:. Haberler
  Bilişim
  Dünya
  Eğitim
  Ekonomi
  Kültür Sanat
  Politika
  Sağlık
  Spor
  Yaşam

  :. Gruplar
  Hava
  Söyleşiler
  Yazarlar

Mumcu ve bir Temel fıkrası 
H.Tekin Gökmenoğlu   ( htgokmen@hotmail.com )

''Demokrasinin başına iki belayı birden sardılar. Bir tanesi, TSK bildirisiyle demokrasinin üstüne düşen askeri vesayet gölgesi, diğeri; 367 kararıyla, Anayasa Mahkemesi kararıyla parlamentonun üstüne düşen mahkeme kararı gölgesi...''

“Tırnak” içinde takdim ettiğim bu sözler hangi siyasetçi lider için söylemiş acaba diye, siz kıymetli okuyuculara sorsam; önceden medyadan bilgi almamışsanız hep bir ağızdan iki veya üç isim söylersiniz. Bu isimleri sıralamaya koysak en sonda Sayın Ağar gelir. Çünkü tek başına sonucu değiştirebilecek sayısal niceliği yoktu.
Baykal’a gelince; “hukuk ve demokrasiyi zedeleme” pahasına canhıraş biçimde Anayasa Mahkemesini etkileme hukuksuzluğunu da göstererek kısa vade için amacına ulaştı.

Evet!.. Sayısal niceliği itibarıyla CHP nin planlarını boşa çıkarabilecek, azınlığın çoğunluğuna tahakkümünü engelleyebilecek konumda olması bakımından bu sözlerin muhatabı ve en çok müstehâk olması gereken, siyasî lider herhalde Sayın “Mumcu”’dur.

Aman Yarabbim!.. O da nee!... Dünya tersine dönmüş!.. Yavuz hırsız ev sahibini bastırıyor!.. Hem suçlu, hem güçlü!.. Hem vuruyor hem bağırıyor!.. Suçunu bastırıp eksantrik söylemler geliştiriyor.

Benim olayla örtüşen aklıma gelen şahsî tepki ve reaksiyon ifadelerim bunlar. Sizin aklınıza başka ifadeler geliyorsa, veya Sayın Mumcu’yu haklı görüyorsanız, gerekçesi ile birlikte lütfen yorum olarak yazın, hep beraber istifade edelim.

Haberin tamamını, başlığı da dahil “kes kopyala yapıştır” usulü tekrar veriyorum:

“Mumcu iktidara çok sert çıkıştı
06 Mayıs 2007 Pazar 19:46
Anavatan Partisi Genel Başkanı Erkan Mumcu, Cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde yaşananları eleştirerek, ''Demokrasinin başına iki belayı birden sardılar. Bir tanesi, TSK bildirisiyle demokrasinin üstüne düşen askeri vesayet gölgesi, diğeri; 367 kararıyla, Anayasa Mahkemesi kararıyla parlamentonun üstüne düşen mahkeme kararı gölgesi...'' dedi.

Pişkinliğin bu kadarına da pes doğrusu!.. Sayın Mumcu bu sözleri, sanırım ayna karşısına geçip parmağını da şiddetle sallayarak aynada gördüğü tanınmayacak görüntüdeki sanal Mumcu’ya söylemiş olmalı.

Bir sözün, daha doğrusu bir ithamın müttehimi ile müttehemi yani muhatabı, ancak bu örnekteki kadar aynı kişi olabilir.

Diğer bir ifadeyle savcı da, sanık da Sayın Mumcudur. Cürümün niteliği ise cürm-i meşhuttur. Yani suçüstü yakalanmadan dolayı, ispatı için başka delile gerek yoktur. Bu yargılamada “Hakim” ise millettir.

İbretle internet sitelerinde bu haberleri okurken aynı ifadeyi tv’de de kendi sesinden izledim. İstanbul’da Lütfi Kırdar Spor Salonu’nda söylediği bu sözlerin akabinde salon boşalmaya başladı. Arkalarından yalvarıyor “Kardeşlerim beni bırakmayın!.. beni bırakmayın!..” Herhalde milletin vereceği hükmün infazına gideceğinin korkusu yüreğine düşmüş olmalı.

