününü değil yalnızca ''Namaza
yaklaşmayın!...'' bölümünü okuyup sahtekarlık yaptığımızı; bayanların,
özellikle olumsuz cümle kurma konusunda aşırı gayretkeşlik içinde olmalarını
anlayamadığımı; sığ, basit ve ukala görünümlü aptal erkeklerin eşleri ile
Fransızca konuşurken, dışarıdaki bayanlara yaltaklık yapmak için çıtkırıldım
bir Türkçe ile konuştuklarını; güzelliğin; kağıttan mamul para, kimyasal
maddelerden mamul boya ve kumdan mamul binalar ile tarif edilmeye
başlandığını; masası, maaşı, mevkisi, kartviziti ve arabası büyüyenlerin
nasıl ceberut, nasıl hacıyatmaz olduğunu gördükçe insanlığımdan utandığımı;
günde üç öğün yemek yiyen, her gün ayakkabılarını boyayan, aynı saatte yatıp
aynı saatte kalkanları sevmediğimi; şikayet etmenin ve kendine acındırmanın
insanın ezeli bir hastalığı olduğunu...

Kaçıncı keredir işsiz kalışımın arifesinde olduğumu; bugünlerde, elinde bir
milyona kağıt mendil satanlardan birinin de ben olabileceğimi; sevmediğim,
sevmek de istemediğim bu sevimsiz şehre daha ne kadar sabredeceğimi
bilmediğimi; memleketimin Ladin ağaçları gibi, dağ başlarında, göğsümü
rüzgara açmak, dimdik ve pervasız ve çelebi bir duygusallıkla yaşamak
istediğimi; ıssız ve sessiz dağ başlarının, bana şuh bir kadın gibi çekici
geldiğini; içimde uslanmaz bir serkeş, önü alınamaz bir hergele, savruk
kimlik taşıdığımı; yazarken kimseye hesap vermek istemediğimi, bencil
olduğumu, kendimi ifade etmek, gördüklerimi aktarmak, güzellikleri paylaşmak
kadar, çirkinlikleri de görmezden gelmemeyi dilediğimi; yazarken, gerilen
sinirlerimin yumuşadığını, beni dirençli kılan ve bileyen bataryamı
doldurduğumu...

Yavrusunu göğsüne basıp saçlarını koklayan anneleri, çocuklarını sırtlarına
alıp gezdiren babaları sevdiğimi ve önemsediğimi; inatla ve adam gibi
konuştuktan sonra, her insanın konuşulacak bir sesi olduğunu anladığımı;
saçlarında ve dudaklarında güneşin dolaştığı sevgilinin beni ağlattığını;
şu an, sevgiliye elimde koca bir demet dağ nanesi ile gitmek istediğimi;
özgürce ve korkmadan konuşabilseydik, belki de daha az kirleneceğimizi;
aşktan başka sahip olduğumuz her şeyin aslında bizi eksik kıldığını...

İsmail Çolak, Mehmet Akıncı, Mahmut Sami Kılıç, Sem Yavuz, Emine Gülbahar,
Gülten Gülen ve Alperen Gençosmanoğlu'nu çok ama çok özlediğimi; Türkiye'nin
ve dünyanın çölleşmesinden daha vahim şeyin, insanların rikkat, şefkat ve
merhametten yana fakirleşmesi olduğunu; siyah günlerin giderek arttığını;
güneşin ve baharın kalbimin içinde gizlendiğini; mezar taşıma, ''Yaşadı ve
denedi'' yazılmasını istediğimi; hayatımın her gün kazandığım yeni yaralarla
ve yalnızlıklarla zenginleştiğini; ''Yaşamak yaralamaktan korkamamaktır''
diyen üstad Cemil Meriç'e katıldığımı ve yaralarımı ve yalnızlığımı
sevdiğimi, sevdiğimi, sevdiğimi
Köşe Yazısı Hakkındaki Yorumlarınız ( Toplam 4 yorum yapılmış )

sergülent [ 2007/05/14 05:09 ]
isimsiz çıkan yorum bana aittir... saygıılar sunarım.
[ 2007/05/05 04:09 ]
Yaşadı ve denedi... bu sözünün hakkını veren dünyadaki sayılı kişilerdensin. ben seni tanıdıktan sonra bazı yaşayış şekillerimin uğraşlarımın boş olduğunu farkettim bu bir itiraftır aramızda:) seni ve yazılarını seviyorum. ayrıca bu zor günlerin umarım bir an önce geçer ve inanıyorumki aydınlık günler yakın....
Hiç [ 2007/05/01 16:05 ]
Bulgaristan'da 9 yıl cevaevinde yattıktan sonra firar eden Vassil İvanov, hapishane arkadaşlarını özlediğini söyleyerek cezaevine geri döndü.
Memduh nihat ada,
Biliyorsun...
evet_isyan [ 2007/04/30 19:41 ]
ben de bir itirafta bulunayım memduh bey; bize 'bahar' böyle gelir, eylül gibi. bize sevdiğimizi böyle bakar, el gibi. bize yaşamak böyle çalar, kara gibi...ikindiye bulanmış feryadınızı duydum ve ağlamadım. ağlamadım, zira gözyaşıma bir ismi layık bulmuyordu dünya. ağlamadım, çünkü yoktunuz....