Bu noktada şu meşhur Temel fıkrası aklıma geliyor. Temel otoyolda ters şeride girmiş. Radyodan anons dinliyormuş. –Sayın sürücüler ters şeritte bir tane sürücü var, lütfen dikkatli olun!..- Temel, kendi kendine söyleniyormuş ne bir tanesi!... -Hepsi tersten geliyor!..
Hepsi!..- diyormuş.
Temel ile Mumcu arasındaki fark şu.
Sayın Mumcu hem ters yola giriyor hem söyleniyor hem de radyo anonsunu da kendisi yapıyor. Bunu becermek herhalde maharet ister.
Köşe Yazısı Hakkındaki Yorumlarınız ( Toplam 3 yorum yapılmış )

adviser [ 2007/05/08 16:29 ]
Türkiye Cumhuriyeti siyasi tarihi açısından değerlendirildiğinde bir çok sınav ve dar boğaz diye tarif edilen dönemlerden geçmiştir. bu dönemlerde demokrasi adına halkın iradesini esas alan yaklaşımlar sergileyen şahıs ve siyasi partiler her zaman milletin dilinde ve gönlünde yer edinmiş ve böylelikle övgüyle mazhar insanlar olarak tarihte yerlerini almıştır. bu siyasi partive şahısların başında ANAP ve Turgut ÖZAL gelir. Rahmetli Özal siyasi duruşu ve demokratik tavrıyla bu ülkede demokrasinin yerleşmesine katkıda bulunmuş ve halk adına ve halkın istekleri doğrultusunda siyaset yapma geleneğini başlatmıştır. Rahmetli Özal bu uğurda canını bile feda etmekten kaçınmamıştır. Nitekim suikast girişimleri ve onun şüpheli ölümü bu görüşü doğrulamaktadır. (Allah rahmet eylesin) Şimdi gel gelelim onun adına siyaset yapan ve daha düne kadar aynı ANAP siyasetini devam ettirmek isteyen sayın Mumcunun görüş ve icraatlarına. Tabiri caizse ''Eynes serâ mines süreyyâ'' yani dağlar kadar fark var iki lider arasında. bence seyın Mumcu bunun farkında olacak ki ve sayın Özal ın siyasî görüşünden farklı bir yol benimsediği içindir ki partisinin adını değiştirmek istemiştir. Sayın Mumcu hem demokrasiye zarar vermiş hem de millet iradesinin önüne bir set çekmiştir. bazılarının ekmeğine yağ sürerek onların emellerine ulaşmasına katkıda bulunmuştur. Bu ülkede muhtıra sayısına birini daha eklemiş ve tarihe kara bir leke olarak geçmiştir. İsmi Mumcu ama bu ülkenin aydınlık geleceği için bir mum dahi yakmaktan aciz kalmıştır. Bu yapılanlar siyasi tarihimizde her zaman nefretle anılacak ve anti demokrat insanlar halkın gönlünde hiç bir zaman yer edinemeyecektir. Bizim milletimiz sandıkta en güzel cevabı verecektir. Şimdi de kalkmış aynı zihniyete sahip bir başka şahısla Demokrat Partiyi kurmuş. Yahu bunlar hiç mi tarihi açıp okumaz? Adını aldıkları siyasi partinin öz geçmişi bu kişilerin tavrıyla nasıl uzlaşacak bunu anlamazlar mı? Demokrasiyi engelleyenler nasıl demokrat olacak aklım almıyor...
adviser [ 2007/05/08 16:28 ]
Türkiye Cumhuriyeti siyasi tarihi açısından değerlendirildiğinde bir çok sınav ve dar boğaz diye tarif edilen dönemlerden geçmiştir. bu dönemlerde demokrasi adına halkın iradesini esas alan yaklaşımlar sergileyen şahıs ve siyasi partiler her zaman milletin dilinde ve gönlünde yer edinmiş ve böylelikle övgüyle mazhar insanlar olarak tarihte yerlerini almıştır. bu siyasi partive şahısların başında ANAP ve Turgut ÖZAL gelir. Rahmetli Özal siyasi duruşu ve demokratik tavrıyla bu ülkede demokrasinin yerleşmesine katkıda bulunmuş ve halk adına ve halkın istekleri doğrultusunda siyaset yapma geleneğini başlatmıştır. Rahmetli Özal bu uğurda canını bile feda etmekten kaçınmamıştır. Nitekim suikast girişimleri ve onun şüpheli ölümü bu görüşü doğrulamaktadır. (Allah rahmet eylesin) Şimdi gel gelelim onun adına siyaset yapan ve daha düne kadar aynı ANAP siyasetini devam ettirmek isteyen sayın Mumcunun görüş ve icraatlarına. Tabiri caizse ''Eynes serâ mines süreyyâ'' yani dağlar kadar fark var iki lider arasında. bence seyın Mumcu bunun farkında olacak ki ve sayın Özal ın siyasî görüşünden farklı bir yol benimsediği içindir ki partisinin adını değiştirmek istemiştir. Sayın Mumcu hem demokrasiye zarar vermiş hem de millet iradesinin önüne bir set çekmiştir. bazılarının ekmeğine yağ sürerek onların emellerine ulaşmasına katkıda bulunmuştur. Bu ülkede muhtıra sayısına birini daha eklemiş ve tarihe kara bir leke olarak geçmiştir. İsmi Mumcu ama bu ülkenin aydınlık geleceği için bir mum dahi yakmaktan aciz kalmıştır. Bu yapılanlar siyasi tarihimizde her zaman nefretle anılacak ve anti demokrat insanlar halkın gönlünde hiç bir zaman yer edinemeyecektir. Bizim milletimiz sandıkta en güzel cevabı verecektir. Şimdi de kalkmış aynı zihniyete sahip bir başka şahısla Demokrat Partiyi kurmuş. Yahu bunlar hiç mi tarihi açıp okumaz? Adını aldıkları siyasi partinin öz geçmişi bu kişilerin tavrıyla nasıl uzlaşacak bunu anlamazlar mı? Demokrasiyi engelleyenler nasıl demokrat olacak aklım almıyor...
denka [ 2007/05/08 00:26 ]
sayın hocam feryadınızı anlıyorum.Fakat sayın mumcunun yerinde ben olsam aynısını yapardım.Bakın şimdi bi taraf ta tek yol devrimciler türkiyeyi sosyalist cumhuriyet dönüştürmek için az uğraşamdılar ve hala sosyalist enternasyonaline üye bi parti ve diğer taraf ta meşruiyetini ABD ve AB ye bağlamış BOP un eş başkanı ve partisi türkiye ile çelik çomak oynarken sayın mumcu ne yapabilirdi.Kabul edelim meclise girdi 367 yi buldular.seçime geçincede oy vermediler cumhur başkanı seçilemedi.erken seçim ve yeni parlamento cumhur başkanını seçecek.Bir sonra cumhur başkanını seçerken yine aynı kavgalar olacak.ama şimdi halkın seçme hakkı doğdu ve artık kavagsız cumhur başkanı seçeceğiz hemde bizim istediğimiz kişi olacak bide bu pencereden baksak değişik bi fotoğraf göreceğiz.saygılar

 


Yazarın Tüm Yazıları
 2007.07.23 -  Büyük Birlik AKP de Gerçekleşti
 2007.07.19 -  Zamane gençliği
 2007.07.06 -  Bereketli, Hareketli, Heyecanlı Temmuz
 2007.06.14 -  Bir Kazan Kaynar Su
 2007.06.05 -  Şimdi de Millet Konuşacak
 2007.05.30 -  Sınavlar ve öğrencilerin geleceği
 2007.05.22 -  Oy Kullanmayacağım!.. Ta ki…
 2007.05.15 -  Arşivini Silen- Suçundan Kaçan Anket Kurumları
 2007.05.07 -  Mumcu ve bir Temel fıkrası
 2007.05.02 -  İktidarı Vaftiz Ettiler
 2007.04.25 -  HAYIRLI OLSUN
 2007.04.17 -  BBP Ne Yaparsa, Ne Yapar?
 2007.04.10 -  Hukuksuz Siyaset
 2007.04.03 -  Halimiz ve Kutlu Doğum
 2007.03.28 -  Bugünkü Konya
 2007.03.20 -  Konyalı-Kastamonulu Çanakkale’de Şehadet Arkadaşı
 2007.03.13 -  Tescilli Konyalı
 2007.03.06 -  Yeni Vatan-ı Aslî Konya
 2007.02.27 -  Her Ay Konya-Ankara (Konya'da çeyrek asır 3)
 2007.02.20 -  Ankara'daki Konya (Konya’da Çeyrek Asır 2)
 2007.02.13 -  KONYA’DA ÇEYREK ASIR (I)
Aslan Korkmaz gelirken, Tuzcuoğlu giderken…
Lokman Koyuncuoğlu
Çokeşliliğe “hayır” mı diyorsunuz?
Mert Aslan
Otur oturduğun yerde
Memduh Nihat Ada
Davos Krizi; Erdoğan milat attı, Perez yavuz hırsız.
Taner Aydın
Affan Dede'ye para saydım
Mustafa Azılıoğlu
Boya boya çek
Huriye Karnap
Her ıslanan anlamaz!
Semra Hoyraz
MÜSİAD Farkı
Aydoğan Deveci
Davos ve sonrası…
Dr.Ali Can
Anlatma Sanatı
Alev Ayyıldız
Yapboz
Nadide Ü.Altıparmak
Göçmen Kuştu Kalbim
Hakan Bahçeci
 

Bu Site Konda İletişim ve Medya Grubunundur.
E-Posta: bilgi@haberkonya.com