 


Yazarın Tüm Yazıları
 2009.02.12 -  Otur oturduğun yerde
 2008.12.12 -  Kumar oynamıyor musun?
 2008.12.02 -  Biz aşkı Orhan Gencebay’dan öğrendik...
 2008.11.25 -  Su akar yatağını bulur...‏
 2008.09.09 -  Beyaz mendil
 2008.08.16 -  Su toplayan yerimiz, neremiz?
 2008.07.31 -  Yeşil taşı arıyorum
 2008.07.19 -  Yakınlık ne anlama gelir?
 2008.07.01 -  Ben korkağın tekiyim…
 2008.06.23 -  Ninem, ağzına sağlık...‏
 2008.06.16 -  Getire getire bunu mu getirdin?
 2008.06.09 -  Esin Abla ile Halil Emmi
 2008.06.04 -  Bin kaç oluyor?
 2008.05.22 -  Ne budala bir oyun!
 2008.05.14 -  Nasıl kıskanmam?
 2008.04.22 -  Hakemi gözüm ısırıyor!..
 2008.04.08 -  Ellerimi bir çocuğa verdim...
 2008.03.31 -  Çay daveti
 2008.03.24 -  Başka cumartesi
 2008.03.19 -  Bir Zeynep vardı...
 2008.03.15 -  Bacanak kardeşim (2)
 2008.03.06 -  Bacanak kardeşim (1)
 2008.02.29 -  Gül kanayarak açar!
 2008.02.23 -  Kelam bilmeden “kelam” etmek
 2008.02.19 -  Seninle…
 2008.02.16 -  Çiçekçilere uğrayın
 2008.02.11 -  Şenlik yapılsın!...
 2008.02.08 -  Biz ona masal deriz
 2008.01.31 -  Yükseklere nişan alanlar‏
 2008.01.26 -  İnsan bolluğu
 2008.01.17 -  Bataklık bekçileri
 2008.01.09 -  Yorgancı ile kuyumcu
 2008.01.03 -  Geceler içimde hece
 2007.12.28 -  Gülüm
 2007.12.18 -  İş teklifi...
 2007.12.17 -  Korkmak...
 2007.12.12 -  Zarlar atılmıştır!
 2007.12.05 -  Sevgilim olmayan uyku
 2007.11.29 -  Bu kitaplar kaça?-2
 2007.11.19 -  Bu kitaplar kaça?-1
 2007.11.12 -  Nedir baktığın dede?
 2007.11.06 -  Meşguldüm dönemedim, yoğundum yazamadım
 2007.10.29 -  Kızım sana söylüyorum!
 2007.10.21 -  Kalbime sordum
 2007.10.15 -  Rıfat
 2007.10.08 -  Eylül, yine gel
 2007.06.18 -  Hoşçakalın
 2007.06.02 -  Yaşamak galip geliyor
 2007.05.29 -  Orman yanıyordu
 2007.05.25 -  Söyleyeceklerim Var 2
 2007.05.22 -  Söyleyeceklerim var 1
 2007.05.17 -  Üşüyorum kapama gözlerini...*
 2007.05.14 -  Siyah yıldızlar
 2007.05.10 -  Sarhoştan yağ çıkarmak
 2007.05.07 -  İnsan değil misin usta?
 2007.04.30 -  Bir başka zemin...
 2007.04.28 -  Tabanca ile gösterilen penaltı...!
 2007.04.23 -  Güller mi düşüyor gözlerinden?
 2007.04.16 -  Bazı Aşkların Ölümdür Kafiyesi"*
 2007.04.09 -  Her tebessümün kankardeşi
 2007.04.01 -  Ömrümü içine alan parantez
 2007.03.26 -  Bizim mahallenin abisi
 2007.03.19 -  Yandı,bitti,kül...
 2007.03.13 -  Meşgul görünmekten bıktım.
 2007.03.05 -  Cesaretsiz adamın notları 2
 2007.02.27 -  Cesaretsiz adamın notları 1
 2007.02.22 -  Kaç tavuğunuz var?
 2007.02.12 -  Karakış
 2007.02.05 -  Geri dön çocuk!...
 2007.01.30 -  Ya taş, ya kuş...!
 2007.01.22 -  Uykusuzluk neler yazdırıyor insana…
 2007.01.16 -  Güzel abim...
 2007.01.08 -  Güneşin kızını isteyen fare
 2006.12.25 -  Doğum günüm
 2006.12.19 -  Çıldırın!
 2006.12.09 -  Yağmurumuz var
 2006.12.04 -  Bol nahtarlı bir hikaye
 2006.11.27 -  Temayül ve uçurum
 2006.11.20 -  Yazı ve hüzün
 2006.11.13 -  Ve sen...
 2006.11.06 -  Geceydi
 2006.10.30 -  Bir Türk Dört Japon
 2006.10.26 -  Bekliyorum…
 2006.10.16 -  İnadına gülümsemek
 2006.10.11 -  Kardeşimdi...
 2006.10.09 -  Başlarken…
Aslan Korkmaz gelirken, Tuzcuoğlu giderken…
Lokman Koyuncuoğlu
Çokeşliliğe “hayır” mı diyorsunuz?
Mert Aslan
Otur oturduğun yerde
Memduh Nihat Ada
Davos Krizi; Erdoğan milat attı, Perez yavuz hırsız.
Taner Aydın
Affan Dede'ye para saydım
Mustafa Azılıoğlu
Boya boya çek
Huriye Karnap
Her ıslanan anlamaz!
Semra Hoyraz
MÜSİAD Farkı
Aydoğan Deveci
Davos ve sonrası…
Dr.Ali Can
Anlatma Sanatı
Alev Ayyıldız
Yapboz
Nadide Ü.Altıparmak
Göçmen Kuştu Kalbim
Hakan Bahçeci
 

Bu Site Konda İletişim ve Medya Grubunundur.
E-Posta: bilgi@haberkonya.com